Enver SEZGİN

Hasta mahpuslar (2)
11.03.2014
1987

 Geçen ayın sonunda “İnsan Hakları Derneği (İHD) Merkez Cezaevi Komisyonu” bir “cezaevleri raporu” yayınladı. Raporda Türkiye’nin hapishanelerinde yatan 145 bin 615 tutuklu ve hükümlünün karşılaştığı insan hakları ihlalleri ayrıntılı bir biçimde ele alınmış. Raporda, hâliyle hasta mahpuslarla ilgili bilgilere de yer verilmiş.


Buna göre, şu anda cezaevlerinde 620 hasta tutuklu ve hükümlü bulunmaktadır. Bunların 202 kişisi ağır hastadır. Yani her gün her an ölümle burun burunadırlar. Tedaviye ve bakıma ihtiyaçları vardır.


Salih Tuğrul, on yedi yıldır cezaevinde yatmaktadır. Sağlığı son derece bozuktur.


Yürüyemiyor, konuşamıyor.


Üstelik hafızasını kaybetmiş durumdadır.


Uzun uğraşılardan sonra, Adli Tıp Kurumu’ndan “cezaevinde kalamaz” raporu alır. Ancak, savcılık “toplum güvenliği için tehlikeli olduğu” gerekçesiyle cezaevinde kalmasına hükmeder.


Hasan Kaçar, on bir yıl önce Hakkâri il merkezinde gözaltına alınır.


Van 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanır ve müebbet hapse mahkûm edilir. Van’dan Muş Cezaevi’ne sürgün edilir. Oradan da Rize’ye... Burada hastalanır. Yakınlarının ısrarları üzerine Metris Cezaevi’ne gönderilir. Ailenin amacı İstanbul’da tedavisinin yapılmasını sağlamaktır. Tahliyesi için Adli Tıp Kurumu’na başvururlar. Kurum üç ay tedavi sürecinden sonra karar vereceğini bildirir. Hasan için, hastanelerde yer bulunamaz(?) Üç ayın sonunda bir kez daha, Adli Tıp tedavide ısrarcı olur. Ailenin çabaları sonucu geçen ekim ayında, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesi’ne yatırılır. Burada “crohn hastalığı” teşhisi konur. Hastanede biraz toparlanır. Başka bir hastaneye transfer kararı verilir. Ancak, o hastane yerine cezaevine gönderilir. 10 Ocak 2014 tarihinde Adli Tıp beklenen raporu yazar. Raporda şunlar yazılıdır: “Mevcut tanıları, muayene bulguları ve son dönem tetkik sonuçları birlikte değerlendirildiğinde;


a- Kişinin cezaevi koşullarında cezasının infazının uygun olmadığı,


b- Kurulumuzun 06 Ocak 2014 tarih 164 notlu kararında belirtilen 6 (altı) aylık infaz tehiri süresi bitiminde sorulan diğer hususlar açısından değerlendirilerek görüş düzenlenebileceği oy birliği ile mütalaa olunur.”


Savcılık, raporu yeterli bulmaz. Adli Tıp Kurumu’na Hasan Kaçar’ın bakıma muhtaç olup olmadığını sorar. Kurum, yazdığı raporu biraz daha ayrıntılı hâle getirerek savcılığa gönderir. Savcılık, bu kez Terörle Mücadele Şubesi’ne, Hasan Kaçar’ın tahliyesinin “toplum güvenliği bakımından bir sakınca oluşturtup oluşturmadığını” sorar. Terörle Mücadele, “Toplum güvenliği bakımından bir tehlike oluşturduğuna dair bir bilgiye rastlanmamıştır,” yönünde bir yazı yazar.


Savcı ikna olmaz. Sonunda, “Hasan Kaçar’ın cezasının ertelenmesinin toplum güvenliği bakımından tehlike oluşturacağının değerlendirilmesi nedeniyle REDDİNE” doğrultusunda karar verir.


Bakın, Cumhuriyet Savcısı bu kararına nasıl bir gerekçe bulmuş: “Hasan Kaçar’ın cezaevinde kaldığı süre içinde PKK/KCK terör örgütünün talimatı ile gerçekleştirilen açlık grevine katıldığı yönünde istihbari bilgilerin elde edildiğinin belirtildiği görülmüştür.


Hasan Kaçar’ın ağır hasta olduğu Adli Tıp Kurumu’nun raporuyla kanıtlandığı hâlde hâlâ cezaevinde tutulmaktadır.


Oysa Ergenekon sanığı Fatih Hilmioğlu’nun tahliyesi için, Çapa Tıp Fakültesi’nin doktorları tarafından hazırlanan sağlık kurulu raporu yeterli görülmüş ve isabetli bir kararla tahliye edilmesi sağlanmıştır.


Üstelik Hilmioğlu’nun toplum güvenliği için tehlike oluşturup oluşturmadığı da sorulmamıştır.


Bu çifte standartlardan vazgeçilmeli, yeni ölümlere izin verilmemelidir.


Tıpkı tüm “ağır hasta mahpuslar” gibi, Hasan Kaçar’ın da yeri hapishane hücreleri değil, hastane odaları ve evi olmalıdır.


Aynı zamanda hemşire olan abla Ayşe Çetintaş Kaçar, kardeşinin durumu ile ilgili şunları ifade ediyor: “Hastalık tüm bağırsaklarına ve karın kaslarına yayılmış durumdadır. Bağırsağında on beş santimetre darlık vardır. Yürümekte ve ayakta durmakta zorlanıyor, boynunu oynatamıyor.


Biyolojik ilaç kullandığı için doktorların yakın takibinde olması gerekiyor. Ayrıca hastalığı özel beslenme gerektirmektedir.


Geçen yıl Türkiye’nin değişik cezaevlerinde yatan otuz üç mahpus yaşamını yitirdi.


On dört kişi Adli Tıp raporu beklerken aramızdan ayrıldı.


Yeni ölümler olmasın...



[email protected]

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar