Ümit Akçay
Geçtiğimiz haftalarda Polonya’da yapılan seçimler ilginç bir şekilde sonuçlandı. 2015’ten beri iktidarda olan milliyetçi-muhafazakar Hukuk ve Adalet Partisi seçimlerden birinci parti olarak çıkmasına rağmen hükümet kuracak çoğunluğu elde edemedi. Her ne kadar hükümeti kurması için yetki almasına rağmen yakında bu görevi ikinci en çok oyu alan muhalefet partisine devretmek zorunda kalacak ve yüksek ihtimalle muhalefet, yeni bir koalisyon hükümeti kurarak iktidara gelebilecek. Konunun siyasi boyutu, sağ-popülist iktidarların uyguladığı politikalar ve muhalefetin karşı stratejileri bağlamında tartışılıyor, önümüzdeki dönemde de ilgi çekmeye devam edecek.
Ancak Polonya ile Türkiye’nin yakın dönemli politik-ekonomi yörüngesine baktığımızda, başka ilginç tartışma başlıkları da ortaya çıkıyor. Bu tartışma başlıklarından bazılarını, özellikle büyüme modelleri, büyüme stratejileri ve bunların dayandığı toplumsal, sınıfsal ve siyasi tabanları okuyucunun dikkatine sunmak istedim. Bu amaçla, bu haftaki yazımı bir meslektaşımla beraber yazdığımız ve geçtiğimiz günlerde European Journal of Economics and Economic Policies dergisinde yayınlanan bir makalemizde (makale İngilizce, dileyen okur için bağlantıyı buraya bırakıyorum) ele aldığımız konulardan bazılarını kısaca özetlemeye ayırdım.
BÜYÜME MODELLERİ VE BÜYÜME STRATEJİLERİ
Geçtiğimiz yıllarda büyümenin ekonomi politiği üzerine yeni bir alt-literatür ortaya çıktı. Karşılaştırmalı siyasal iktisat ile eleştirel makroekonomi perspektiflerinin birleşiminden oluşan bu yeni alan, ekonomik büyümenin kaynaklarına, bunların uzun dönemli kalıplarına ve büyüme modellerinin toplumsal tabanlarına odaklanıyor. Bu uzun dönemli dinamikler arasında şunlar sıralanabilir: Emeğin milli gelirden aldığı payın azalması, fiziki yeni yatırımların azalması ve firmaların giderek daha kısa geri dönüşü olan finansal yatırımlara yönelmesi. Bu özellikler özellikle 1970’li yıllar sonrasında gündeme gelen ve daha yakın dönemde finansallaşma olarak adlandırılan özel konjonktürü de tanımlayan unsurlar olarak görülebilir.
Gerek emeğin milli gelirdeki payının azalması gerekse yatırımların düşüş eğilimi, ekonomik büyümeyi sınırlayıcı dinamikler. Bu dinamiklere karşın halen ekonomik büyümenin sürmesini sağlayan nedir diye sorduğumuzda yakın dönemli büyüme modelleri literatürünün incelediği konular ortaya çıkıyor. Örneğin, reel ücretlerin anlamlı bir şekilde artmadığı ortamda alım gücünün bireysel borçlanma ile sağlandığı borç-çekişli büyüme modelleri ile iç talebin baskılanması ile büyümenin ihracat-çekişli olarak sağlandığı modeller, her bir ülkede büyümenin sürmesi için geliştirilen farklı stratejilerin sonucu olarak gelişiyor. Bu büyüme stratejileri ise, ülkelerdeki iktidar bloklarının önceliklerini yansıtıyor.
POLONYA VE TÜRKİYE: FARKLILAŞAN YOLLAR
Yukarıda çok kısaca özetlediğim bu çerçeveden Polonya ve Türkiye’ye baktığımızda 2000’li yıllardan beri her iki ülkede de büyüme modeli değişikliklerinin yaşandığını görüyoruz. 2008 yılındaki küresel finansal krizi ayraç olarak kullanıp kriz öncesi ve sonrasında her iki ülkenin büyüme modellerindeki değişime baktığımızda karşımıza çıkan tablo şu: Polonya 2000’lerde iç talebe dayalı bir modelden 2008 sonrasında ihracata dayalı bir modele geçerken, Türkiye 2000’lerde Polonya’ya benzer bir şekilde iç talebe dayalı bir modelden 2008 sonrasında (özel) borç çekişli bir büyüme modeline geçiş yaşamıştır.
Polonya’daki büyüme modeli 2008 krizi sonrasındaki değişimden sonra büyük ölçüde istikrarlı kalsa da Türkiye’deki borç-çekişli büyüme modeli 2013 sonrasında sürdürülemez hale geldi. Bunun temel sebebi, iki ülke ekonomisinin farklı bağımlılık biçimleri sergilemesidir. Polonya'nın bağımlılığı doğrudan yabancı yatırımlar tarafından şekillendirilirken, Türkiye'ninki 'bağımlı finansallaşmaya' yol açan portföy akışlarıyla şekillenmektedir. 2013’te küresel finansal koşullar sıkılaşmaya başladığında Türkiye’deki büyüme modeli krizi başlamıştır. ABD merkez bankası Fed 2018’de parasal sıkılaştırmanın zirvesine geldiğinde Türkiye’de yaşanan döviz krizi, iktidar çevrelerinde yeni büyüme modeli arayışlarının yoğunlaşmasına neden olmuştur. Bu dönemden sonra gündeme gelen ihracat-çekişli büyüme stratejisi, Türkiye’deki politika yapıcılardan daha fazla duymaya başladığımız bir formül haline geldi. Dolayısıyla her iki ülkedeki büyüme modeli birbirine yakınsamaya başladı.
TEMEL AKTÖRLER
Ancak iki ülkede izlenen ihracata dayalı büyüme stratejileri odak, motivasyon ve dayandıkları rekabetçilik türü açısından farklılık gösteriyor. Polonya'nın stratejisi 'yeniden sanayileşme' ve ürün kalitesini artırmaya dayanan fiyat dışı rekabetçilik yoluyla yerli ve milli üretimi destekleme (‘re-Polanization’ olarak geçiyor) üzerinde duruyor. Buna karşılık, Türkiye'nin stratejisi rekabetçi bir döviz kuru aracılığıyla elde edilen fiyat rekabetçiliğine dayanıyor. Bu tartışma, özellikle 2021’deki para politikası deneyinin oluştuğu ekonomi politik çerçeveyi anlayabilmek için önemli (bu tartışma için şu makaleyi önerebilirim).
Bu iki stratejinin gerisindeki dinamiklere bakınca ilginç bir tablo ortaya çıkıyor. Polonya’da fiyat rekabetçiliğine dayalı bir ihracata dayalı büyüme stratejisinin oluşmasını sağlayan, Hukuk ve Adalet Partisi'nin asgari ücret ve sosyal güvenlik harcamalarındaki artışlarla, yerli sermayeli firmaları daha fazla verimlilik ve teknolojik gelişme sağlamaya zorlamasıdır. Yani emeğin milli gelirdeki payını baskılayan değil artıran politikaları kalkınmacı bir araç olarak kullanan bir milliyetçi-muhafazalar iktidar stratejisini görüyoruz (maalesef bu da İngilizce ama bu konudaki ilgili literatür için şu makaleyi önerebilirim).
Konu oldukça verimli, siyasi sonuçları ve ekonomik etkileri açılarından farklı şekillerde tartışılabilir. Ancak uzatmamak için burada kesiyorum. Son olarak şu soruyla ve kısa bir yanıtla bitireyim: Türkiye’de 2023 seçimleri sonrasında Mehmet Şimşek’in göreve gelmesiyle yaşanan dönüşümü nasıl okuyabiliriz? Kestirmeden söylenecek olan şu: Türkiye’de üzerinde uzlaşma sağlanan bir büyüme stratejisi yok. Bu aynı zamanda iktidar bloğu içinde çıkarları farklılaşan sermaye grupları ile siyasi iktidarın arasındaki yeni bir dengenin henüz kurulamamış olmasıyla ilgili. Bunun sonucunda ekonomik gidişat, büyük ölçüde ekonominin yapısal kısıtları (döviz bulma zorunluluğu) ve siyasi iktidarın öncelikleri (ekonomik büyümenin sürmesi ve istihdamın artması) tarafından şekillendiriliyor.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
















































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
26.10.2025
25.10.2025
12.10.2025
5.10.2025
30.09.2025
21.09.2025
14.09.2025
9.09.2025
17.08.2025
10.08.2025