Gülay GÖKTÜRK
Haftalardır HSYK seçimleri için şehir şehir, bölge bölge, sokak sokak, birim birim kıyasıya bir savaş veriliyor yargı içinde.
İktidar, topluma söz verdiği gibi, otonom yapıyı HSYK içinden söküp atmak üzere bütün gücünü seferber etmiş durumda. Bir yandan teşhir faaliyeti yürütüyor; bir yandan kirli ittifakları açığa çıkarıyor; bir yandan da çoğulcu listeler oluşturarak paralel yapıyı tasfiyeye çalışıyor. Otonom yapının yargıç ve savcı kılığındaki elemanları ise, tırnaklarını koltuklarına geçirmiş, HSYK’daki mevzilerini kaybetmemek için ölümüne direniyor. Bu arada, bütün Türkiye de merak ve şaşkınlık içinde, bundan üç- beş yıl önce adını bile söyleyemediği bu kurum için verilen “ölüm-kalım” savaşını izleyip anlamlandırmaya çalışıyor. (Bu arada, Rasim Ozan Kütahyalı’nın önceki günkü yazısında , “AK Parti otonom yapıyı temizliyor ama yerine AK Parti yargısını oluşturuyor ” diyenlerin ağzını kapatacak çarpıcı bir bilgi vardı: “Yargıtay ve Danıştay'dan HSYK için seçilen 5 üyenin 2'si solcu, 2'si paralelci, biri de ülkücü. Hani, nerede 12 yıldır oluşturulan AK Parti yargısı?” diye soruyordu Kütahyalı.)
“Siyasetten bağımsız yargı” demokratik değildir
Tablo elbette normal bir tablo değil... Ama zaten yargıdaki durum da normal değil!
Anormal koşullar altında yapılan bu seçimler bir biçimde sonuçlanacak. (Liste savaşlarını yakından takip edenler durumun “ortada” olduğunu söylüyorlar) Ama herkes hemfikir ki, bu sorun bitmeyecek; seçimlerden sonra HSYK üyeleri nasıl seçilmeli sorusuyla tekrar baş başa kalacağız. Ve yine başa dönüp HSYK’nın – aslında sadece HSYK’nın değil, bütün yüksek yargının – yapısını her tartıştığımızda ortaya çıkan geleneksel korkumuzu konuşacağız.
Nedir bu korku?
Yüksek yargı üyelerinin Meclis tarafından seçilmesi konusu her gündeme geldiğinde ortaya çıkan “yargının siyasallaşması” korkusu...
Yüksek yargı üyelerinin –ve tabii HSYK’nın – Meclis tarafından seçilmesinin yargıyı siyasete bağımlı hale getireceğini ve bunun kuvvetler ayrılığı açısından kabul edilemez olduğunu vurgulayanlar, bugün dünyada hukuk teorisyenleri arasında tam tersi bir endişenin giderek büyümekte olduğunu görmezden geliyorlar. Bugün Batı’nın önde gelen birçok hukuk teorisyeni, yüksek yargı üyelerinin halk veya temsilcileri yerine bürokrasi tarafından seçilmesinin demokrasiyle bağdaşmayacağını düşünüyor; demokratik toplumlarda yüksek yargının oluşturulmasında seçilmiş organlarla – siyasetle- mutlaka bir bağ kurulması gerektiğini savunuyor. Yani bizdeki muhalefetin “yargı siyasallaşıyor” feryatlarının tam tersine, yüksek yargının ancak siyasal olanla bağ kurması halinde belli bir meşruiyet kazanabileceği fikri hakim fikir haline geliyor.
Yargı bürokrasisinin de bir siyaseti var
Kaldı ki, yargının siyasallaşması korkusuyla Meclis’i dışta tuttuğunuz zaman, yargıyı siyaset dışı bırakmış olmuyorsunuz; sadece yargı bürokrasisi tarafından belirlenen siyasetle parlamento tarafından belirlenen demokratik siyaset arasında bir tercih yapmış ve yargıyı bürokratik elitin oluşturduğu siyasete teslim etmiş oluyorsunuz. Hele bir de yargı bürokrasisi - şu anda Türkiye’de olduğu gibi – belli bir grubun hakimiyetine girmişse, tahribat çok daha ağır oluyor.
Bu arada, bir noktanın altını çizmekte yarar var: Yargının siyasal olanla bağ kurması ile yargının partizanlaşması aynı şey değildir. HSYK için bulacağımız formül, bu kurumun üyelerinin seçimini Meclis iradesine bırakmalı ama bunu o kurulu partizanlaştırmadan yapmayı da becerebilmelidir.
Geçmişte Anayasa Komisyonu’nda bu konuda ciddi çalışmalar yapıldı ve belli bir noktaya gelindi. Biraz gayretle, bu çalışmalar yeniden ele alınıp bir konsensus yakalanabilir.
Yazarlar
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselIMF’in siyaseten can sıkıcı tavsiyeleri 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye siyasetinin hastalığı: İmralı tartışmasında serinkanlılık ihtiyacı ve CHP'nin kararı 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSürecin “kritik eşikleri” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi (7): Simit 27.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları







































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.01.2016
8.02.2016
3.02.2016
31.12.2015
29.12.2015
27.12.2015
25.12.2015
22.12.2015
21.12.2015
18.12.2015