Murat Sevinç
Ortalama memleket ahalisinin temel niteliklerinden biri, hemen hiçbir şey okumadığı, bilmediği ve aslında ilgilenmediği konularda, keskin, şaşmaz kanaate sahip olması. Bir insanın bilmediği konularda inatla düşüncelerini dile getirmeye çalışmasına muhtelif isimler verilebilir. Sanırım bir davranış biçimi olarak, hak ettiği adlandırmalardan en az biri, ‘küstahlık’ olur.
Kuşkusuz sorun, bilmemekte değil. Hem herkes her konu hakkında bilgi sahibi olmaz, olamaz; hem de eğer sorun yaygın cehalet ise bunun sorumlusu cahil bırakılan değildir. Yoksulluk ve cehalet gibi, hemen her zaman ‘yoksulun’ ve ‘cahilin’ dışında, onlar tarafından belirlenmeyen koşulların ürünü olan yakıcı sorunların gerekçeleridir sorgulanması gereken.
Bu nedenle sorunum hiçbir zaman ‘oduna-kömüre oy verenlerle’ olmadı. Onlar oduna-kömüre oy vermesin diye gerekli olan bütüncül dönüşüm için asgari emeği harcamak yerine, ‘kömüre oy verdiren’ yoksulluğu görmemeyi tercih edenler, derdim. Yoksulla değil, yoksullukla. Cahil ile değil, cehaletle.
Hayatı boyunca ilkokul binası dahi görmemiş insanın bilgisizliği değil; eğitimlilerin, okuduğunu düşünenlerin tavrı, çok bilmişlikleri ve pervasızlıkları çileden çıkarıyor insanı.
Fakat insan anasının karnından böyle çıkmadığına göre, dönüp dolaşıp memleketteki sınıf çatışması ve ömür boyu içinden geçmek zorunda kaldığımız çeşitli ‘tornalar’ üzerine düşünmek zorundayız.
Ezcümle, hayatımızı çekilmez hale getirenlerden bir ‘çok bilmiş’, hangi süreçlerin ürünüdür? Mesele bu sanırım.
Çok şey yazılabilecek bir konu kuşkusuz, ancak burada yalnızca bir örnek üzerinden gitmek istiyorum. KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’ya yönelik linç.
‘Çok bilmiş’ olmak için, malumunuz, az bilmek hatta belli konuları hiç bilmemek gerekiyor. ‘Az bilmek’ ve olabildiğince ‘az düşünmek’ gibi nitelikler, yerli ve milli eğitim tornamızın yurttaşlara yaşamlarının ilk yıllarında kazandırmaya çalıştığı ve büyük ölçüde başardığı hasletler, aynı zamanda.
Tabii başta aile olmak üzere diğer ‘kutsal’ kurumları da ihmal etmeyelim. Birbirlerini destekliyorlar. Az sayıda kalbur üstü okul dışında milyonlarca öğrenci her eylülde, bir sonraki mevsime dek herhangi bir bilgiyi ‘sorgulamama’ eğitimine başlıyor.
Eskiden, örneğin İstanbul’da çok daha fazla kar yağdığı için uzun kar tatilleri olabiliyor ve bu durum eğitimin zararlı etkilerini biraz olsun giderebiliyordu. Şimdi pek kar yağmadığı gibi, ne yazık ki tatilleri de kısaltmaya niyetliler ki bu, genç insanların eğitime daha uzun saatler maruz kalacağı anlamına geliyor!
Türkiye, Cumhuriyet tarihini ‘solsuz’ yaşamış bir ülke. Daha doğrusu, solu, sosyalizmi ezerek. Tek parti iktidarının değil yalnızca, çok partili yaşam uzlaşmasının tercihi de sınıfsal konumlarına uygun biçimde, solsuzluk oldu. 1946’dan sonra CHP ile DP, burjuvazinin iki kanadını temsil eden iki parti, elbirliğiyle yaptı bunu. 1960’larda canlanan düşünce yaşamına ise bu kez on yıl arayla, TSK tarafından son verildi.
Hal böyleyken Türk milli eğitimi, aydınlanmanın sol yanını, sol düşüncenin sorgulayıcı yönleriyle birlikte reddetme üzerine kurdu sistemini. Cumhuriyetin kuruluş ilkelerine de uygun bir tercihti bu. ABD’nin ‘WASP’ına benzer, ‘LAHASÜMÜT’ (bu kısaltma Baskın Oran hocanın icadı bildiğim kadarıyla!) yani Laik-Hanefi-Sünni-Müslüman-Türk yurttaş yaratma projesi. Özetle, Türk-İslam sentezi. Haliyle Sünni ve Türk olmayanlardan hazzetmeyen yurttaş tipi. Bugün FETÖ adı verilen Cemaat’e, zamanında gösterilen büyük iltifatı da ‘Türk-İslam sentezi’ merakında aramak gerektiği kanısındayım ama bu başka yazının konusu.
Ne kadar badire atlatırsa atlatsın, LAHASÜMÜT yaratma çabasının bir ölçüde başarılı olduğu söylenebilir. Bir ilke olarak laiklikle savaşmayan, neyse ki Hanefi, Allah’a şükür Sünni, elhamdülillah Müslüman ve ne kadar büyük bir şanstır ki, Türk. Doğru, böyle bir vasati çoğunluk mevcut.
Milli eğitimin on yıllar içinde değişen ve değişmeyen niteliklerinin tümü, işte bugün karşı karşıya olduğumuz ‘ortalamanın’ mimarı. Dünyadan kopuk, yıllar içinde belletilen tarihsel yalanlarla yarattığı hayal dünyasında yaşamaktan hoşnut, sorgulamayan, sorgulayandan hazzetmeyen, eleştirel ve eşitlikçi sol değerlerden ürken, aklına gelen her şeyi ‘fikir’ zenneden bir vasat.
Söz konusu yurttaş kesimi hangi partiye oy verirse versin özellikle belli konularda ortak ‘nefret’ ve ‘karşıtlıklara’ sahip. Ermeniler gibi, Kürtler gibi…
Yazının başında söz ettiğim küstahlık ve çok bilmişliğin de çeşitli görüşler bakımından paylaşılan bir tavır-alışkanlık olduğu söylenebilir. Beni asıl ilgilendiren, eğitim aldığı varsayımıyla yaşayan yurttaş kesiminin tavrı. Söze, ‘halkımız cahil’ tespitiyle başlamayı marifet sayan kesim.
‘Çok bilmişlerin’ hedefinde şu sıralar KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı var. Ağıza alınmayacak küfürler savuranlardan, istifaya davet edenlere uzanan geniş bir yelpaze.
Hadi kendini bilmezlere bazı sorular soralım.
Bu insanlar:
Kıbrıs tarihi okumuş mudur? Kıbrıs sorunu hakkında bilgiye sahip mi? Kıbrıs’ta yaşayanların duygu ve düşüncelerinden haberdar mı? Kıbrıs ahalisinin, kendilerine ‘yavru vatan’ denmesinden hazzetmediğini bilir mi? Bilse, umursar mı? AKP iktidarının yıllardır KKTC’deki faaliyetlerini izliyor mu? KKTC’deki dinselleştirme çabasından haberdar mı? KKTC’de Türkiye’ye biraz muhalif olan bir siyasetçinin neler çektiğini, örneğin bir önceki Başbakan Tufan Erhürman’ın maddi-siyasi baskılar nedeniyle istifa ettiğini biliyor mu? KKTC’de yaşayan gerçek Kıbrıslıların sayısının, Türkiye’den gönderilenler karşısında azınlığa düştüğünü biliyor mu? KKTC’de göçle birlikte suç oranlarının nasıl hızla arttığını? ‘Sizi biz kurtardık’ ifadesinin nasıl bir bıkkınlığa neden olabileceğini? 1974’te ve sonrasında olanları hiç merak etti mi? Türkiye’de bir kesim solcunun kırk küsur yıldır KKTC’ye politik nedenlerle adım atmadığını biliyor mu? Neden ‘dost ve kardeş’ ülkeler dahil yeryüzünde hiçbir devletin KKTC’yi tanımadığını hiç merak etti mi? Türkiye’deki her ‘af’ tartışmasında KKTC yurttaşının endişe duyduğuna, ‘eyvah, çıkanlar yine buraya gelecek’ kaygısı taşıdığına tanık oldu mu?
Peki, bu insanlar Akıncı’nın Guardian’da yayınlanan söyleşisini okudu mu?
Hepsi bir yana, bu insanlar, KKTC ile ilgili bir konuyu bugüne dek herhangi bir Kıbrıs yurttaşına sormayı akıl etti mi?
Yukarıdaki soruların yanıtı zor değil: Hayır, bu soruların hiç birine müspet cevap veremeyecekler. Bilmiyorlar çünkü. Hiçbir şey bilmiyor olmanın konforu ve pervasızlığıyla milliyetçilik yarıştırıyorlar. Gerçeğin ne olduğu umurlarında değil.
Laik kesimin berbat yazar tipleri ile örneğin Çankaya belediye başkanı, yarışıyor çok bilmişlikte. İktidarla hayli ortak yanları var kuşkusuz, Türk-İslam sentezinin bu kusursuz örneklerinin. Aynı kaynaktan neşet ediyorlar ve bir solcu olan Mustafa Akıncı’dan hazzetmiyorlar. Mustafa Akıncı, saçmalamadığı, onlarla aynı yere oynamadığı, sol ilkelerden ödün vermediği, halkını temsil ettiği, sözünün arkasında durduğu, anlayacağınız bizim memleket siyasetçisine hiç benzemediği için!
Az gelişmiş demokrasinin, konuştukları konu hakkında bir şey bilme gereği hissetmeyen çok bilmiş pervasızlar; bir devletin başkanına, kendi ülkesini sevip sahip çıkması gerektiğini anlatıyor, üç gündür. En küstah tavırlarla. Şaka desen şaka değil, ciddiye alsan neresini alacaksın.
Bize de, başta milli eğitim tornamız olmak üzere, doğumdan ölüme dek muhatap olduğumuz tüm yerli ve milli kurumlarımızı bir kez daha yürekten kutlamak, takdir etmek düşüyor. Kolay iş değil hakikaten, böyle bir mahsulün üreticisi olmak!
İki yazı önerisi, ikisini de okumanızı dilerim: Mustafa Akıncı’nın tepki çeken söyleşisinin Türkçe tam metni ve Oya Baydar’ın yazısı
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları






















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.12.2025
23.11.2025
21.11.2025
14.11.2025
30.10.2025
26.10.2025
12.10.2025
3.10.2025
14.09.2025
11.09.2025