Bülent KORUCU
"Darbelerle mücadele" kısa tarihimizin önemli satırbaşlarından biri Atabeyler soruşturması. Suçlama, Başbakan Tayyip Erdoğan'ın da aralarında bulunduğu bazı sivil ve siyasi hedeflere bombalı suikast düzenleme hazırlığıydı.
Suçlananlar Özel Kuvvetler'de görev yapan rütbeli personel çıkınca işin ciddiyeti anlaşılmıştı. Ancak henüz Ergenekon soruşturmaları ile başlayan hukuki ve psikolojik süreç yaşanmadığından sonuç tatmin edici olmadı. Sanıklara, evlerinde yakalanan patlayıcılarla ilgili 'bulundurma' cezası verilip, örgüt ve eylem planları görmezden gelinmişti. Mahkemenin kısa kararı açıklandığında, "Ergenekon'un atası çöktü, örgütten beraat" gibi başlıklarla sevindirik olanların mutluluğu kısa sürdü. Gerekçeli karar, örgütün sübut bulduğunu, hedeflerin belirlendiğini, bombaların temin edildiğini, elemanlara kod isimler verilerek silahlı örgüt kurmanın ve faaliyete geçirmenin bütün unsurlarının oluştuğunu kayıt altına alıyor. Bazı gazeteler ya okuduğunu anlamadığından ya da kasıtlı biçimde aksini iddia ediyor. Hâlbuki mahkemenin kararı çok açık; "Örgütü gördüm ama iddianame ve davanın başlangıcı hatalı" diyor.
Bu yaklaşımı da eleştireceğiz ama önce başladığımız işi bitirelim. Dava, Ceza Kanunu 316'dan açılmış 'suç için anlaşmak'; yani örgütün ve icrai faaliyetin önceki aşaması. Anlaşılan suç ise 'devlete karşı işlenen' diye özetleyeceğimiz bölüm. Mahkeme, "sanıklar anlaşmakla kalmamış, örgütlenme, hedef tespiti ve suçu gerçekleştirme kabiliyetine haiz malzemeyi edinme gibi bir üst aşamaya geçmişler" görüşünde. Gerekçeli karar son noktada şunu söylüyor: 316'yı aşan bir durum bulunduğundan ceza vermedim. Cezanın alt sınırını üç yıldan on yıla taşıyan 314. Madde'den yargılama yapılmalı. Kısa karar açıklandığında, "yüzbaşının hayatı kaydı, annesi kanser oldu ama beraat etti" nev'inden haber yapanlar gerekçeli kararı doğru anlayabilir mi? İlk işaretler olumsuz ama umudumuzu kaybetmeyelim!
Gelelim mahkeme hakkındaki eleştirilerimize. 'Sübut bulduğunu mütalaa ettiği' örgütü mahkeme yargılayabilirdi. Adaleti geciktirmeme adına ek iddianame ve savunma ile işlem yapılabilirdi. Gerekçeli kararda bunun müzakeresi de yapılıyor. 'Her suç ayrı bir davadır' ilkesine atıf yaparak, kendilerini iddianame ile bağlı gördüklerini ama örgüt suçunun soruşturulması için savcılığı göreve davet ettiklerini belirtiyor, mahkeme. Beş yıldır devam eden yargılamada mahkeme, son gün mü örgütün farkına vardı ve suçun niteliğinin değiştiğini anladı? Söz konusu bildirim başsavcılığa dava devam ederken de yapılabilirdi. Ayrıca konuştuğumuz maddeler TCK'da aynı bölümde sıralanan ve birbirini takip eden suçlar; nitelik itibarıyla da benzeşiyorlar. Pek çok iddianamede birlikte zikrediliyorlar. Karşılıksız çek ve cinayet davası gibi birbirinden tamamen kopuk suçlardan söz etmiyoruz. Yargılama sırasında mevcut olgulardan hareketle mahkeme savcının görmediği/göremediğini tespit edip suçun niteliğini yeniden tanımlayabilirdi. Savcı, katılmıyorsa temyize gidebilirdi. Mahkeme burada biraz ipe un seriyor ve kamuoyundan gelen tepkiler üzerine yeni bir konumlanmaya gidiyor izlenimi veriyor. En azından kısa karara biri iki cümle bugün söylediklerinden sıkıştırsalar, gereksiz tartışmaların önüne geçerlerdi. Aynı kararla ilgili iki metin duruyor önümüzde. Kısa karar, gerekçenin özeti gibi olmalı değil mi? Gerekçeli karar, soruşturma aşamasının bir prosedür tamamlama işlemi olmadığını, en az kovuşturma/yargılama kadar önemli olduğunu da gösteriyor. Bir de bu konulardaki kamuoyu ilgisinin yaptırım gücünü... Şayet beraat kararı doğrultusunda sevindirik nümayişler çoğunlukta olsaydı, farklı bir gerekçe metni okuyor olabilirdik. [email protected]
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.07.2016
4.02.2016
1.02.2016
23.02.2016
5.02.2016
2.02.2016
29.01.2016
22.01.2016
15.01.2016
1.02.2016