Cafer Solgun
Son dakikaya kadar süren "Kurarlar, kuramazlar" polemikleri eşliğinde Sayın Ahmet Davutoğlu, partisini kurdu.
Partisinin kuruluşunu ilan ettiği toplantıda yaptığı konuşma, artık alıştık, "ulusal" denilen haber kanalları tarafından verilmedi. Ne söylediğini ancak sosyal medya ve internet medyası üzerinden izlemek mümkün olabildi.
Sayın Davutoğlu'nun titizlikle hazırlandığı belli konuşmasında sıkça demokrasi, özgürlük, çoğulculuk, eşitlik, liyakat, ehliyet, siyaset ahlakı, medya özgürlüğü, kuvvetler ayrılığı, 'lider kültü' ve 'edilgen' kadrolara karşı tavır mesajları vardı. Sonradan "öyle mi dedi, böyle mi dedi" yorumlarına konu olsa da ana dilde eğitim konusu ve kimlik, inanç, mezhep ayrımcılığına karşı devletin herkese eşit mesafede durması gerektiğini vurguladı. Dış politikada da "rasyonel" ve "gerçekçi" bir siyaset güdüleceğini söyledi, AB hedefinden şaşılmayacağı kaydedildi.
Eğer "illa da eleştireceğim" gibi bir koşullanmanız yoksa konuşmanın, öne çıkan vurguları ve mesajları itibarıyla gayet liberal, demokrat ve "vizyoner" bir bakış açısını yansıttığını belirtmek gerekir.
Fakat Davutoğlu ve Gelecek Partisi'nin siyaset sahnesine çıkarken ve doğal olarak ne tür bir anlayışla siyaset yapacağını kamuoyuna deklare ederken eksik bıraktığı bir önemli husus vardı: Neden, ayrı bir siyasi parti kurmaya gerek gördünüz? Ahmet Davutoğlu nezdinde şöyle de sorulabilir: Neden kuruluşundan itibaren içinde yer aldığınız, dış işleri bakanlığı ve başbakanlık da dâhil gayet "etkili" makamlarda görev yaptığınız, halen iktidar olan bir partiden ayrılarak bu partiyi kurdunuz? "Etkili" ve "yetkili" iken bugün söylediklerinizi hayata geçirmekte önünüze çıkan engeller neydi? Yoksa o zaman farklı düşünüyordunuz ve sonradan mı bugün söylediklerinizin hikmetine nail oldunuz?
Denilebilir ki nasıl bir anlayışla siyaset yapacaklarını deklare ederken söylediği şeyleri AKP'de yapma imkânı bulamadığı için ayrıldılar ve bu partiyi kurdular. Fakat bu yetersiz ve yüzeysel bir cevap ya da yorum. Çünkü Davutoğlu da, eğer parti kurmaktan vazgeçmeyecekse Ali Babacan da AKP içinden çıktılar ve attıkları bu adımın gerekçelerini dosdoğru izah etmek gibi bir sorumlulukları var. Nasıl bir muhasebe yaptılar? AKP'den neden vazgeçtiler? Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğini neden beğenmediler? Bu soruları yanıtsız bırakarak veya mesajlarını satır aralarında vermekle yetinerek düne kadar AKP'li sıfatıyla hitap ettikleri kamuoyunu etkileyemez, bir "fark" yaratamazlar.
Nitekim sadece "şahsım" değil çevremde bu gelişmeleri izleyen insanların neredeyse tamamının merak ettiği bu: AKP'li geçmişleri omuzlarında ister istemez taşıdıkları bir yük. Ve o yük omuzlarında değilmiş gibi davranmaları insanların gözünden kaçacak bir "ayrıntı" değil.
"Balık hafızalı" bir toplum olduğumuz söylenir, ama siyasetini insanların unutkanlığı üzerine bina etmek çok da sağlam bir "yol" olmasa gerek; yürürken ayaklarınıza diken gibi batar bu sorular...
Malum; AKP de Milli Görüş geleneği içerisinde önce "Yenilikçiler" diye bir hizip olarak varlığını duyurmuştu ve sonradan Adalet ve Kalkınma Partisi adıyla partileştiler. Kamuoyunda Milli Görüş'ten gerçekten ayrılıp ayrılmadıkları merak konusuydu ve cevapları "Biz gömlek değiştirdik, tamamen yeni bir partiyiz" oldu. Yeterli veya yetersiz, samimi veya değil, ama bu bir cevap idi.
Sayın Davutoğlu AKP ile başladığı siyasal hayatının muhasebesini yapmışsa çıkardığı ders ve sonuçların neler olduğunu açık ve anlaşılır bir dille tarihe kaydetmeden "gelecek" vaat eden bir seçenek olamaz.
Herhalde Davutoğlu ve kurmayları, "Ahmet Davutoğlu" deyince sokaktaki insanın hafızasında nelerin canlandığını biliyordur. Mesela Suriye konusu ve "Altı ay içinde Şam'daki Emevi Camii’nde namaz kılacağız" sözleri... IŞİD canileri için "öfkeli gençler" benzetmesi... Hendek operasyonları döneminde yerle bir edilen tarihi Diyarbakır Suriçi için söylediği "Burayı Toledo yapacağız" açıklaması... Benzer çok sayıda örnek verilebilir. Bunlar, Davutoğlu deyince insanların hafızasında hala canlı olan söz ve tutumlar...
"Bunlar geçmişte kaldı, artık yeni şeyler söylemek lazım" da denilebilir, nitekim deniyor da. Fakat siyasette yeni bir seçenek olmak için de öncelikle sorumluluğuna ortak olduğunuz dönem ve icraatlar için bir açıklamanızın, bir duruşunuzun, bir muhasebe ve yüzleşme pratiğinizin olması gerekir. Olmazsa, inandırıcı ve güvenilir olamazsınız, güzel sözleriniz, vaatleriniz dayanaktan, inandırıcılıktan yoksun olur.
Şunu da belirtmeden geçmeyeyim: "Birbirlerine girsinler de biz de çekirdek çitleyerek izleyelim" diye düşünenlerden değilim. Bolca hainlik, ihanet ithamları eşliğinde gergin ve düzeysiz polemiklerden aklı başında insanlara çoktandır gına geldi. Ve zaten, bir kez daha okurun dikkatini çekmek isterim, benim meramım kavga, polemik filan değil, muhasebe ve yüzleşme... Basit gibi görünen bir soru bu, ama cevabı önemli, anlamlı ve sahiden bir "gelecek" iddiasının sahibi olup olmadığınızı test ediyor: İyi güzel konuşuyorsunuz da, dilinizden düşürmediğiniz davaya ne oldu? Ortada bir "dava" kalmadığı için mi ayrı bir parti kurdunuz? "Gömlek değiştirdik" diyecek kadar da mı cesaretiniz yok?
Usuldendir diyerek "Hayırlı olsun" demeyi de ihmal etmeyelim tabii. Siyasi yelpazenin çeşitlenmesi başlı başına "hayırlı" bir gelişmedir çünkü...
Yazarlar
-
Doğu ErgilÖtekileştirmek Ve Ötekileştirdiklerimizle Yüzleşmek – “Kürt Sorunu”na Alternatif Bir Bakış 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUİnsan hiç üzülmez mi… utanmaz mı hiç? 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuErdoğan’dan tarihi itiraf… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKardeşinin cenazesine gidememek 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolOrta Doğu’da İsrail tehdidi 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEKim bu Ümmet? 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer Solgun“Geri zekalıya anlatır gibi” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİslamcılık ve post-İslamcılık ve modernizm ve milliyetçilik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZCumhurbaşkanı’nın ittifak çıkışı ve silahsızlanma sürecinin gölgesinde muhalefet 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUEski bir anıdan günümüzde yaşananlara çıkartılacak ders 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasi meşruiyet ve matematik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağacı taşımanın suç olduğu ülke: Portekiz 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRSiyaset çıkar, itibar, zenginleşme aracı olmadığında… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKutuplaşmanın son mağduru; CHP’nin ilk imam hatip müdürü Celal Hoca 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇ“İçerde Nutuk, dışarda Kur’an!” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR103 kişinin ölümündeki suçu sahte belgeyle gizlediler 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Öcalan’ın Önerisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYBırakın ömür boyu otursunlar o koltuklarda 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Kutup başı” 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜRECE DOĞRU TUTUM 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluCoğrafyanın kader olmadığı ülke... 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATarihi Anlamak, Yargılamak Değil; TKP ve TBKP, Yasallık, Yenilenme ve Kürt Özgürlük Hareketi Üzerine 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHepiniz oradaydınız be-2 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNGeri Dönüşsüz Yol 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanZenginin malı züğürdün çenesi: Bu tekneler neden yanıyor? 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.07.2025
6.07.2025
30.06.2025
20.06.2025
15.06.2025
1.06.2025
23.05.2025
10.05.2025
27.04.2025
19.04.2025