Ümit KIVANÇ
Bizim mahallede sokak hayvanlarına özel ilgi gösterilir. Çıkıp sokak sokak dolaşarak kedileri köpekleri besleyen birçok insan var. Bazılarının hali vakti yerinde değil, üstlerinden başlarından anlaşılıyor; yine de hayvan beslemeyi aksatmıyorlar. Hele biri var, o köşede belirdiği anda kediler sofraya oturup beklemeye başlıyorlar. Adam yiyecek vereceği kedileri -otuzun üzerinde kedi- tek tek tanıyor, her birinin önüne yiyeceğini koyarken ona bir-iki söz söylüyor. Bir defasında yiyeceği paylaştırırken ortalıkta görünmeyen bir kedi sonradan çıkagelince adam üzüntüden perişan oldu, telaşa kapıldı. Öbür kedilerin önündeki yiyeceklerden azar azar alıp geç gelene de bir porsiyon çıkardı, “Hay Allah, benim hatam” diye söylene söylene gitti. “Fark edemedim işte yokluğunu, benim hatam...”
Kaçakçılık yapmasınlar diye Roboski'deki katırlar itlaf edildi.
Belki insandan umudu kesmiş insanlar bunlar; insandan dost olmayacağına karar vermişler bir aşamada. Belki yalnızlık, mecburiyet; belki sadece tercihleri, istekleri bu. Bilmiyorum. Yine de, sadece hayvanı beslemiyor, insanlık diye bir şey varsa, bir yerinden tutup yaşatmaya çabalıyorlar diye düşünüyorum.
Twitter'da faaliyet göstermeye başladığımda ilk dikkatimi çeken, hayvanseverlerin bolluğu, sürekli faal halde bulunuşları oldu. Sosyal medya, bir hayvansever cenneti. Kayıp kedilere köpeklere dair duyurular hızla yaygınlaştırılıyor, yavrulara yuva aranıyor, bulunuyor. Herkes devamlı bahaneler bulup kedilerinin, köpeklerinin, ama özellikle kedilerinin fotoğraflarını paylaşıyor. Kediciler arasında özel bir duygu alışverişi oluyor. Hayvanlara yapılan eziyet veya gaddarlıklar yaygın ve şiddetli tepki görüyor. Bir belediye köpekleri toplamaya kalkıştığında olay yakından izleniyor, köpeklerin telef edilmesine engel olunmaya çalışılıyor. Adaların fayton beygirleri zorlu yokuşlarda tükenip düştüğünde güçlü bir ah sesi yükseliyor.
Belki bu yüzden, Roboski'nin katırları kurşuna dizildiğinde değişik bir ses çıkacak sandım.
Yanıldım. Katırlar Kürdün katırı, katliam siyaset (“Silahlı Kuvvetler'in hiçbir zaman muhatap olmadığı ve olmayacağı teröristbaşı ile 31 yıllık savaş” kapsamında) muamelesi gördü.
İçimdeki şeytanla melek karşılıklı geçip birbirlerini yemeye koyuldular bunun üzerine. Yine.
Şeytan, Roboski katliamından iki gece sonrasına ilişkin görüntüler yansıttı perdeye. Karın çamurun içinde çocuklarının parçalarını aramış anneler, gözleri faltaşı, elleri pençe, karanlığın dibinde saçlarını yolarken, ışıl ışıl edilmiş büyükşehir sokaklarında danslar ediliyor, televizyonlarda yeni yılın nasıl da coşkuyla karşılandığına dair çeşitlemeler birbirini izliyordu.
Bir Kürt, o güne kadar herhangi bir şeye itiraz etmiş olmasaydı da, işte o gün dağa çıkardı.
Jetler, kaçağa gitmiş dönen köylüleri bombalamış, otuz dört insan parçalanarak ölmüştü. Yaralılar için ambulansların geçişi geciktirilmiş, hiç değilse birkaç kişi kurtarılabilecekken asker en ufak yardımı dahi esirgemişti.
Türk basını, devlet ne diyecek diye sabaha kadar (yaklaşık sekiz-on saat, bazı gazete ve tv’ler daha da fazla) beklemiş, sonra lütfen, “sınırda olay”, “Uludere olayı” gibi başlıklarla olayı güya duyurabilmişti.
Dönemin başbakanı Tayyip Erdoğan, “Kılıkları kıyafetleri PKK'lilerle aynı, Silahlı Kuvvetler o kadar yüksekten Ahmet mi Mehmet mi nasıl ayırt etsin?” diye sormuş, dönemin içişleri bakanı olacak zat, “bunlar zaten PKK'ye çalışıyor” demişti.
Diyorum, Roboski ve Gülyazı köyleri olduğu gibi dağa çıksın diye âdetâ birkaç koldan uğraşılmıştı.
Geldik iki gün önceye.
Gülyazı köyünden Beyar Encü anlatıyor [http://www.bbc.co.uk/turkce/haberler/2015/03/150325_sirnak_katirlar]:
“Yaylaya doğru giderken 20'ye yakın askerin odun topladığımız tarlaya doğru gittiğini gördüm. Daha tarlaya varmadan askerler üzerime doğru ateş açtı. Katırın üzerinden atlayıp uzaklaştım. O sırada iki katırımı da vurdular... İki asker bana orada beklememi söyledi, ama beni de öldüreceklerini düşündüm. Korktum ve kaçtım. Köye dönüp haber verdim.”
Bizim devlet yara sarmaz. Döver, işkence eder, yaralar, öldürür... Genç bir çocuk öldürülür, annesi kahrından ölür, hem oğlunu hem eşini kaybeden adamı (Mehmet Ayavalıtaş’ın babası) Adliye'de dövdürür. Tartışmasız en iyi becerdiği şey, açılmış yarayı deşmek, yeni yaralar açmaktır.
Roboski katliamında yaranın büyüğünü devletten önce, felaketin üstünde henüz iki gün geçmişken büyükşehirlerde çılgın yılbaşı kutlamaları yapan ahali açmıştı. O korkunç 1990'lar boyunca bir defa olsun yüzünü Kürtlerden yana çevirip de “üzülüyoruz” manasına gelecek en küçük jesti bile yapmaya gerek görmeyen ahalimiz, haksızlığın, gaddarlığın bu kadar açık, ortada, elle tutulur olduğu bir katliamda dahi zulme uğrayanlara gösterebileceği ufacık duygudaşlığı esirgemişti. Devlet yas ilan etmese bile renkli, gürültülü yılbaşı kutlamaları yapılmayabilirdi. Konu bile olmadı. Lafı bile geçmedi. Yılbaşı kutlayanlara gıcık olan dindar ahali de Roboski’den yana tek üzüntü mırıltısı göndermedi. Dert sahiden “teslim” ve adalet olsa, camilerde lanetlenmesi gerekirdi o katliamın.
Kürdün katırları kurşuna dizildiğinde büyükşehir hayvanseverlerinden ses çıkacak sanmam, bütün bunlar yüzünden, belki de sadece benim lüzumsuz iyimserliğim ve beyhude beklentim sayılmalı. Kürtler sözkonusuysa vurdumduymazlığın, umursamazlığın, vicdansızlığın mübah olduğunu unutuyorum.
Gerçi konu Kürtler olmadığında da durum tamamen farklı değil. Burası, hemen her şeyi riyakârlık ve yalan üzerine kurulu bir ülke, buraya her hareketi hile ve düzenbazlık içeren bir devletçe hükmedilir. Katırları vurabilmek için yasal kılıf aramış ve uydurmuşlar. Tarım Bakanlığı, “ülkemizin morfolojik yapısına uymayan bu hayvanların salgın hastalık yayabileceği” yollu rapor vermiş, sadece sokak köpeği değil topluca insan “itlaf”ına da alışık olan devlet böylece katırları gönül rahatlığıyla kurşuna dizmiş.
Devlettir, yapar; biz yine kendimize dönelim. Bizzat katliamda can veren insanlara katır demeye getiren bir yazar, memleketimizin fena halde muhalif bir kesiminin gözünde muteber insandır. Ana muhalefet, 50 lira için can pahasına dağ tepe aşan köy çocuklarına bakınca hâlâ fabrika kursan anında asimile olacak “Kürt kökenli yurttaş” görüyor. Öbür muhalefet, bıraksan gidip katırları -sahipleriyle birlikte- bizzat tarayacak. Gençleri, sayamadım kaç ilde, kaç okulda Newroz kutlamalarına saldırdı. Dün Ankara'da, Kızılay'ın ortasında bir insanı bıçakladılar.
Ey sayın modern büyükşehir ahalisi, bari şu diyeceğimi ciddiye alın: Birilerine zulmetmek, onları ezmek, kimliklerini, dillerini inkâr etmek, başkalarına karşı üstünlük iddiasında bulunmak, sizi kirletir. Vicdanınızı köreltir, aklınızı kemirir, sağduyunuzu eksiltir. Devlet yoksul insanların katırlarını vurdurtur, siz oralı bile olmazsınız. Oralı olmadığınızda sadece zavallı katırlar canını kaybetmez, siz de çok şey kaybedersiniz. Farkında değilsiniz, katliamdan iki gün sonra yılbaşı kutladığınızda ne çok şey kaybettiniz.
Bu tür insanî kayıpların özelliği şudur: Farkında olmazsınız. Neyi kaybettiğinizin, sizden neyin eksildiğinin farkında değilsinizdir. Zalime, hırsıza, yolsuza oy veren, pusulayı şaşırmış güya mütedeyyin seçmenden betersiniz, daha beter olursunuz. Bu yüzden bu kaybı gideremezsiniz. Gideremiyorsunuz. Eksilen eksildi, gitti, farkında değilsiniz. Her Ermeni mahallesine yerleştiğinizde, her Rum mülküne elkoyduğunuzda neler neler kaybettiniz, nasıl fark etmediyseniz, otuz küsur senedir parça parça, ufak ufak öldüğünüzün de farkında değilsiniz. 1990'larda Batman sokaklarında birinin ensesine satır indiğinde sizden de parça kesildi, farkında değilsiniz. Yere akan, yalnız Kürdün kanı değil sizin cılk kıvama gelmiş insanlığınızdı da. Diyarbakır'da sırtından kurşunlanan her insanla birlikte sizin vicdanınız da delik deşik oldu, farkında değilsiniz. Birtakım uzuvlarınız uzun zamandır yerinde yok, farkında değilsiniz.
Yoksa, kimse doğuştan vicdansız değildir.
Kürdün katırı da giderken sizden çok şey götürdü.
Bari bu sefer fark edeydiniz...
Ümit Kıvanç'ın kişisel blog'u: Riya Tabirleri
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2025
30.12.2024
24.12.2024
15.12.2024
1.12.2024
15.11.2024
21.10.2024
7.10.2024
22.09.2024
5.07.2024