Ümit KIVANÇ
Bizim mahallede sokak hayvanlarına özel ilgi gösterilir. Çıkıp sokak sokak dolaşarak kedileri köpekleri besleyen birçok insan var. Bazılarının hali vakti yerinde değil, üstlerinden başlarından anlaşılıyor; yine de hayvan beslemeyi aksatmıyorlar. Hele biri var, o köşede belirdiği anda kediler sofraya oturup beklemeye başlıyorlar. Adam yiyecek vereceği kedileri -otuzun üzerinde kedi- tek tek tanıyor, her birinin önüne yiyeceğini koyarken ona bir-iki söz söylüyor. Bir defasında yiyeceği paylaştırırken ortalıkta görünmeyen bir kedi sonradan çıkagelince adam üzüntüden perişan oldu, telaşa kapıldı. Öbür kedilerin önündeki yiyeceklerden azar azar alıp geç gelene de bir porsiyon çıkardı, “Hay Allah, benim hatam” diye söylene söylene gitti. “Fark edemedim işte yokluğunu, benim hatam...”

Kaçakçılık yapmasınlar diye Roboski'deki katırlar itlaf edildi.
Belki insandan umudu kesmiş insanlar bunlar; insandan dost olmayacağına karar vermişler bir aşamada. Belki yalnızlık, mecburiyet; belki sadece tercihleri, istekleri bu. Bilmiyorum. Yine de, sadece hayvanı beslemiyor, insanlık diye bir şey varsa, bir yerinden tutup yaşatmaya çabalıyorlar diye düşünüyorum.
Twitter'da faaliyet göstermeye başladığımda ilk dikkatimi çeken, hayvanseverlerin bolluğu, sürekli faal halde bulunuşları oldu. Sosyal medya, bir hayvansever cenneti. Kayıp kedilere köpeklere dair duyurular hızla yaygınlaştırılıyor, yavrulara yuva aranıyor, bulunuyor. Herkes devamlı bahaneler bulup kedilerinin, köpeklerinin, ama özellikle kedilerinin fotoğraflarını paylaşıyor. Kediciler arasında özel bir duygu alışverişi oluyor. Hayvanlara yapılan eziyet veya gaddarlıklar yaygın ve şiddetli tepki görüyor. Bir belediye köpekleri toplamaya kalkıştığında olay yakından izleniyor, köpeklerin telef edilmesine engel olunmaya çalışılıyor. Adaların fayton beygirleri zorlu yokuşlarda tükenip düştüğünde güçlü bir ah sesi yükseliyor.
Belki bu yüzden, Roboski'nin katırları kurşuna dizildiğinde değişik bir ses çıkacak sandım.
Yanıldım. Katırlar Kürdün katırı, katliam siyaset (“Silahlı Kuvvetler'in hiçbir zaman muhatap olmadığı ve olmayacağı teröristbaşı ile 31 yıllık savaş” kapsamında) muamelesi gördü.
İçimdeki şeytanla melek karşılıklı geçip birbirlerini yemeye koyuldular bunun üzerine. Yine.
Şeytan, Roboski katliamından iki gece sonrasına ilişkin görüntüler yansıttı perdeye. Karın çamurun içinde çocuklarının parçalarını aramış anneler, gözleri faltaşı, elleri pençe, karanlığın dibinde saçlarını yolarken, ışıl ışıl edilmiş büyükşehir sokaklarında danslar ediliyor, televizyonlarda yeni yılın nasıl da coşkuyla karşılandığına dair çeşitlemeler birbirini izliyordu.
Bir Kürt, o güne kadar herhangi bir şeye itiraz etmiş olmasaydı da, işte o gün dağa çıkardı.
Jetler, kaçağa gitmiş dönen köylüleri bombalamış, otuz dört insan parçalanarak ölmüştü. Yaralılar için ambulansların geçişi geciktirilmiş, hiç değilse birkaç kişi kurtarılabilecekken asker en ufak yardımı dahi esirgemişti.
Türk basını, devlet ne diyecek diye sabaha kadar (yaklaşık sekiz-on saat, bazı gazete ve tv’ler daha da fazla) beklemiş, sonra lütfen, “sınırda olay”, “Uludere olayı” gibi başlıklarla olayı güya duyurabilmişti.
Dönemin başbakanı Tayyip Erdoğan, “Kılıkları kıyafetleri PKK'lilerle aynı, Silahlı Kuvvetler o kadar yüksekten Ahmet mi Mehmet mi nasıl ayırt etsin?” diye sormuş, dönemin içişleri bakanı olacak zat, “bunlar zaten PKK'ye çalışıyor” demişti.
Diyorum, Roboski ve Gülyazı köyleri olduğu gibi dağa çıksın diye âdetâ birkaç koldan uğraşılmıştı.
Geldik iki gün önceye.
Gülyazı köyünden Beyar Encü anlatıyor [http://www.bbc.co.uk/turkce/haberler/2015/03/150325_sirnak_katirlar]:
“Yaylaya doğru giderken 20'ye yakın askerin odun topladığımız tarlaya doğru gittiğini gördüm. Daha tarlaya varmadan askerler üzerime doğru ateş açtı. Katırın üzerinden atlayıp uzaklaştım. O sırada iki katırımı da vurdular... İki asker bana orada beklememi söyledi, ama beni de öldüreceklerini düşündüm. Korktum ve kaçtım. Köye dönüp haber verdim.”
Bizim devlet yara sarmaz. Döver, işkence eder, yaralar, öldürür... Genç bir çocuk öldürülür, annesi kahrından ölür, hem oğlunu hem eşini kaybeden adamı (Mehmet Ayavalıtaş’ın babası) Adliye'de dövdürür. Tartışmasız en iyi becerdiği şey, açılmış yarayı deşmek, yeni yaralar açmaktır.
Roboski katliamında yaranın büyüğünü devletten önce, felaketin üstünde henüz iki gün geçmişken büyükşehirlerde çılgın yılbaşı kutlamaları yapan ahali açmıştı. O korkunç 1990'lar boyunca bir defa olsun yüzünü Kürtlerden yana çevirip de “üzülüyoruz” manasına gelecek en küçük jesti bile yapmaya gerek görmeyen ahalimiz, haksızlığın, gaddarlığın bu kadar açık, ortada, elle tutulur olduğu bir katliamda dahi zulme uğrayanlara gösterebileceği ufacık duygudaşlığı esirgemişti. Devlet yas ilan etmese bile renkli, gürültülü yılbaşı kutlamaları yapılmayabilirdi. Konu bile olmadı. Lafı bile geçmedi. Yılbaşı kutlayanlara gıcık olan dindar ahali de Roboski’den yana tek üzüntü mırıltısı göndermedi. Dert sahiden “teslim” ve adalet olsa, camilerde lanetlenmesi gerekirdi o katliamın.
Kürdün katırları kurşuna dizildiğinde büyükşehir hayvanseverlerinden ses çıkacak sanmam, bütün bunlar yüzünden, belki de sadece benim lüzumsuz iyimserliğim ve beyhude beklentim sayılmalı. Kürtler sözkonusuysa vurdumduymazlığın, umursamazlığın, vicdansızlığın mübah olduğunu unutuyorum.
Gerçi konu Kürtler olmadığında da durum tamamen farklı değil. Burası, hemen her şeyi riyakârlık ve yalan üzerine kurulu bir ülke, buraya her hareketi hile ve düzenbazlık içeren bir devletçe hükmedilir. Katırları vurabilmek için yasal kılıf aramış ve uydurmuşlar. Tarım Bakanlığı, “ülkemizin morfolojik yapısına uymayan bu hayvanların salgın hastalık yayabileceği” yollu rapor vermiş, sadece sokak köpeği değil topluca insan “itlaf”ına da alışık olan devlet böylece katırları gönül rahatlığıyla kurşuna dizmiş.
Devlettir, yapar; biz yine kendimize dönelim. Bizzat katliamda can veren insanlara katır demeye getiren bir yazar, memleketimizin fena halde muhalif bir kesiminin gözünde muteber insandır. Ana muhalefet, 50 lira için can pahasına dağ tepe aşan köy çocuklarına bakınca hâlâ fabrika kursan anında asimile olacak “Kürt kökenli yurttaş” görüyor. Öbür muhalefet, bıraksan gidip katırları -sahipleriyle birlikte- bizzat tarayacak. Gençleri, sayamadım kaç ilde, kaç okulda Newroz kutlamalarına saldırdı. Dün Ankara'da, Kızılay'ın ortasında bir insanı bıçakladılar.
Ey sayın modern büyükşehir ahalisi, bari şu diyeceğimi ciddiye alın: Birilerine zulmetmek, onları ezmek, kimliklerini, dillerini inkâr etmek, başkalarına karşı üstünlük iddiasında bulunmak, sizi kirletir. Vicdanınızı köreltir, aklınızı kemirir, sağduyunuzu eksiltir. Devlet yoksul insanların katırlarını vurdurtur, siz oralı bile olmazsınız. Oralı olmadığınızda sadece zavallı katırlar canını kaybetmez, siz de çok şey kaybedersiniz. Farkında değilsiniz, katliamdan iki gün sonra yılbaşı kutladığınızda ne çok şey kaybettiniz.
Bu tür insanî kayıpların özelliği şudur: Farkında olmazsınız. Neyi kaybettiğinizin, sizden neyin eksildiğinin farkında değilsinizdir. Zalime, hırsıza, yolsuza oy veren, pusulayı şaşırmış güya mütedeyyin seçmenden betersiniz, daha beter olursunuz. Bu yüzden bu kaybı gideremezsiniz. Gideremiyorsunuz. Eksilen eksildi, gitti, farkında değilsiniz. Her Ermeni mahallesine yerleştiğinizde, her Rum mülküne elkoyduğunuzda neler neler kaybettiniz, nasıl fark etmediyseniz, otuz küsur senedir parça parça, ufak ufak öldüğünüzün de farkında değilsiniz. 1990'larda Batman sokaklarında birinin ensesine satır indiğinde sizden de parça kesildi, farkında değilsiniz. Yere akan, yalnız Kürdün kanı değil sizin cılk kıvama gelmiş insanlığınızdı da. Diyarbakır'da sırtından kurşunlanan her insanla birlikte sizin vicdanınız da delik deşik oldu, farkında değilsiniz. Birtakım uzuvlarınız uzun zamandır yerinde yok, farkında değilsiniz.
Yoksa, kimse doğuştan vicdansız değildir.
Kürdün katırı da giderken sizden çok şey götürdü.
Bari bu sefer fark edeydiniz...
Ümit Kıvanç'ın kişisel blog'u: Riya Tabirleri
Yazarlar
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları



































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2025
30.12.2024
24.12.2024
15.12.2024
1.12.2024
15.11.2024
21.10.2024
7.10.2024
22.09.2024
5.07.2024