Sezin ÖNEY
Bir sabah, Emina’nın evinin önüne bir tank park eder…
Ve dokuz yaşındaki kızın, o gün hayatı bir daha asla aynı olmayacak biçimde değişir…
Emina, Yugoslavya’yı paramparça eden savaşın mağdurlarından…
Tankın, evinin önüne dikildiği günden 25 yıl kadar sonra da, Saraybosnalı Emina’nın yaşamının paramparça olduğu dönemin sembolü olan pasaportu, “Savaş Çocukluğu Müzesi”nde sergilenenler arasında yer alıyor…
Bale pabuçları, kısmen yanmış kitaplar, savaş döneminde yeraltındaki tünellerde, evlerin mahzenlerinde geçmiş çocuklukların tek neşesi bir kırık dökük bebek, bir kutu oyunu…
Bunların arasında da, Emina’yı savaşa geri götüren, hasretinin nişanesi pasaportu…
1992’de, hiçbir kimlik belgesi olmadan yalnız başına bir mülteci olarak Saraybosna’dan kaçan Emina, bugün müzelik olan sahte pasaportu ile, iki yıl sonra şehrine geri dönmüş. İki yıllık yalnız başına Almanya’da mültecilik macerası, küçük kıza çok ağır gelmiş zira…
Ana-babasına, doğduğu toprağa hasreti ağır basmış ve diğer mültecilerin yardımıyla, sahte bir pasaport çıkartmış. Ve o belge ile, 1994’te Saraybosna’ya, meşhur ve meşum “Hayat Tünelinden” geçerek, herkesin kaçmaya çalıştığı kente geri girmiş.
Emina’nın “tankın park ettiği” diye bahsettiği zamanlar, Bosnalıların hayatını değiştiren 1992 Nisanı ve izleyen aylar, “Sırp Demokratik Partisi”nin giderek paramiliter bir örgüte dönüştüğü ve milislerinin, 1425 gün sürecek Saraybosna Kuşatmasını başlattığı zamanlar…
Bosnalı Sırp Radovan Karadžić ve Sırp Slobodan Milošević…
Bir dönemin “büyük liderleri”…
Biri, savaş mahkumu olarak Lahey’de ölümü bekliyor.
Diğeri, savaş suçlusu olarak Lahey’de hücresinde öldü.
Ama, bu politikacılar, milyonlarca insanın yaşamını geri dönüşü olmayacak biçimde değiştirdiler de…
Kosovalı bir dostum var; Cavit.
Savaş yüzünden hayatı alt üst olmuş; mülteci olarak yollara düşmüş ve hayata Macaristan’da sıfırdan başlamak zorunda kalmış biri.
Yugoslavya’dan bahsederken, “Herşeyimiz vardı” diye söze başlıyor hep… “Son derece iyiydik. Mutluyduk”…
Bazı şeyler, kaybedildikten sonra daha bir güzel, erişilmez ve kusursuz anımsanıyor belki de…
Yaşanırken kıymeti bilinmeyen ve sonra hep özlenen geçmiş.
Ve sonra…
Sonra, Emina gibi Cavit’in de hayatı değişivermiş…
Cavit, bugünlerde hep, artan bir endişe ile bahsediyor Türkiye’den. “Bizi parçalayan havayı sizde hissediyorum” sözü, beni her gördüğünde ağzında dökülüveriyor.
Bahsettiği “hava”, kutuplaşma.
German Marshall Fund’ın, İnfakto Araştırma tarafından “kutuplaşma” araştırması, Türkiye için hep için hep aynı sonuçları veriyor: toplum, parti bağlarına göre fena halde ayrışmış durumda. Ocak 2016’da açıklanan GMF Kutuplaşma Araştırması Sonuçları, Türkiye’de insanların yüzde 74’ünün, “başka partiye destek veren” bir ailenin çocuklarıyla oynamak istemediğini ortaya koyuyordu.
Çocukların oyun oynamasından bahsediyoruz… Oyun…
Buna ek olarak, yüzde 78’lik bir kesim başka partiye oy verenlerle iş yapmak istemiyor ve yüzde 83’lük kesim de, evlatlarının başka partiye oy veren insanlarla evlenmesini istemiyordu.
Araştırmanın yapıldığı ve ardından yayınlandığı 2015-2016 kışından bu yana, Türkiye’de tüm köprülerin altından çok su aktı.
Aynı araştırma şimdi yapılsa, büyük ihtimalle, daha da kutuplaşmış bir toplum portresi ortaya çıkar: bu da, fiili bir apartheid rejimi yaşanan, Mandela öncesinin Güney Afrikası gibi bir toplumdur.
16 Nisan’da referandumda oylanacak başkanlık sistemi ise, apartheid’ı bir adım ileri taşıyıp resmileştirecek bir “değişim” vaat ediyor.
Başkanlık sistemi doğası gereği, “kazananın herşeyi aldığı” bir yapıya sahip. Bu durum, ABD’de de, Fransa’da da böyle… Ama Türkiye’de sandığa giden anayasa değişikliği öyle bir başkanlık öngörüyor ki; başkanlığı kaybeden siyasi çizgi(ler)den olanlar, neredeyse vatandaşlık haklarını da kaybedecekler.
12 Eylül 2010’daki referandumdan beri, altı kez sandık gördü Türkiye… Nisan 2017 itibariyle, referandum sandığı ile beraber 7. kez sandığa gidiliyor olacak.
Yedi yılda yedi sandık…
2010 referandumu, 2011 genel seçimleri, 2014 Cumhurbaşkanlığı seçimleri, 2014 yerel seçimleri, 2015 Haziran genel seçimleri, 2015 Kasım genel seçimleri ve şimdi de, 2017 referandumu…
Bu seçimlerin tümü, demokrasiyi toplumsal uzlaşma yoluyla perçinleyen değil; kutuplaşmayı arttıran seçimlerdi…
Kutuplaşmanın frenine basılmaz ve şu veya bu şekilde, aynı toplumun insanları olduğumuzu hatırlayamazsak, “yavaş çekim Bosna” olmaya, kutuplaşmanın zehirli havasını solumaya devam edeceğiz…
Nereye kadar?
Hangi toplum, ne kadar süre birbirinden vebalı gibi kaçarak yaşabilir ki?
Yazarlar
-
Akif BEKİÖzgür Özel’e saldırı aydınlatıldı mı şimdi? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolDış politikada rasyonel zemin 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKomisyon Suriye’yi, Suriye İsrail’i, İsrail Trump’ı…. 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEYargı CHP’ye çalışıyor 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluHerkes sözünden sorumludur; 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilFanatizm ve inancın siyasallaşması 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanBüyük Türkiye hayali böyle bir hayal miydi? 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’nin diğer dertleri… 10.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞCassandra Çığlığı* 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.04.2025
3.02.2025
29.01.2025
17.01.2025
7.11.2024
6.11.2024
24.10.2024
27.06.2024
7.06.2024
26.05.2024