Abdurrahman Dilipak
Çevrebilim mi, Ekoloji mi, İklim Mühendisliği mi? Batı için her şey politik bir araçtır. Savaş da öyle barış da. Çevreyi kirletenler de onlardır, çevrecilik yapanlar da. İnsan hakları ihlalleri yapan iktidarları iş başına getirenler de onlardır, insan hakları savunuculuğu yapanlarda. “Kaos içinde düzen”i böyle sağlıyorlar.
Hatırlarsanız Joe Biden, 22-23 Nisan’da İklim Zirvesi’ne ev sahibi olarak 40 ülke liderini davet etti. Davetliler arasında Erdoğan’la birlikte Rusya ve Çin devlet başkanları da bulunuyordu. Trump’ın katılmadığı bu proje, Paris anlaşması çerçevesinde; “2030’a kadar sera gazı salınımını azaltmak” planı aslında “Great Reset”e önemli bir enstrüman olacaktı. Bunun görünen başlıkları “küresel ısınma”, “manyetik kutuplarda kayma”, “iklim değişikliği” gibi başlıklardı.
Tam da Erdoğan’ın Biden’la konuşacağı şu günlerde Deniz salyası / Müsilaj olayını konuşuyoruz. Bu durum belirli bir bölgede yaşayan canlıların çevredeki cansız ortamın karşılıklı etkileşimi ile meydana gelen ve süreklilik arz eden EKOLOJİK sistem ile mi ilgiliydi yoksa, ekolojik sistemin bozulmasına yol açan çevre kirliliği sonucu ortaya çıkan bir durum mu?
Bu bilinmeyen bir durum değil. Son 30 yılda Adriyatik’te defalarca yaşanmış. Ege’de de yaşanmış. Bugün Marmara’da kendini gösteren durum aslında ABD, Avustralya, Yeni Zelanda, Fransa, İngiltere ve Endonezya basını deniz salyasının ilk kez bu kadar çok ve yoğun görüldüğünü yazmış.
Sorun ne biliyor musunuz, deniyor ki “küresel ısınma sonucu deniz yüzeyindeki ısınma böyle bir sonuca sebeb oldu.” Denizdeki kirlenme bu konuda sebeplerden sadece biri. Bu durum ilk kez bu ölçekte ortaya çıkmış ve 3 ay kadar sürmesi bekleniyor ve bu süreçte Marmara’da canlı floranın bio çeşitliliğinin bundan çok büyük ölçüde zarar görmesinden endişe ediliyor. Ve tekrar eko sistemin kendisini kurmasının uzun yıllar almasından endişe ediliyor. Kimi yorumculara göre deniz suyu sıcaklığının mevsim normallerinin üzerinde olması, bakteri oluşumunun, mikroorganizma ve fitoplanktonların artışı sonucu böyle bir durum yaşandı.
Bakın Marmara’ya Karadeniz’den girecek olan Hidrojen sülfür tehlikesini ben şuraya not edeyim. Bu tehlike bugün değilse yarın ama mutlaka bir gün başımıza bela olacak. Bu durum sadece denizdeki canlı hayatı bitirmeyecek, tüm çevreye de zarar verecek! Yani durum Karadeniz belediyelerinin, Marmara belediyelerinin altında kalkabilecekleri bir konu değil.
Diğer bir konu ise, Karada ve denizde, havada eko sistemin alçak irtifa uyduları ile manipüle edilebileceği uyarısını daha önce yapmıştık. Kuş ölümleri, çekirge sürülerinin yöneltilmesi, arı ölümleri yanında, 5G ve bazı RF’ların oksijen atomlarının frekansını değiştirebilecekleri uyarısında da bulunmuştum. Denizden gelecek bir felaket uyarısı yapılıyordu. Bu müsilaj konusunun kara, insan ve hayvanlara yönelik bir salgının bahanesi olmasından da endişe ederim.
Bizim deprem tahmincimiz Kadir Sütçü’ye göre, bu durum dikkatle takip edilmesi gereken ekstrem bir olaydır. Bu anlamda bu konu Litosfer, Hidrosfer, Biyosfer, Atmosfer seviyesinde takip edilmesi gerekir. Konuyla ilgili haberlere göre “Ocak ayından beri etkisini sürdüren müsilaj yoğunluğunun Sedef Adası’nda had safhaya ulaştığını ve deniz ekosistemi için çok önemli habitatları barındıran Adalar’ın dibine çöktüğünü belirlendi. İzmit Körfezi’nde geniş bir alandan toplanan örnekler üzerinde çalıştıklarını söyleyen Dr. Sibel Zeki, “20 yıl önceki yoğunluktan çok farklı. Çok daha yoğun ve etki gücü yüksek. Denizin üzerini kapladığı gibi derinlere de etkisini gösteriyor” dedi.
Olay iç basında “yağmur sularının artması”, “Küresel ısınma”, 1 günde 3 milyon metreküpe ulaşan atık su, “Deniz öldü ve patladı” diyen var. Deterjanlar, zirai zehirler, aşırı azot ve fosfat yüklenmesi, Oksidasyon, vs. şeklide değerlendirildi. Hemen hiç kimse elektromanyetik kirlenmeden söz etmedi.
İngiliz Sky News konuyla ilgili haberinde “müsilaj ve deniz salyasının tarihteki en yoğun görüldüğü yerin Marmara Denizi olduğunu yazdı.” Yani bu durum yeni ve farklı bir durum. Çok yönlü ele alınması gerek ve asla politik polemiklere alet edilmemesi gerek. Bu Alg patlaması yeni bir salgına sebeb olabilir. Ya da Marmara denizindeki bu felaket Ege’ye ya da Karadeniz’e doğru yayılabilir. Eğer bir bulaş mümkünse Marmara’dan geçen gemiler bu mayayı başka limanlara taşıyabilir.
Bu arada bakmak gerek, bakalım bu olayların daha sık görüldüğü Adriyatik’de durum ne. Bu olayla bağlantılı ya da bağımsız başka bölgelerde benzer olaylar yaşanacak mı? Eğer küresel ısınma ve ısınmaya dayalı, buzulların erimesi ile kristalleşmiş birtakım organizmaların sıcak denizlerle başka canlı organizmalarla buluşması sonucu ortaya çıkan bir ekolojik felaketse, bu işin o yönü ile de ele alınması gerekecek. Ya da birileri böyle bir görüntü vererek başka bir biyolojik saldırı için bu ve benzeri olayları kullanmış olamazlar mı?
Deniz salyasının uluslararası kamuoyunun dikkatini çeken bir sorun olarak 2007 yılında Ege Denizi’nde, Yunanistan yakınlarında da tespit edilmiş. Bu durum Türkiye’de, bu şekilde ilk kez görülüyor.. Bu durumun oran olarak tarihteki en büyük oran olduğuna inanılıyor. Araştırmalar deniz salyasının 30 metre derine indiğini, yengeç ve kabuklu hayvanlara zarar verdiğini ortaya çıkardı. Bu olaylar yaşanırken dünyada çevre günü kutlanıyordu bu arada.
Mesela Tahir Çalgüner, tam da bugünlerde çıkan bir yazısında “Çevre mi, Ekoloji mi?” sorusunu sorarken “ ‘Çevreci’ bilim baronlarının ‘ekolojik’ iklim eyyamcılığı” üzerine ilginç yorumlar yapıyordu. Ona göre Çevreci sorunlara sebeb olanlar ‘ekoloji elden gidiyor’ diyen ‘Günah keçisi avcıları’ idi. Bizim gibi, geleceklerini batıda arayan ülkelerden birileri her zaman bu konuda en öndedir. İnsan hakları, kadın hakları, işçi hakları, çocuk hakları, hayvan hakları, dijitalleşme, akıllı şehirler.. Ve sonuç ortada. Çalgüner’e göre, “Çevre sorunları, ‘Çevre-ci bilim paradigması’ ve eylemlerimizin sonucu olarak oluşuyor ve Çevreciler tarafından da sistemin devamı sağlanıyor. ‘Ekolojist bilim’, bu noktada Çevreci kalkınma ve sorunlarına yönelik bir panzehir olarak potansiyeller taşıyor. Çölleşmeyi çoraklaşma ile karıştıran “Bozkır ekolojisinin” ekosistemler ekolojisindeki yerini bilmeyen bilinçsiz çevrecilerin katılımıyla yapılan BM’nin 1973 Çevre Konferansı ve ondan öncesinde (sıfır büyümeci) Malthus’un Roma kulübü hesaplarına göre; o tarihten bu yana Dünya’nın ve insanlığın iki kere yok olması gerekirdi. Ama gerçekleşmedi. Ekosistemlerin canlı ve kendini yenileyebilen hatta dönüştürebilen sistemler olduğunu bir tarafa bırakıp Pozitivist akıl ve Liberal bir kalkınma anlayışı ile şekillendirilen ‘indirgemeci bir Çevreci bilim’ düşünce sitemini savunan Küreselci sermaye; sistemlerini sürdürebilmek açısından kurgulanan çevre sorunlarını bahane ederek “daha Çevreci bir Dünya” vaat edebiliyorlar.! Yalan! Sürdürülebilir Kalkınma çevreci söylemini “Ekolojinin sürekliliğinin” sağlanması ile eş görme aldatmacası üzerine kurulu bir Çevreci bilimin bize tek sunduğu imkan; Çevre mühendisliği atık teknolojisi, fonlar ve GDO teknolojisidir.
Bugünlük de bu kadar. Selâm ve dua ile.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
5.08.2024
4.06.2024
27.05.2024
20.05.2024
5.05.2024
29.04.2024
22.04.2024
2.06.2022
7.03.2022
17.02.2022