Cemil ERTEM
Ekonomik krizi siyasi krize dönüştüren ve Avrupa’nın yeni saatli bombası haline gelen İtalya’da hükümeti kurma görevi Carlo Cottarelli’ye verildi. Bu Cottarelli’yi biz çok iyi hatırlıyoruz. Türkiye’yi tarihinin en büyük ekonomik krizine götüren figürlerden birisiydi Cottarelli. 90'lı yıllar boyunca, özellikle de krizin yaklaştığı 90'lı yılların sonunda elindeki bond çantasıyla bakanlık koridorlarında fink atan, dolayısıyla ülke ekonomisini yöneten(!) IMF heyetinin başı olan Cottarelli, şimdi İtalya için, seçmen iradesini ve her türlü demokratik temayülü çiğneyerek, bir teknokrat hükümet kuracak.
2001 krizine giderken IMF Türkiye masası şefi olan Cottarelli ve ekibiyle 1 Temmuz 1999’da masaya oturan o zamanın ekonomiden sorumlu bakanı Hikmet Uluğbay, 6 Temmuz’da intihar girişiminde bulunmuştu. Hikmet Uluğbay, daha sonra kendisiyle yapılan bir söyleşide “Neden intihar girişiminde bulundunuz?" sorusuna şöyle cevap verecekti: “Çok büyük stres altındaydım, evine icra gelen bir babayı düşünün, ben bunu ülke için yaşıyordum, istenenler, söylentiler beni buraya getirdi.” Esasında Hikmet Uluğbay, dürüst bir teknokrattı, gerçek anlamda bir siyasetçi bile değildi. Bence o tarihteki koalisyon hükümetinin, IMF’ye tam teslimiyetle, ülkeyi göz göre krize sürüklemesine dayanamadı. İntihar girişimi de bireysel bir çaresizlik ve isyandı. İşte bunları hatırlayalım; çünkü çok zaman geçmedi, bu acı tarihin aktörleri hâlâ yaşıyor ve İtalya örneğinde olduğu gibi, karşımıza da çıkıyor. Tabii İtalya’nın şu andaki durumunu artık siz tahmin edin, ülke, öyle bir çıkmazdaki, iflas etmiş IMF reçetelerini savunmakla ünlü, aklı geçen yüzyıldan bu yüzyıla geçememiş birine ülkeyi teslim ediyorlar.
Büyük tuzak!
Türkiye için de sonra olan hikâyeyi biliyorsunuz; Türkiye, kur rejimini, IMF’nin baskısıyla zamanında değiştirmediği ve krize giden yolda, Merkez Bankası başta olmak üzere, ekonomiyle ilgili kurumları IMF yönettiği için 2001 krizini yaşadı. İsrail Merkez Bankası başkanlığını ve Fed başkan yardımcılığını yıllarca yapan Stanley Fischer, bütün bu zaman diliminde, IMF eliyle, gelişmekte olan ülkeleri, tabii Türkiye’yi de yönetti. Yani bizim ekonomimizi Ecevit’in başbakan olduğu bir dönemde İsrail Merkez Bankası başkanı yönetiyordu.
Fischer, aynı zamanda, o yıllarda gevşek sabit kur rejimi denilen sömürgeci para kurulu uygulamasının sulandırılmış halini savunuyor ve bizim gibi ülkelere IMF eliyle öneriyordu.
Fischer gibilerin, gelişmekte olan ülkelere, ancak bir sömürge uygulaması olan “Para Kurulu” adı altında sabit kur rejimine varan uygulamalar önerdiği tarihlerde, G. Calvo ve C. Reinhart adlı iki iktisatçı (2000): ”Gelişmekte olan ülkeler, gecikerek de olsa, serbest kur rejimi ilan etseler bile, öyle bir saldırı altında kalmaktadırlar ki bu sürekli “dalgalanma-belirsizlik korkusu oluşturmakta ve merkez bankaları, enflasyon hedeflemesi yapıyorsa, mecburen fiili (de facto) olarak serbest kur rejiminden vazgeçmekte ve dövize müdahale ederek kur hedeflemektedirler” diye yazıyordu. Çok doğrudur; Türkiye, Derviş’in "Güçlü Ekonomiye Geçiş" programında serbest kur rejimi uygulayacağını ilan etti ama bu aslında örtülü bir kur hedeflemesiydi.
Bu dönemde Türkiye, ara malı ithalatında şampiyonluğunu ilan etti. Büyük tekel sanayi grupları hatta kamu, ithal ara ve mamul mal kullanmayı, piyasa gereği (!) tercih etti. İşte şimdiki cari açığın kökeni bu Fischerci dolandırıcılıktır.
Türkiye bugün bu kısır döngüyü aşıyor. Dalgalı kur rejimi büyük bir kazanımdır ve gerçek anlamıyla, derinleştirilerek uygulanmalıdır.
2001 krizinden nasıl çıktık?
Türkiye, 2001 krizinden sonra dalgalı kur rejimine geçti. Bu doğru bir karardı. Kemal Derviş’in Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı, (GEGP) kur rejimini bir kenara koyun, 1999’da Cottarelli’nin önerdikleri aynen yapan bir geçiş programı idi. Bu anlamda Türkiye’yi 2001 krizinden gerçekte Derviş değil, Erdoğan çıkardı. AK Parti dönemlerinde artan altyapı yatırımları, eğitim ve sağlık harcamalarının öne çıkması, kamu verimliliğinin ve etkinliğinin artarak bağımsızlaşması, yaygınlaşan KOBİ destekleri ve buna bağlı olarak artan ihracat Türkiye’nin 2001 krizinin yaralarını hızla sarmasını sağladı. Ayrıca güçlü, halkın desteğini tam almış istikrarlı bir iktidar, uzun dönemli yabancı yatırımları yukarı çekti. Bu dönemde mali piyasalar derinliği sağlandı. Para ve sermeye piyasaları daha sağlıklı işlemeye başladı ve gerçek anlamda piyasayı destekleyen, kurumsallaştıran sayısız reform gerçekleştirildi.
Bütün bunların çok zor koşullarda yapıldığını söylemeliyiz; 2002’den beri süregelen Erdoğan iktidar dönemlerine bir bakın. Sürekli darbe tehditleri, parti kapatma girişimleri, bunları takip eden küresel ekonomik saldırılar ve karalama kampanyaları ve tabii FETÖ-PKK gibi terör örgütlerinin terör-darbe kumpas kuşatması... Türkiye, 2002’den beri hem tarihinin en büyük ekonomik krizinin yaralarını sardı hem de bunlarla uğraştı. Bugün ekonomide geldiğimiz yer bu açıdan çok önemlidir ancak tabii ki yapacağımız çok şey de vardır.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.10.2018
24.10.2018
18.10.2018
17.10.2018
25.09.2018
21.09.2018
18.09.2018
11.09.2018