Aydın Selcen
Aslında cuma günkü imalat fazlası yazımda bugün Biden döneminde Türkiye-ABD ilişkilerinin olası seyrine üzerine sohbet öngördüğümü belirtmiştim. Öyle de yapmaya çalışalım, ama son dönemin “Trump gitti ama turupçuluk baki” ve “Fransa’yla laiklik itişmesi” izlekleri üzerinde daha çok durmak, kendimize, bizim buraya çok daha fazla, belki derin, dersler çıkarmak gerektiğini de düşünüyorum. Buralardan girip, oralardan çıkmayı deneyelim ileriki günlerde.
Eskiden kalma kançılarya usulü başlarsak şu isimleri arka arkaya yazmalıyız: Kafada yıllardır Biden’ın hep yanında çalışmış bir isim var, Tony Blinken. Arkadan, Susan Rice, Bill Burns, Ben Rhodes, Nick Burns, Brett McGurk, Phil Gordon ve Senatör Chris Coons gibi isimler geliyor. Coons hariç tamamı Obama döneminin ya tepe ya kritik dış politika ve ulusal güvenlik dosyaları yönetici konumlarında yer almış kişiler. Ama bunları topluca bir kefeye, karşılarındaki tek kefeye ise VP Kamala Harris’i koymak gerektiği görüşündeyim.
Demek istediğim, 77 yaşındaki Biden kendi ülkesi için son bir görev üstlenip, ardında kalıcı bir dönüşüm bırakmak niyetinde. Sanırım dört yılın ardından koltuğunu yardımcısı olarak seçtiği Kamala Harris’e bırakmak isteyecek ve böylece olası bir 4+4 sekiz yıllık dönemi de ekleyerek kesintisiz bir on iki yıllık Demokrat yönetimi sağlamaya yönelecek. Henüz Biden’ın kendi dahi başkanlık koltuğuna oturamamışken tabiatıyla çok erken varsayımlar bunlar ama Başkan Yardımcılığı (VP), Başkan VP’ye hangi işi verirse onu yapan bir “boş kap”, bunu da biliyoruz.
Harris’i seçerken Biden “henüz ilk günden (20 Ocak) başkanlığı üstlenebilecek” nitelikte bir kişilik aradığını belirtmişti. Buradan yola çıkarak, Obama döneminde kendi üstlendiği gibi Harris’e, Erdoğan gibi “zorlu” muhataplarla ilişkileri yürütme görevini vereceğini tahmin edebiliriz. Biden, on yıllarını Senato’nun Dış İlişkiler Komitesi’nde geçirmiş bir siyasetçi. Harris böyle değil. Bu da bir başka “hızlandırılmış hizmet içi eğitim” gerekçesi sayılabilir.
Yukarıda malumatfuruşluk kabilinden sıraladığım isimlere geri dönersek, bunlar neticede “memur”. Doğru, örnekse son dönemin en başarılı ABD savunma bakanlarından hem Bush, hem Obama dönemlerinde görevini koruyan Bob Gates de “memurdu” denilebilir. Ancak herhalde benzerlik orada bitiyor. Özcesi, öngörüm, dış politikanın ve o arada Erdoğan’la ilişkilerin Harris etrafında örülecek bir takımla yürütüleceği. Erdoğan’ın VP Harris dışındaki isimleri muhatabı kabul edeceğini sanmam.
Ayrıca, “Biden, Türkiye’yle ne yapar?” sorusu denli, “Erdoğan, Biden döneminde ABD ile ilişkileri nasıl götürür?” sorusu da aynı oranda geçerli. Diğerleri, deyim yerindeyse, ancak Ankara’yı usulen ziyaret ettiklerinde Çavuşoğlu, Kalın, Altun gibi muhataplarla Tavacı Recep’te öğle yemeği yer. Sarayın altın varaklı salonlarında, pırıl pırıl cilâlı mokasenlerini birleştirip, dizleri üzerine koyacakları kağıtlara notlar alır. Diğer bir deyişle, Türkiye-ABD ilişkilerinin yeni dönemde “kurumsallaşacağı” görüşünde olanlardan değilim.
Son Satterfield dönemi ABD Büyükelçiliği’nin kendini duvarlarının ardına hapsetmesi ve yalnızca “yönetimi” muhatap alması yaklaşımında köklü bir değişiklik beklemiyorum. ABD Suriye Özel Temsilciliği görevini (herhalde şimdilik) yardımcısı (istihbaratçı, Arabist ve terörle mücadele uzmanı) Rayburn’e bırakırken Büyükelçi Jeffrey’nin “Suriye konusunda Türkiye’yle aramızda biricik pürüzü Fırat’ın Doğusu’ndan PKK kadrolarının çekilmesi” politikasında da bugünden yarına bir değişiklik beklemek de pek gerçekçi olmayacak.
ABD’nin ilgisinin Ortadoğu’dan, hatta Avrupa’dan zoraki Asya/Pasifik’e kayması da kalıcı biri durum. Bu durum Biden’in başkan olmasıyla değişmeyecek. Buradan bakışla, bizde kısıtlı kimi HDP çevreleri hariç ilgi uyandırmayan gelişme, KDP’nin Gara ve Metina dağ silsilelerinde PKK kamp alanlarına karşı harekât hazırlığında oluşu. Bunu KDP yerine Mesrur Barzani’ye doğrudan bağlı birlikler diye okumak da olası. Sözkonusu çatışma olasılığını, Jeffrey’nin giderayak yaptığı açıklamanın yanına yazmakta yarar var.
Biliyorum, (muhalif) zihinlerde Halkbank davası, S400 ve yaptırımlar konuları var. Yaptırımlar zaten CAATSA kapsamında dün de, bugün de, yarın da ABD yönetiminin eli altında. Yani, o karar tümüyle siyasal. Türkiye’nin "jeopolitik" denilen “gayrimenkul” değeri, ya da “haritadaki yeri” belli ve sabit. Biden döneminde de ABD cenahından beklentileri düşük tutmak ve ilişkilerin NATO ittifakı ekseni çevresinde yürütülmesini beklemek akılcı olur.
Şunu da hatırda tutmakta sanırım fayda var: Hiçbir ABD Başkanı, sabah kalkıp, duşunu yapıp, Beyaz Ev’in üst ikametgâh katından, aşağı ofis katına bornozuyla inerken “beyler, bana şu Türkiye dosyasını getirin de biraz çalışalım” diye güne başlamaz. Buna “vay efendim, nereden sende böyle özgüven yoksunluğu, böyle bir aşağılık duygusu” diye babalanmanın anlamı yok. Gerçek bu. Ve bu gerçek, Erdoğan’a içeriye başka, dışarıya başka anlatı sunmakta alan da açıyor.
Bir önceki yazımın başlığı “KUDURUN!” idi. Bu bağlamda yine aynı yöne yüzümü çevirip, aralarında heveslenen varsa, bu defa küçük harfle “adam (yine) kazandı…” diyorum. Yanılırsam, ellerinden öperim. ABD cephesindeyse, en ilgiyle izlenmesi gereken güncel gelişme bence Senato’da çoğunluğu tek koltukla (50-50 eşitlik halinde Senato Başkanı VP Harris eliyle 51-50) olacak biçimde dahi Demokratların ele geçirip, geçirmeyecekleri. O zaman işin rengi değişebilir belki.
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları




























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.04.2025
23.02.2025
27.01.2025
9.12.2024
19.11.2024
11.11.2024
2.11.2024
1.08.2024
14.06.2024
14.04.2024