Demiray ORAL
Tek mi, çift mi?
Tek...
Hayır yani, başkanlık sistemi tartışılacaksa ben buna varım, bakın “başkanlık” derken ellerimle de kendimi gösteriyorum.
Tamam, tek dedik ya...
Ha iyi o zaman... Bakın ikimiz de aynı şeyi söylüyoruz gördüğünüz gibi, medya olarak kırpıp kırpıp yıldız yapıyorsunuz da boşa yorulmayın. Bizi birbirimize düşüremezsiniz. Düşüremezler di mi, tevessül etmesinler di mi?
Onu ben bilmem Ahmet Sever bilir... Şeyy yani, Cumhuriyet’in nezih bir şekilde kutlanmasıyla ilgili talimat vermemden doğal bişey olamaz; ama kaygıya mahal yok, neticede bu koşuyu tek geçiyorum.
Başkanlık olur, yarı başkanlık olur, partili cumhurbaşkanlığı olur, hepsi uyar... Yeter ki tek olsun iktidar!
***
Ankara’nın doruklarında oynanan “tek mi, çift mi” oyunundan geriye kalan vakitte yapılan açıklamalar açlık grevleri hususunda oluyor.
Oluyor ama memleketin “karaşın” çocukları “hücre hücre” ölürken biz onların durumları hakkında doğru dürüst “tek” bir haber alamıyoruz.
Yapılan açıklamalara eğer inanırsak, açlık grevi yapıldığından bile bütünüyle şüphede olacağız.
Başbakan “açlık grevi vesaire böyle bir şey yok” deyip ardından “aç kalan falan yok, herkes her şeyi yiyor” diyerek kendisiyle çelişme rekorunu egale ediyor misal.
Meğer anlıyoruz ki, “herkesin yediği her şey” tuz, şeker, su ve B1 vitaminiymiş.
Avrupa Birliği’nin 26 ülkesinin büyükelçileri Ankara’da yaptıkları toplantıda açlık grevlerini ele alıyor, ülkelerine “eylem bugün bırakılsa bile bazı cezaevlerinden ölüm haberleri gelebilir” diye bilgi geçip bir Acil Eylem Planı hazırlamaya karar veriyorlar.
CHP heyeti cezaevlerini gezip, açlık grevi yapan 50 kişiyle görüşüyor ve “durumlarının kritik olduğunu anlamak için doktor olmaya gerek yok” açıklamasını yapıyor.
Bunların hemen ardından ise Adalet Bakanlığı şöyle diyor: “Cezaevlerinde durumu kritik kimse yok.”
Anlaşılan bu gidişle, durumları asla kritikleşmeden şak diye ölüverecek cezaevindekiler.
Gerçi ne desin ki bakanlık?
Bundan üç küsur ay önce yedikleri bir yemek için BDP’lilere, “Oturmuş Kızıltepe’de kuzu kebabı yiyorsun. Cezaevindekilere ölün diyorsun. Kuzu şiş götürürken içeride olanlara ölün diyorlar. Bu iş bu kadar kolaysa kendileri yapsın. Cezaevinde ölmekle şantaj yapılmaz. Devlet şantaja, tehdide boyun eğmez, pabuç bırakmaz” diyen bir başbakan varken.
Cumhurbaşkanı bile henüz hafif tertip fırça yemişken farklı bir şey söylemek yer mi?
Herkes her şeyi yer ama bakanlığı yemez.
“Tek tek” basaraktan, sıradan gider sonra valla başbakan.
“Kuzu kebap götürmek” misali utanç verici laflar bir yana da...
Şu “cezaevinde ölmekle devlete şantaj yapılmaz, devlet şantaja pabuç bırakmaz” muhabbeti var ya...
Cezaevindeki Kürtlere yaklaşımını feci bir hâlde özetliyor hükümet ve onu temize çekmekle görevli basının.
Sanki Kürtler “lanet olsun böyle hayata” deyip bir çatıya çıkmış, adım adım boşluğa doğru yaklaşıyorlar. Onlar da aşağıdan “atla... atla” diye bağırıyorlar.
Hükümet ve şürekâsında vaziyet böyleyken, “ziyafet” sofralarında yemekleri götürmekle suçlanan BDP’liler ne yapıyor?
“Beyaz Kürtler yemek yiyor” tarzı bir söyleme muhatap olmaları büyük haksızlık elbette.
Ama BDP’liler de en hafifinden açlık grevinde savunulan taleplerdeki haklılığın şehvetine kapılmış görünüyor.
BDP Eşbaşkanı Demirtaş’ın yaptığı “Talepleri Mehmet Öcalan adaya gitsin değil, Abdullah Öcalan Diyarbakır’a gelsin... Ölüm oruçlarını bitirecek olan AKP değil, halkın politikaları olacaktır. Şimdi artık laf zamanı değildir” misali açıklamalar, dertlerinin hayat kurtarmak olmadığı olarak algılanıyor.
Eğer dert anadilde eğitim, savunma ve Öcalan’a uygulanan tecridi gündeme getirmekse, bu amaç gerçekleşti.
Hükümet çizdiği bütün umursamaz profile rağmen her üç talebi de gündemine aldı/ almak zorunda kaldı.
Bu aşamada artık BDP devreye girip, bütün gücüyle açlık grevlerinin bitmesi için çalışmalı.
İçeridekilerin hayatı sözkonusu iken, dışarıda “radikalleşeceğiz” türü söylemler kullanınca, birileri de çıkıp “kolaysa sen açlık grevi yap da görelim” diyebiliyor.
BDP bir an önce cezaevindekilere eylemi bitirmeleri için çağrı yapmalı.
Aksi takdirde, o çok konuşulan “vebal” sadece hükümetin değil, BDP’lilerin de üzerinde olacak.
“Kuzu şişi götürmek” misali süfliliklere sessiz kalmamak iyi ama birilerinin cezaevindeki “Kürtleri götürmesine” müsaade etmemek de gerekmiyor mu?
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.05.2015
23.09.2014
13.06.2014
2.04.2014
16.02.2014
13.01.2014
6.01.2014
29.12.2013
19.12.2013
11.11.2013