Celal BAŞLANGIÇ
Kral Triopas’ın oğludur Thessalialı Erysikhton.
Çok huysuz bir adamdır. Müthiş öfkelidir.
Kimseyi bulamayınca kendi kendine kızdığı bile anlatılır.
Ayrıca kendini çok beğenir, kendinden başka kimseyi de beğenmezmiş.
Bütün yasaları, değerleri, nasihatleri hiçe sayarmış.
Bir gün bütün uyarılara karşın Tanrıça Demeter’e ait kutsal meşe ağacını durup dururken keser.
Bunu öğrenen Demeter, Erysikhton’u şimdiye kadar hiç görülmemiş ve duyulmamış biçimde cezalandırmaya karar verir.
Yeryüzündeki bütün canlılar için ürün yetiştiren, yiyecek sunan Tanrıça Demeter, Açlık Tanrısı Fames’e haber gönderir Erysikhton’u cezalandırması için.
Korkunç görüntülü Fames açlık diyarından uçarak gece yarısı Erysikhton’un sarayına gelir, yatak odasına girer.
Erysikhton derin bir uykudadır.
Kolları arasına alır ve açlık zehirini nefesi ile onun nefesine katar.
Erysikhton’un ağzından boğazına, midesinden bağırsaklarına kadar bütün vücuduna yayılır açlık.
Daha uykusundayken acıkmaya başlar, rüyasında yemek yerken görür kendini.
Sonra büyük bir açlıkla uyanır.
Midesinden başlayan, bütün vücudunu kasıp kavuran bir açlığın pençesine düşmüştür.
Çok uzun süren bir kıtlıktan çıkmış gibiydi.
“Açım” diye bağırarak fırladı yatağından. Bütün hizmetçilerini, kölelerini seferber etti.
Masasına sürekli yemek taşınıyordu. Hepsini bir solukta tüketip daha fazlasını istiyordu.
Yedikçe açlıktan kıvranması artıyordu sanki.
Bütün malını, mülkünü, kölelerini sattı, varlığının hepsiyle yiyecek bir şeyler aldı.
Artık ne malı kalmıştı, ne mülkü, ne de parası… Ama hala açtı.
Sonunda çocuklarını da köle olarak satıp karnını doyurmak için bütün parasıyla yiyecek aldı.
Ne yaparsa yapsın, ne kadar yerse yesin açlığını asla bastıramamıştı ve artık yiyecek bir lokması bile kalmamıştı.
Açlıktan çıldırmış gibiydi. Sonunda kendi gövdesine saldırır. Kendisini yiye yiye öldürür.
Tanrıça Demeter’in kutsal meşe ağacını kesip Açlık Tanrısı Fames tarafından açlıkla cezalandırılan Erysikhton, mitolojik bir öyküde değil de günümüz Türkiye’sinde ‘Başkan’ adayı olsaydı ne olurdu diye merak etmişimdir hep.
Herhalde önce yola çıktığı yakın arkadaşlarını yerdi tek tek. Hepsini “son kullanma tarihleri” dolunca arabadan yol kenarına atardı birer birer.
Ama bir türlü doymazdı.
“Beraber yürüdük biz bu yollarda” deyip emniyetinden yargısına, milli eğitiminden iş dünyasına kadar “sızdırdığı” yandaşı cemaati vakti gelince “terörist” ilan eder, “yaşın yanında kuruyu da yakar”, binlerce masumu mağdur ederdi.
Yine de açlık duygusunu bastıramazdı.
Önce “çözüm süreci”ne girmiş gibi yapar, sonra “çözüm” için aynı masaya oturduklarını “terörist” ilan eder, onlarla da amansız bir savaşa tutuşurdu.
Akademisiyle, medyasıyla, yargısıyla, eğitimiyle, sporuyla ülkedeki bütün kurumları ele geçirir, kendinden olmayan herkese davulla zurnayla “terörist” damgasını vurur, ülkenin cezaevlerini doldurmakla kalmaz, hatta taşırırdı bile.
Ama pençesine düştüğü açlıktan yine de kurtulamazdı.
Eğer “Erysikhton” günümüz Türkiye’sinde siyasete sıvansaydı ülkede yaşanan her seçim, her referandum onun için hep bir “milat” olurdu ama yine de bir türlü açlığını bastıramazdı.
Mesela 12 Haziran 2011 genel seçimleri için “12 Haziran bir milat olacak” derdi.
Üzerinden üç yıl geçtikten sonra 30 Mart 2014’te yapılan yerel seçimler de yine ‘milat’ olurdu:
“Millet artık kabına sığmıyor. 30 Mart’ı heyecanla bekliyor. 30 Mart, bir milat olacak.”
10 Ağustos 2014’teki cumhurbaşkanlığı seçimlerine gelince sıra yine “10 Ağustos bir milat olacak” demekten kendini alamazdı Erysikhton.
Eğer 1 Kasım 2015 erken genel seçimine katılsaydı mutlaka “1 Kasım milat olsun” derdi.
Erysikhton’un 16 Nisan 2017 referandumunda da söyleyeceği belliydi:
“16 Nisan güçlü bir Türkiye için milat olacak.”
Hatta şimdi önümüzde 24 Haziran 2018 genel seçimleri var ya, eğer aday olsaydı Erysikhton yine patlatırdı “milat”ı:
“24 Haziran seçimleri milat olacak.”
Ama emin olun yine de doymazdı “milat”a.
Sonunda kendi seçmenlerini bile yemeğe kalkışırdı.
Mesela partisinin bir il kongresinde kalkar kendisine oy verenleri bile “münafık” ilan ederdi;
“Birileri bir fitne fesat kaynatıyor. Bu ne biliyor musunuz? ‘Oyumu cumhurbaşkanına vereceğim ama parlamentoda partisine vermeyeceğim’. Böyle bir şey olabilir mi? Bu oyunu da bozmaya var mıyız? Bu oyun, bu tezgah… Kimlerin olduğunu anlıyorsunuz. İnşallah bu münafıklar çetesini 24 Haziran’da hep birlikte yere gömeceğiz.”
Eğer günümüz Türkiye’sinde “Başkan”lığa sıvansaydı Erysikhton, ne seçime ne de iktidara doyardı.
Sonunda kendi seçmenlerini yer, yine aç kalırdı.
Bütün seçimler onun için “milat” olur, ama kendi “milat”ına bile doymazdı.
“Başkan” olsaydı Erysikhton, kendi için “milat” olan her seçim, bir türlü millet için “milat” olmazdı.
Kendi doymak bilmez açlığının, kendi öfkesinin kurbanı olurdu Erysikhton eğer önümüzdeki 24 Haziran seçimlerine girseydi “Başkan” olmak için.
Çünkü onun bir türlü doymak bilmediği “milat” bu kez olacak.
Ama kendi için değil, bu millet için “milat” olacak.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.03.2023
17.03.2023
1.01.2023
17.11.2022
9.09.2022
10.07.2021
26.06.2021
22.06.2021
8.06.2021
4.06.2021