Murat Sevinç
‘Anayasasızlaştırılan’ memleketin güncel hukuk skandallarından biri, hiç kuşkusuz Gezi davası ve Osman Kavala’nın yaşadıkları. Dün ayak üstü sohbet ettiğim bir ceza hukuku hocası arkadaşım, “Yıllar sonrasında bugün olup bitenlere inanmayacak kimse” derken, TV ekranında işkence yöntemlerinin ballandırılarak anlatılması ve Cumhuriyet’e bomba atılması ‘sohbeti’ üzerine konuşuyorduk. Yazının konusu olan ‘dava’ da, ‘unutulmazlar’ arasına girecek.
Türkiye’nin ileri derecede bağımsız yargı pratiğinde, hukuka aykırılıktan, anti-hukuka (bu kavramı Ali Duran Topuz’a borçluyum[z] ve artık her seferinde hatırlatmaya gerek yok sanırım) geçiş sürecinde; delil bulma ‘zorlamasından’, delil ‘üretme’ ve sonunda ‘gereksinim duymamaya’ vardı işler. Mahkemelerimiz, bir ‘yargıya’ varmak için gerekli delilleri ortaya koyma yükünden iyice kurtulmuş görünüyor. Kanaat neyimize yetmiyor!
Reklam
Ne yazık ki yurttaşlık bilincinden büyük ölçüde yoksun olan milyonlarca insan, herkes için geçerli olması gereken ‘temel ilkeleri’, yalnızca ihtiyaç olduğunda hatırlıyor. ‘Adalet bir gün size de gerekli olabilir’ sözü elbette iyi niyetle, adaletin tesisini sağlamak amacıyla sarf ediliyor olsa da, bir kez daha hatırlatmakta büyük yarar var: Adalet, bir gün size gerekli olmayacak olsa da savunulması gereken bir ilke. Savunulması gerektiği için. Çıkarımız öyle gerektirdiği ya da gerektireceği için değil.
Gezi eylemlerinden yıllar sonra hazırlanan ‘iddianame’ ve Kavala’nın tutukluluk süresi, durumumuzun vahametini çok iyi anlatıyor hakikaten. İktidarın inatla darbe girişimi olarak tanımlamayı tercih ettiği ve nasıl bir darbe girişimiyse, polis kayıtlarına göre 80 ilde (Bayburt hariç!) eylem yapılan ve yaklaşık 3.5 milyon yurttaşın katıldığı, yalnızca kimi gencecik eylemcilerin can verdiği eylemler, 2013 yazında gerçekleşti.
Osman Kavala, dört yıl sonra 18 Ekim 2017’de gözaltına alındı. 1 Kasım’da tutuklandı. Gerekçe: Gezi olaylarının yöneticisi ve finansörü olmak. Tabii, milyonlarca yurttaş geri zekâlı olduğundan, bundan tümüyle habersiz.
Reklam
Bu esnada, daha önce beraat etmiş Taksim Dayanışması üyeleri de soruşturmaya dahil edilip ifadeye çağrıldı. Gözaltılar başladı. Neredeyse bir buçuk yıl, öylece beklendi. Ortada iddianame yoktu ve Kavala tutukluydu. ‘Altı mevsim’ boyunca, belki böyle daha anlaşılır olur!
İddianame 19 Şubat 2019’da açıklandı ve 4 Mart’ta mahkemece kabul edildi. 16 kişi hakkında müebbet hapis talep edildi. İddianame 657 sayfa ve ekler sekiz bin sayfa civarında. Delil denilenlerin büyük çoğunluğu dinleme kayıtlarından oluşuyor. Üç kez heyet değişti. Tahliye isteyen mahkeme başkanı, Allah’ın hikmeti olsa gerek görevden alındı. 10 Aralık’ta, bireysel başvuru sonucunda AİHM, Sözleşme’nin ihlal edildiğini açıkladı.
Şu an itibariyle 784 gündür tutuklu olan Osman Kavala bugün (24 Aralık 2019) bir kez daha hâkim karşısına çıktı ve mahkeme tutukluluğunun devamına (bir başka mahkemede Figen Yüksekdağ’ın da tahliye talebi reddedildi) karar verdi. Tutukluluğun ‘ölçülülüğü’ görüşüyle. Duruşma tarihi 28 Ocak 2020.
Oysa, ortada bir AİHM kararı var (10 Aralık tarihli) ve buna göre, davanın ‘siyasi yönüne’ yapılan (normal koşullarda mahcup etmesi gereken!) vurgular bir yana, Kavala’nın tutukluluk süresinin Sözleşme’nin ihlali olduğuna, salıverilmesi gerektiğine karar verilmişti.
İşte bugünkü (ara) kararında mahkeme, AİHM’nin söz konusu kararının kesinleşip kesinleşmediğine dair Adalet Bakanlığı’na yazılan müzekkerenin cevabının beklenmesine karar vermiş. Vay vay vay! Eh zaman alıyor tabii bu işler! Siz bakmayın ajanlıkla itham edilen bir rahip ile bir gazetecinin aceleyle uçağa bindirilip yurt dışına postalanmasına. O başka bu başka.
Askıya alınmış olsa da henüz hiç olmazsa ‘görünürde’ yürürlükte görünen, hükümleri ‘vallahi ve billahi’ (böyle söyleyince daha kolay anlarlar) mahkemeleri de bağlayan Anayasa’nın 90. maddesine göre, uzatmayayım, özetle AİHS ve dolayısıyla AİHM kararlarına özel bir konum tanınmıştır.
AİHM kararının hukuki değerine mahkemeler karar verir, Adalet Bakanlığı değil ve mahkemelerin, örneğimizde 4. Ağır Ceza’nın, ihlal kararının ‘bağlayıcılığı’ açısından beklemesi gereken zorunlu bir süre yok. Bir ceza mahkemesi, bu denli açık bir ihlal kararını görmezden gelemez. Eğer tutukluluğun devamına karar veriyorsa, bunu, ‘aykırı’ davranmaya cesaret edebildiği AİHS bağlamında ‘gerekçelendirmek’ zorunda.
Anayasa’nın, ‘Mahkemelerin bağımsızlığı’ başlığını taşıyan 138. maddesine göre, hâkimler, “Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak, vicdani kanaatlerine göre hüküm verirler.” Anayasa, kanun ve hukuk, mahkemeye AİHM kararlarına uymayı emretmektedir, görmezden gelmeyi değil. Tekrar etmekte yarar var, yargılama makamı Bakanlık değil, ağır ceza mahkemesidir.
Muhterem okur,
Avukat Fikret İlkiz, Gezi duruşmasında şöyle yapmıştı savunmasını:
“Herhangi bir davanın mevcut yasalara, hukuka uygun olması; mantığa, vicdana uygun dayanakları bulunması gerekir. Birilerini suçlu ilan edebilmek için, önce açıkça tanımlanmış bir suç tarifi istenir. (Kanunsuz suç ve ceza olmaz, ilkesi) Atılan suçların meşru ve güvenilir kanıtlarla ortaya konulması, delillerin hukuki yöntemlerle elde edilmiş olması gerekir… Gezi davasında bunların hiçbiri mevcut değil!”
Mevcut olan ne peki?
Olaylardan dört yıl sonra başlatılan bir soruşturma. Gezi ile ilgili önceki davalarda bir suç bulunamamış; zira, kamuoyunun darbe olarak bildiği filleri düzenleyen TCK 312. maddenin düzenlediği, suçun temel vasfını oluşturan ‘cebir ve şiddet’ bulunamadı! Yargılananlar ellerine taş almış değil. İşin iyice vahim yanlarından biri, soruşturmayı başlatan ve yasadışı dinleme kararları veren yargı mensupları hali hazırda FETÖ firarisi! Emniyet ayağındaki KOM Şube Müdürü, yine aynı davada tutuklu yargılanıyor. Şaka gibi ama değil ne yazık ki!
Soruşturmayı devralanlar, bu acayipliği, ‘delilleri yeniden kıymetlendirdik’ diyerek temellendirmeye çalıştı. FETÖ’den aranan ya da yargılananların yaptığı yasadışı dinlemeler, bu davada ‘yeniden kıymetlendirilirken’, aynı çetenin başka soruşturmalardaki yasadışı ‘dinlemeleri’, imha edilmiş durumda tahmin edilebileceği gibi.
Hemen hiçbir iddianın neden-sonuç ilişkisi kurularak temellendirilmediği; yurtdışından destek aldığı iddia edilen; ancak iddianın merkezindeki isim olan Soros’un iddianamede sanık olarak yer almadığı; basındaki bölük pörçük haberlerin delil olarak sunulduğu; davaya temel yapılan konuşma kayıtlarının neredeyse tamamının eylemlerin ‘ardından’ gerçekleştiği; poğaçanın, tuvalet kağıdının, masanın, limon tedarikinin ‘finans’ kabul edildiği; Anti-Kapitalistlerin parkta kıldığı Cuma Namazını ve taraftar gruplarının parka toplu olarak gelişlerinin ayaklanma delili sayıldığı, hakikaten fantastik bir dava söz konusu.
Şöyle söylersem daha anlaşılır olur belki: Bir gün kapınız çalınıyor ve gelenler, ‘darbe’ planlayıp finanse ettiğiniz gerekçesiyle sizi alıp götürüyor. Siz “Hayırdır?” filan derken, bir buçuk yıl neyle suçlandığınızı dahi tam olarak bilmeden içeride tutuluyorsunuz. Sonra, bir iddianame hazırlanıyor, yüzlerce sayfa. Binlerce sayfa ‘ek’ ile birlikte. Siz, “Delil nerede?” diyorsunuz. Onlar, “Ara bul bu sayfalarda” diyor. Siz “Suçlu olduğumu kanıtlayın”, diyorsunuz. Onlar, “Sıkıysa suçsuz olduğunu kanıtla bakalım”, diyor. Siz, tam 784 gün sonra “AİHM karar verdi, ihlal buldu, serbest bırakın artık”, diyorsunuz. Onlar, “Dur bakalım, bir soralım Bakanlığa, ne diyecekler”, diyor. İki yılı aşkın süredir, cezaevindesiniz. İki ay sonraya gün veriliyor.
Muhterem okur,
Benzer her vakada olduğu gibi yargılanan sensin. Tutuklu kalan sensin. Yaşamından çalınan sensin. Ne yazık ki henüz farkında değilsin. Olduğun kadarını, umursamıyorsun. Ya yandaşsın, ya da Soros moros zırvalarıyla ömür geçiriyorsun. Seni geçtim, yazık ki, çoluk çocuğuna böyle bir miras bırakıyorsun.
Adaleti bir ilke, ‘hukuksal ve ahlaki bir ilke’ olarak kabul edip savunmadığın sürece, hangi iktidar gelirse gelsin, hiçbir şey değişmeyecek hayatında. Ne senin, ne memleketin. Ne yazık ki…
Not: Bugün mahkemenin, Ali İsmail Korkmaz’ın katillerinden olan polis memurunun ‘mağdur’ sıfatıyla Gezi davasına katılmasına da karar verdiğini hatırlatmakta yarar var!
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları























































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.12.2025
23.11.2025
21.11.2025
14.11.2025
30.10.2025
26.10.2025
12.10.2025
3.10.2025
14.09.2025
11.09.2025