CHP hakkında karar geldi ve borsa 11.300 seviyesinden 10,650 seviyesine şok bir düşüş gerçekleştirdi. Borsadaki kayıp bu satırları yazdığımız sırada yüzde 5,5’i geçmişti.

Hisse senetlerinde devre üstüne devre kesiyordu.

Ama bir şey dikkatimizi çekti.

Borsada yaşanan bu şok hareketten döviz piyasası nerede ise hiç etkilenmedi.

Sanırsınız ki, CHP İl Kongresi iptal edilmedi.

Sanırsınız ki, demokrasi tepetaklak gitmedi.

Sanırsınız ki, ülkede işler kurallar çerçevesinde yürüyor.

Oysa büyük bir şok yaşanıyordu. Borsa tam da bu şok durumuna göre tepki veriyordu. Ama döviz bu sefer çok sakindi.

Oysa 19 Mart gecesi Ekrem İmamoğlu hapse atıldığında dövizde sert tepkiler görmüştük. Dolar/TL 36,5 liradan 41,5 liraya yükselmişti. Serbest piyasada kapanış bile 37,9 liradan gerçekleşmişti.

Bu sefer öyle olmadı.

Birileri karar öncesi çoktan hazırlıkları yapmış olmalı ki… Şok karşısında döviz hiçbir yerde kıpırdayamadı.

Acaba kimler önceden hazırlık yapmıştı?

Kimler?

FAİZ ARTIK İNEMEZ

19 Mart öncesi Merkez Bankası faizi yüzde 50 seviyesinden yüzde 42,5 seviyesine kadar indirmişti. Ardından gelen operasyonlarla faizi fiili olarak tekrar yüzde 49,0 seviyesine yükseltmek zorunda kalmıştı.

Şu anda Merkez’in faiz yüzde 43,0 seviyesinde ve 19 Marttan daha yüksek. Oysa mart ayında (Şubat verisi) enflasyon yüzde 39,05 seviyesindeydi.

Şu şekilde izah edelim: Enflasyon yüzde 39 seviyesindeyken Merkez’in faizi yüzde 42,5 seviyesindeydi. 19 Mart İmamoğlu operasyonu sonrası şu anda enflasyon yüzde 33,5’e düşmesine rağmen Merkez’in faizi hala yüzde 43,0 seviyesinde.

Bu ay Merkez’in faiz kararı gelecek. Herkes 300 baz puan indirimle faizin yüzde 40’a düşmesini bekliyordu.

Şimdi o beklenti de bitti. Artık çok ama çok zor.

Yani yüksek faize devam.

Çünkü demokrasi yoksa, risk yüksekse faiz de yüksek olur.

Bu kadar basit.

DIŞ FİNANSÖR…

2023 seçimlerine giderken Rusya’dan çok ciddi destek gördük. Gaz parasını almadıkları gibi indirimli gaz satışı bile yaptılar.

Akkuyu Santrali gerekçesi ile bir ara 15 milyar dolar bile para yolladılar.

Kısaca çok ciddi bir seçim desteğini Putin Rusya’sından almıştık.

Şimdi yeniden gerilimler, riskler ve yabancı sermaye gereksinimi oluşacak. Soru şu: Bu sefer dış finansör hangi ülke olacak?