Atilla YAYLA
Yayın organlarına onlarca vatandaşımızın öldüğü ve yaralandığı 13 Mart 2016 Ankara katliamına ilişkin kısmî yayın kısıtlaması getirilmesine ilişkin yazım hakkında çeşitli değerlendirmeler yapıldı. Bunların bazıları dikkate değerdi. Bu yüzden konuyu tekrar ve başka yönlerini de göz önünde tutarak ele almak istiyorum.
Önce bir gerçeğin altını çizelim. Yasak daha ziyade televizyon kanallarıyla ilişkiliydi ve kısmiydi. Olay hakkında hiç haber yapılamaması gibi bir durum söz konusu olmadı. Yasakla feci hâldeki ceset manzaralarının topluma sunulması, böylece teröristlerin istediği dehşet ve panik havasının oluşturulmasına katkı sağlanması ve poliste kalması faillere ulaşılması bakımından yararlı olabilecek bilgilerin deşifre edilmesinin önlenmesi istendi. Bu çerçeveye girmeyen haberler rahatça yapıldı ve topluma ulaştırıldı. Dolayısıyla yasağa tam bir yasaklama gibi bakmak yanlış. Zaten herkes katliamdan, kimler tarafından ve nasıl yapıldığından, hangi masum insanları hayattan kopardığından habersiz kalmadı. Yayın yasağı yüzünden kamu tarafından gerekli görüldüğü hâlde öğrenilemedi denebilecek bir bilgi olduğunu sanmıyorum.
Yasak, benim yazım dâhil, yorum ve değerlendirmelerde daha ziyade basın özgürlüğü ve toplumun haber alma hakkı üzerinden tartışıldı. Yukarda işaret ettiğim gibi, kısmî yasak konunca toplumun haber almasında önemli bir aksama olmadı. Ancak, dikkate alınması gereken başka durumlar da var. Bunlar toplumla değil kurbanlarla ve aileleriyle ilgili.
Terör saldırısı çok vahşiydi. Bir katliama dönüşmesi için düşünülmüş ve hazırlanmıştı. Çok miktarda etkili patlayıcı, daha ağır tahribata yol açması için demir bilyelerle desteklenmişti. Patlama alanı adeta cehenneme döndü. Kurbanların birçoğunun vücudu parçalandı. Etrafta kan gölleri oluştu. Bu tabloların cemiyete olduğu gibi yansıtılması mağdurlara, ailelerine ve yakınlarına haksızlık etmek anlamına gelirdi.
Meseleye genişletilmiş bir özel mülkiyet kavramı açısından da bakılabilir. Her insan kendi vücudunun sahibidir. Vücut üzerinde mülkiyet hakkı onun görüntüsüne de uzatılabilir. Vücudun istenmeyen görüntülerinin yayılması mülkiyet hakkının ihlâli anlamına gelir. Kim parçalanmış vücudunun medyada görsel malzeme hâline getirilmesini ister? Kurbanlar parçalanmış cesetleriyle televizyon ekranlarında ve gazete sayfalarında görünmeyi arzu eder miydi? Tanıyanları tarafından böyle hatırlanmayı sever miydi? Benzer şeyler aileler açısından da düşünülebilir. Bireyin yakınları bireyin vücudu üzerinde diğer insanlardan daha fazla hakka sahiptir. Anne babalar, kardeşler, çocuklar, yakın akrabalar ailelerinden bir kurbanın kanlar içinde, delik deşik olmuş, bütünlüğü bozulmuş vücut görüntülerinin tüm Türkiye’ye sunulmasını ister mi? İstemezse bunun yapılmasını kim, neyle, nasıl engelleyecek?
Aslında uygar, genel ve meslekî ahlâk ilkelerine içten bağlı bir medyanın olduğu ülkede yayın organlarının kendileri bir kamu otoritesi tarafından bir yasak konmasına ihtiyaç kalmadan bu tür manzaraları topluma taşımamayı seçer. Türkiye’de durum farklı. Bir taraftan mesleğin rakipleri yaya bırakma ve günü kurtarma yolunda gazeteciler üzerinde yarattığı dayanılmaz baskı diğer taraftan korkunç görüntülerin siyasî rant yaratabileceği beklentisi muhtemelen televizyonların hiçbir otokontrole gitmeden yayın yapmasına sebep olurdu. Türkiye’de medyanın bu bakımdan sicili pek parlak görünmüyor. Kirli sicile sahip bir medyadan otokontrol uygulamasını, bireylerin özel alanlarına saygı göstermesini beklemek boşuna.
Medyanın korkunç manzaraları kurbanların mahremiyetlerini, vücutları üzerindeki mülkiyet haklarını ihlâl edecek, toplumu dehşete düşürecek ve teröristlerin senaryolarına hizmet edecek şekilde kullanmamasını beklemek hakkımız. Medya organları kendi iradeleriyle bunu yapmıyorsa kamu otoritelerine tedbir alma çağrısında bulunmak da hem hakkımız hem görevimiz.
Yazarlar
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
16.04.2021
24.04.2020
12.02.2020
13.11.2019
28.07.2019
28.05.2019
22.05.2019
14.05.2019
12.05.2019
18.04.2019