Berrin Sönmez
Gönülden İstanbul Sözleşmesi savunucularıyla birlikte olsa da politik olarak iktidarın karşısında değil Avrupa Konseyi. Belki kararı geri çektirmek ve/veya Meclis onayı istemek yönünde minik girişimler beklenebilir ancak hepsi o kadar. İstanbul Sözleşmesi bağlamında Türkiye’yi unutup yoluna devam ederken diğer ülkeler açısından tek taraflı fesih usulünü daha geniş zamana yayacak yeni kıstaslar belirleme hazırlığına başlanmış bile olabilir. Tek taraflı fesih bildiriminin hızlı onayı ile bizim yaşadığımız şok, anlaşılan Konsey açısından yeni bir öğrenme süreci niteliğinde. Kadınların yaşam hakkına ve Türkiye’nin geleceğine dair karar vermekle sınırlı kalmıyor Türkiye’nin bildirimi. Avrupa Konseyi’nin işleyişi ve geleceğiyle de ilişkili. İstanbul Sözleşmesi’ne taraf diğer ülkeler ve imzaladığı halde henüz onay aşamasında olduğu için taraf olarak isimlendirilmeyen ülkeler üzerinde Türkiye kararının etkisi ölçülmeye girişildi muhtemelen. Tabii diğer ülkelerin Avrupa Birliği üyesi oluşu nedeniyle Konsey biraz daha serinkanlı durabilir. Ancak Avrupa Birliği, imzaladığı Sözleşme’yi, henüz üyelik kriteri saymadığı için pek de sağlam çıpa sayılamaz. Dolayısıyla öğrenme süreci yaşandığına dair ifadelerden, Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi'nden çıkışıyla Konsey'in geleceğine ilişkin yeni hazırlıkların başlamış olduğu yorumuna ulaşmak mümkün.
TBMM Başkanı'nın davetiyle Türkiye’de bulunan Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi Başkanı, ummadığı şekilde ziyaret günlerine denk gelen tek taraflı fesih kararının yarattığı şok dalgasını hiç istemediği halde yumuşatma işlevini mecburen üstlenmiş görünüyor. Kadın hareketinden bazı isimlerle yapılan görüşmeden, kapalı toplantı olduğu için duyduklarımı değil edindiğim izlenimi tek kelimeyle aktarmak mümkün: Yalnızız. Doğal olarak yalnızız elbette. Evrensel değerler için oluşmuş devlet ötesi çok uluslu kurumlar da devletlerin diplomatik ve ekonomik çıkarları doğrultusunda işlerlik kazanıyor. Bu çıkar ilişkilerini gözeterek kurulan denge ile sürdürebilirler varlıklarını ve işlevlerini. Şu halde demokratik devlet, özgürlükçü ve barışçı topum düzeninde yaşamak isteyenler bunları, hukuk ve insan haklarını, eşit yurttaşlık haklarını kazanarak ve koruyarak kuracağımızın bilincine varmalıyız. Kendi başımıza becermeye mecbur olduğumuzu idrak ettiğimizde bunun koşullarını da oluşturma gücüne kavuşmak hayal değil.
İstanbul Sözleşmesi hakkındaki yok hükmünde saydığımız kararı geri aldırmak veya Meclis onayına sunulmasını zorlamak bizim işimiz. Elbette Meclis onayına sunulduğu takdirde fesih için önerilecek kanunun ret edilmesini sağlamak için de büyük emekler gerekecek. Muhalefet partilerinin ortak basın açıklaması yapması bile henüz mümkün olmadı ama yine de çıkmadık candan ümit kesilmez. Kadınların yaşam hakkına ve ülkenin geleceğine dair verilen kararın dahi bir araya getiremediği muhalefet partilerinin, kendi köşelerinde kalarak, İstanbul Sözleşmesi’nden yana taraf olmakla yetinmesinin demokrasiye faydası yok. Çok geç olmadan bunu anlamalarını sağlamak da mecburen sivil toplumun işinin bir parçası haline geldi. Her şeye rağmen Deva ve Gelecek dahil partilerin, sözde fesih kararı karşısındaki net duruşu, Danıştay’a dava açılması, eylemlilik hali iktidara geri adım attırma ihtimalini kuvvetlendirebilir.
Şüphesiz iktidarın kararından geri adım atması imkansız değil ancak bazı şartlara bağlı elbette. Bu şartların başında toplumsal kutuplaşmayı yeniden güçlendirmek için iktidarın kullandığı ayrıştırıcı dilden uzak durulması gereği. Son yıllarda yükselmeye başlayan dindar muhalefeti sönümlendirmek riski taşıyan ve kimlik siyasetine yol açan değerler manzumesine odaklanmak yerine ilkeler üzerinde ortaklaşmak gerekir. Dindar-seküler ayrışmasını yeniden etkin kılmak isteyen Erdoğan’ın İstanbul Sözleşmesi kararı ile elde etmek istediği fayda şüphesiz yaratılan iklimle dindarların aynı safta hizalanması yönünde. Seçilen kelimeler, üretilen politika bu hesabı boşa çıkarmak üzerine kurulacaksa insan hakları, hukuk ve demokrasi ilkeleri gözetilmeli. Kitlesel muhalefetin dili dindar, mütedeyyin kesimi rencide ederek muhalif duruştan koparabilir. Bu riski bertaraf etmek, hem ülkenin geleceği hem de iktidarı kararından döndürmek için yürütülecek ortak mücadelenin olmazsa olmazlardan.
Ana muhalefet partisi olarak CHP’nin ortak dili kurmak için gösterdiği çaba takdire şayan. Özellikle kadın vekillerin kadın örgütleriyle ilişkilenme biçimleriyle partiyi de ülke siyasetini etkileme çabasına hak ettiği değeri vermek gerekir. İyi Partinin HDP fobisi tedavi edilebilse aslında kadının insan hakları ve İstanbul Sözleşmesi'ne dair yürütülecek politikalar ne büyük güç kazanır, keşke idrak edebilseler. Meral Hanımın ve partideki kadın politikacıların önünde dağ gibi yükselen bu korku ülkenin tüm kadınları için de endişe kaynağı. Hiç değilse partideki erkekleri, kadın politikalarını parti rekabetinin üstünde tutmaya ikna edebilseler, pek çok şeyin değişmesi mümkün. Diğer partilerin de aynı bilinçte politika ürettiğini görmek harika olur, umut verirdi ama yine de muhalefet iyi durumda. Önemli olan iktidar bloğu içinde yer alan siyasetçilerin istedikleri halde İstanbul Sözleşmesi lehine kamuya açık politika geliştirmekten hala çok uzak olması. İktidar partisinde Sözleşme’yi geçmişten bu yana savunduklarını bildiğimiz isimlerin birer birer kızağa çekilmesine rağmen hala sessizlik politikasına boyun eğişleri affedilir şey değil. Fakat iktidara yakın veya uzak olsun mütedeyyin kadın örgütlerinin ve toplumca tanınmış isimlerin seslerini yükseltmeye başladıklarını görmek umut verici. Bu sesin artması, yükselmesi, çoğalması belki partili kadınların sessizliğini kırabilir. Keşke yıllardır konuşsaydık diyenlerin, bugün daha yüksek sesle konuşmadıklarına pişman olacağı günler gelmeden, her kesimden kadın ortaklaşır umarım.
İstanbul Sözleşmesi ülkenin geleceğini de ilgilendirdiği için sadece kadınların değil erkeklerin de yapılacaklara ortak olmasını, dahil edilmesini isteyenler de çoğaldı bugünlerde. Tümüyle haksız oldukları söylenemez ama bana kalırsa eşitlikçi demokrasiden yana tavır alan her kesimden erkek de bir zahmet hazır sofraya oturmak yerine mutfağa girip biraz politika pişirmeye niyet etsin önce. Örneğin bir feminist arkadaşımın deyişiyle “önce eldeki nurlar gibi 1 Mayıs’ı İstanbul Sözleşmesi'ne ayırmayı, 1 Mayıs kürsülerinde kadınlara yer açmayı düşünsünler.” Böylelikle kadın eylemlerinde kortejin arkasında yer edinmeleri belki mümkün olur. Ancak öncelik dindar kadınların bağımsız kadın hareketiyle ortaklaşmaya ikna edilmesi olmalı ki iktidar geri adım atmak zorunda kalsın.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.08.2025
17.08.2025
10.08.2025
10.08.2025
28.02.2025
31.01.2025
27.09.2024
13.09.2024
5.07.2024
18.05.2024