Sezin ÖNEY
Modernleşme, yüksek ve görkemli binaların, köprülerin, inşaatların her köşeyi sardığı bir şehirleşme hâli mi?
Modernleşme, ne bakımından “gelişmek”?
Modernitenin sırrı, teknikte mi yoksa felsefede mi?
Bunlar, 19. yüzyıldan beri, “Batı dışı” modernleşmeyi gerçekleştirmeye çalışan toplumları, ülkelerin zihinlerini kurcalayan soru işaretleri.
Batı Avrupa’nın eteklerindeki Macaristan’dan Japonya’ya kadar uzanan “Batı dışı modernleşme idealine sahip” ülkelerin coğrafyasında, 19. yüzyıldan bu yana fen bilimleri ile uğraşanlar, “ilerlemenin” başlıca aktörleri olarak görüldü. Bu algının sonucu olarak da, 20. yüzyılın ağırlıklı bir bölümünde örneğin Macaristan’da, Türkiye’de, Japonya’da mühendisler çok saygın bir konumdaydı ve hattâ ülkelerinin politik kaderinde de belirleyici rol oynadılar.
Geçen hafta, Japonya’da hükümet bu tarihsel “fen bilimleri mi, sosyal bilimler mi” sorusunda ilginç bir dönüm noktası yaşanmasına neden oldu. Sağ, muhafazakâr Liberal Demokrat Parti (Jiyū-Minshutō)hükümetinin Eğitim, Kültür, Spor, Bilim ve Teknoloji Bakanı Hakubun Şimomura, ülkedeki tüm devlet üniversitelerine bir mektup yollayarak, sosyal bilimler fakültelerini kapatmalarını veya “daha yararlı bir şeylere dönüştürmelerini” talep etti. Yani, bu karar uygulanırsa, ülkede sadece fen bilimleri eğitiminin yapılması sözkonusu olacak. Edebiyat, felsefe, hukuk, sosyoloji, ekonomi, siyaset bilimi… Tüm bunlar sosyal bilimlerinin kapsamına giriyor.
Ülkenin en büyük üniversiteleri olan Kyoto ve Tokyo, bu mektuba olumsuz yanıt verdi ama Japonya’nın 86 üniversitesinden 26’sı, sosyal bilimler bölümlerine artık öğrenci almayacağını duyurdu. Ancak, sosyal bilimler bölümlerini kapatmayacak olan Kyoto ve Tokyo üniversiteleri de dâhil olmak üzere, tüm üniversiteler, bu alanlardaki “derecesiz kurslarının artık eğitim vermeyeceğini” açıkladı.
Bu kararın ardında, Başbakan Shinzō Abe’nin hızlı kalkınma politikaları var. Üniversitelerin, “teorik ve işe yaramaz alanlarla vakit kaybetmek” yerine, “Abenomics” olarak anılan ekonomik tedbirlerin öngördüğü alanlarda eğitim vermeye yoğunlaşması yönelimi var.
Oysa, tam da bu dönemde, “Abenomics” duraklama dönemine girdi. Ülkenin İkinci Dünya Savaşı ertesi, “Pasifizm” prensibini yıkan ve “kendini savunma hakkını kullanmasına” yönelik tartışmalı bir kanun, LDP’nin Meclis çoğunluğunu kullanması yoluyla yasalaştı. Halkın sadece yüzde 35’inin desteklediği bu kanun değişikliğinin, Japonya’nın militerleşmesinin yolunu açabileceği tartışmaları hâlâ sürüyor. Siyasi ve ekonomik tartışmaların alevlendiği ve daha da uzun süre devam edeceği öngörülen böylesi bir dönemde, Japonya’nın belki de uzun vadede en çok ihtiyacı olan, sosyal bilimlerin sunabileceği bilgi ve düşünce birikimi.
Japonya, eğer gerçekten bu uygulamayı benimserse, toplumunun zihinsel dünyasını öldürmüş olacak. Ancak, Batı dışı başka modernleşme örneklerinde de, ekonomik gelişim ve siyasi gücün yolunun, teknik gelişmeden, zenginleşmeden geçtiği öngörüsü genelde destek buluyor. Osmanlı İmparatorluğu ve Türkiye’nin kendisinde, 19. yüzyıldan itibaren hep Japonya’nın modernleşme sürecine öykünülür, bu örneğin başarılı olup olmadığı veya nasıl izlenebileceği tartışılırdı. 2000’lerden itibarense, Türkiye’de, Güney Kore modeli kalkınma üzerine çok tartışılmaya başlandı. Yakın zamandaysa, “Dubai tarzı”, “salt ve katıksız zenginliğin sergilendiği modernleşme” ilgi çeker oldu.
Osmanlı ve Türkiye’deki “Japon tarzı modernleşme” tartışması, “gelenek ve modernliğin bağdaşabileceği bir etik, ahlaki düzlem, değerler” arayışını da içeriyordu. Öykünme olarak, “Güney Kore tarzına” geldiğimizdeyse, sadece kalkınma hevesi kaldı. “Dubai tarzına öykünme” ise sadece ve sadece zenginliğe önem verilen bir noktanın yansıması oldu.
Türkiye’deki akademik dünyada da, “sosyal bilimlere karşı fen bilimlerinin üstünlüğü” sık sık karşıma çıkan bir tartışma.
Batı dışı modernleşmede, “düşünmeden sadece zenginleşme” tutkusu ön planda günümüzde. Batı ülkelerinde de, felsefe başta olmak üzere sosyal bilimler alanları, maddi destek kesintileriyle karşı karşıya…
Oysa, insanlığın “gelişmesinin” temeli, düşünce idi, “merak” idi. Eğer insan hayatından “düşünceyi” dışlarsak, salt tüketim ve gösterişe dayanan bir yapay dünya yaratacağız. Ruhsuz ve anlamını yitirmiş bir hayat “inşa edeceğiz”. O zaman da, “ilerleme” ve zenginliğin ne anlamı var?
Yazarlar
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.02.2025
29.01.2025
17.01.2025
7.11.2024
6.11.2024
24.10.2024
27.06.2024
7.06.2024
26.05.2024
20.05.2024