Ümit Fırat
“Umudumuz Ecevit” sloganlarıyla büyük bir kitlesel heyecanın yaratıldığı ve bazı arkadaşlarımın Ecevit’le beraber partide bir dönüşüm yaşanacağına sandığı 1972 sonrasındaki yükseliş süreci de dâhil, hayatımın hiçbir döneminde CHP’ye içerisinde olabileceğim gibi yakınlık duymadım. Orada ciddi bir değişim-dönüşüm olacağına inanmadım.
Ne var ki, oturduğu veya işgal ettiği politik alan bakımından daima kendi dışında kalan insanların da yakından ilgi duyup takip ettikleri bir özelliğe de sahip olmuştur. Politik olarak bir yakınlık duymasak veya oyumuzu vermesek de, CHP’ye ilgisiz kalmamışızdır. Çoğu zaman eleştirip tepki de göstersek, daima bazı dost ve arkadaşlarımız bu partide yer almışlardır.
Benden önceki kuşaklardan bazı ahbap, arkadaş, dost, tanıdık dışında, gerek kendi kuşağımdan arkadaşlarım, gerekse benden sonraki kuşaklara mensup pek çok arkadaşım da yine CHP ve SHP’de değişik kademelerde görevler aldılar, aralarında milletvekili seçilenler de oldu, bakanlık falan gibi görevlerde bulunanlar da oldu.
Tabii bir türlü de kendime yakın bir parti olarak görmesem de, orada olan bitenleri, politik davranış ve kararlarını, birçok arkadaşım gibi, benim de ilgiyle izlediğimi itiraf etmeliyim.
Her ne kadar o zaman Türkiye İşçi Partisi (TİP) taraftarı olsak da, 1965 yılı Temmuz ayı sonlarında İsmet İnönü’nün Abdi İpekçi ile yaptığı röportajında kullandığı “Ortanın Solundayız” açıklamasını ilgi ile karşıladık, hatta TİP’in önünü kesmeye yönelik olarak değerlendirdik.
Artık fazla önemi kalmamış olsa da, eskiden CHP’de de Genel Sekreterlik, tıpkı komünist partilerdeki gibi çok önemliydi. 1966 yılında Kemal Satır’ın yerine Bülent Ecevit’in CHP Genel Sekreterliğine seçilmesi, 12 Mart döneminde İnönü’ye rağmen rejime muhalif kalarak görevinden istifa ederek, 1972 kurultayında İnönü’ye karşı önce Genel Sekreter, ardından da Genel Başkanlığa seçilmesi görmezden gelinecek, ilgi duyulmayacak gelişmeler değildi.
Gerek İsmet İnönü’ye karşı, gerekse de parti içerisindeki Nihat Erim, Turhan Feyzioğlu, Kemal Satır gibi eski yöneticilere karşı yürüttüğü mücadelesinden başarıyla çıkan Ecevit, 1973 ve 1977 seçim kampanyalarında da geniş halk yığınları nezdinde ilgi görmüştü. Ancak kendi liderliğinde başlattığı bu dönüşüm hareketinden bir sonuç çıkmayacağını da, yine kendisi anlamış olmalıydı ki, 1983 yılında eski arkadaşlarıyla yeni bir parti kurmaya girişmedi. CHP mirasından uzak durarak farklı bir parti kurmak üzere hareket etmesi üzerine, kendisine neden yeniden CHP’nin yerine kurulacak bir partinin başına geçmek istemediği sorulduğunda, artık eski arkadaşları ve CHP ile yapacağı veya yapabileceği bir şey olmadığını, yollarının ayrıldığını söylemişti.
CHP’de yıllar boyunca sayılmakla bitmeyecek kadar ilgimizi çeken gelişmelere rağmen, genel çizgi daima korundu. Ecevit örneğinde de yaşandığı gibi, birçok arkadaşımız açısından bazı umut verici gelişmeler yaşanır gibi olduysa da, bunlar hep geçici dönemler olarak kaldı. Takriri Sükûn Kanunu, Şark Islahat Planı kararnamesi, Asimilasyon politikaları, İstiklal Mahkemeleri, İskân Kanunu, Tarih Tezi-Güneş Dil Teorisi, Şeyh Sait, Ağrı ve Zilan Deresi İsyanları, Dersim Tedip ve Tenkil Harekâtı vb pek çok hukuk dışı ve vahim politik hataların yapıldığı geçmişiyle hiçbir şekilde yüzleşme ve öz-eleştiriye giremedi. Üstelik rakiplerinin tek parti dönemine dair eleştirilerde bulunarak halkın desteğini almalarına rağmen, inatla ve ısrarla geçmişindeki hatalarını kabul etmedi ve iktidardaki dönemiyle övünerek, bunu bir avantaja dönüştürmeye çalıştı.
7 Ocak 1946 kurulan Demokrat Parti (DP), 1946 seçimleri açık oy ve gizli sayımla yapıldığı için pek varlık gösteremese de,“yeter söz milletindir!” sloganıyla 14 Mayıs 1950’deki ilk serbest genel seçimlerde iktidara geldi. O tarihten bu yana CHP hiçbir seçimde tek başına seçmen çoğunluğunun desteğine ulaşamadı.
13 Kasım 2009 Kasım’da sözcüleri Onur Öymen, TBMM’de yaptığı ünlü konuşmada, “… Analar ağlamasın’ diyorlar. Kurtuluş Savaşı’nda analar ağlamadı mı? Şeyh Sait isyanında analar ağlamadı mı? Dersim isyanında analar ağlamadı mı? Bir tek kişi Türkiye’de çıkıp da ‘Analar ağlamasın diye, bu mücadeleyi durduralım’ dedi mi?” diyerek şecaat arz etmeye çalışırken, hem kendisinin, hem de lideri Baykal’ın da bir bakıma sonunu hazırladı.
Birkaç ay sonra Genel Başkanlıktan istifa eden Deniz Baykal’ın yerine, geçen Kemal Kılıçdaroğlu, bazı Kürt ve Alevi çevrelerde bir değişim umudu yarattıysa da, kendi Genel Başkanlık pozisyonunu tahkim etmek dışında hiçbir değişime girişmedi. Aslında devletin atadığı bir kayyum gibi davrandı; partiyi en kritik dönemlerde bile devletin bekası gerekçesiyle değişimlerden uzak tutmayı başardı.
Demokratikleşmeye dönük konularda daima müesses nizamdan yana olurken, hukuk dışı olduğunu ilan ettiği halde dokunulmazlıkların kaldırılması, Yenikapı Ruhu, sınır ötesi operasyonlar ve savaşlar gibi konularda Hükümetin/Devletin yanında durdu.
Dokunulmazlıkların kaldırılmasının ucu, CHP Milletvekili Enis Berberoğlu’nun tutuklanmasına kadar varınca, yeni yargı düzenini protesto etmek için Adalet Yürüyüşü düzenledi. Bu yürüyüşten hiçbir sonuç alamadı.
Bir süredir ABD ile Türk Hükümeti arasında yargı üzerinden çıkan bir rehine krizinde de, kendi adalet yürüyüşünü unutup, ABD’li rahibin tutukluluğuna itiraz etmedi. “Kol kırılır yen içinde kalır” mantığıyla, temsil ettiği geleneğe tamamen bağlı kalarak Hükümetin yanında olmayı tercih etti. 2 Ağustos günü ABD yaptırımları nedeniyle yaptığı açıklamada ise şöyle dedi:
"… Burada yanlışlık, ‘ver papazı, al papazı’ söyleminden kaynaklanıyor.
Biz, Türkiye'de yargının bağımsız olduğunu ifade ediyoruz, Bağımsız olması gerektiğini ifade ediyoruz, ama en önemli koltukta oturan kişi, yargının bağımsız olmadığını, ‘sen onu verirsen, ben de bunu sana veririm algısını karşı tarafa yerleştirdi. Son derece tehlikeliydi ve doğru olmayan bir cümleydi. O cümlenin maliyetini yaşıyoruz.”
Peki, Sayın Kılıçdaroğlu’na şimdi sormazlar mı, çok değil, sadece 1 sene önce, 1 ay boyunca kâh cehennem sıcağında, kâh sağanak yağmur altında yürüdüğü 430 km’lik yol boyunca ‘Adalet istiyoruz!’ pankartlarını taşırken, gerçekte bir rol mü yapıyordu? Hani Türkiye’de adalet tükenmişti, hani bağımsız yargı falan yoktu? Aynı tükenmiş yargı sadece Amerikalı bir papazı yargılarken mi bağımsız yargı oluyor?
İnsanın aklına başka şeyler de geliyor tabii. Acaba son günlerde parti içerisindeki rakibinin bayrak açması ve liderlik koltuğunun elden gitme riski ile kendisini tehdit altında mı hissediyor? Olur ya, bakarsınız olağanüstü kurultay için imza sayısı yeterlidir, değildir hay huyu içerisinde belki bir Gemerek Mahkemesi’ne ihtiyaç da duyulabilir.
Kılıçdaroğlu’nun son açıklaması, rahmetli Çetin Altan’ın, 20-25 yıl kadar önce “Şeytanın Gör Dediği” köşesinde aktardığı bir Rus fıkrasını hatırlattı. Genel tavrı ve açıklamalarıyla inanılmaz derecede uyumlu bulduğum ve fazla söze gerek bırakmayan o fıkrayı aynen paylaşmak istedim.
“Ormanda şöyle kallavi bir inek tersi... İnek tersinin içinde ana-oğul iki bok böceği..
Ana böcek küçük oğluna ormanı göstermek istemiş. İkisi de elele tutuşarak inek tersinin içinden dışarı çıkmışlar.
Yavru böcek kamaşan gözleriyle güneşi göstermiş:
- Bu ne anne?
Anne böcek:
- O güneştir evladım, demiş, her şeye can veren...
- Ya şu masmavi genişlik?
- O da gökyüzü, dünyamızı çepçevre kaplayan...
- Ya şu uçsuz bucaksız yeşillikler?
- Ağaçlar, taze otlar, çimenler; dünyamızın güzellikleri...
- Ya şu mis kokular?
- Çiçeklerin kokusu...
- Peki, ama anne dışarısı bu kadar harikayken, biz neden hep inek bokunun içinde oturuyoruz?
Anne böcek hafifçe göğsünü şişirmiş:
- Önce vatan, demiş, orası bizim vatanımız.”
İyi haftalar dilerim.
*kurdistan24.net/tr’de yayımlanan yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Yazılar K24 Medya’nın kurumsal bakışıyla örtüşmeyebilir. Yazıların tüm hukuki sorumluluğu yazarlarına aittir.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.02.2019
26.12.2018
18.12.2018
15.12.2018
29.11.2018
20.11.2018
14.11.2018
6.01.2018
30.10.2018
23.10.2018