Fehim TAŞTEKİN
Türkiye’nin Azez-El Bab hattındaki gibi İdlib’de de cihatçılarla ortaklıkta ısrar etmesi, ABD’nin Rusya ile birlikte bir denge tutturmaya çalıştığı yeni dönemde eskisinden daha fazla riskler barındırıyor. Bu tür oyunlar sendeleyeni götürüyor.
Suriye’nin kuzeyindeki İdlib kenti 2015’te özel bir operasyonla Türk devletinin himayesinde bir ‘Talibanistan’a dönüştü. Bugünlerde El Kaide’yle bağlantılı Heyet Tahrir el Şam (kısaca Tahrir), İdlib’de Ahrar el Şam liderliğindeki eski müttefiklerinin belini kırmakla meşgul.
Yani El Kaide, sulandırılmış El Kaide’yi silmenin derdinde. Cihatçının cihatçıyla savaşında açılmış yeni bir perde.
Yeni Osmanlı’nın Azez-El Bab cebindeki oyun bahçesini İdlib cebine de taşıma hesapları yapan aklı evvelin planlarını zora sokan bir gelişme. Yazık bunlara! Biçtikleri kumaş bir elbiseye dönüşmeden lime lime ellerinde kaldı. Belki “Ama” deyip şerh koyacaksınız:
“Fırat Kalkanı Güçleri’nin kontrol ettiği bölgede polis teşkilatından Sağlık Bakanlığı ve Diyanet’e kadar bütün devlet birimleri düzen kurmakla meşgul. Kobani’deki özerkliğe nazire yaparcasına. Türkiye’nin oyunculuğunu küçümsemeyin!”
Nazar değmesin ama o düzen düzen değildir, günün sonunda ellerinde kalacak olan bir avuç savaş ağası ve hacıyatmaz muhbir gediklisidir. Vekil örgütlerle iş tutanların sonu hüsrana uğramaktır.
***
Şimdi “El Kaide (Tahrir) İdlib’de nasıl bu kadar güçlendi” diye hayıflananlar var. Şaşırmaya ne hacet! Suriye ordusunu İdlib’den çıkartan Fetih Ordusu’nu kimin kurduğunu hatırlamanız yeterli. İdlib, Mart 2015’te Türk devletinin lojistik, CIA’in organizasyon, Suudi Arabistan ve Katar’ın finansal desteğiyle kurulup silahlandırılan Fetih Ordusu’nun eline düştüğünde Türkiye’de cami önlerinde lokum dağıtıldı. Suriye’deki savaşı yönlendiren istihbarat servislerinin merkezi Antakya Operasyon Odası’ndan kumanda edilen Fetih Ordusu’nun liderliğini Nusra Cephesi ve Ahrar el Şam yürütüyordu. Ardından aynı oyun düzeni ile “Halep’in Fethi Ordusu” kurulup operasyon Temmuz 2015’te start aldığında Suriye için çanlar çalmaya başlamıştı.
***
İran’ın Ortadoğu’daki milis koordinatörü Kasım Süleymani’nin Moskova’ya gidip durumun ciddiyetini Vladimir Putin’e anlatmasından sonra Rusya, 30 Eylül 2015’te savaşa doğrudan katılarak yeni Osmanlılara lokum dağıttıran ‘fetih’ dalgasını kesti.
Kasım 2015’te Rus uçağını düşürmesinin ardından köşeye sıkışan Türkiye adım adım ve mecburen Rusya’nın çözüm ortağı oluverdi. Ankara ikili oynamaya devam etse de Rusya ile ortaklığın karşılığında Kürtleri asıl mesele, IŞİD’i de bahane yapıp Fırat Kalkanı ile kendine alan açtı. Rusya, Fırat Kalkanı’na göz yumarak karşılığında Halep’i aldı. Bu şekilde Ankara’nın satışa başlaması ve Esad’a karşı desteklediği örgütleri kendi özel gündeminin arkasına takması İdlib cephesindeki ortaklığı da bozdu. Türkiye’nin nazının geçtiği silahlı grupları Rusya ve İran’ın başını çektiği Astana sürecine katması bu çatlağı iyice derinleştirdi. Nusra Cephesi’ne göre Fırat Kalkanı’na asker olmak ve Astana’ya katılmak devrime ihanetti.
Bu gelişmeler karşısında Nusra Cephesi, Ahrar’dan da çok sayıda komutanı ve diğer örgütleri ayartarak Heyet Tahrir el Şam’ı kurdu. Astana sürecinde Türkiye’nin Rusya ile birlikte çatışmasızlık bölgeleri oluşturma planının açık hedefi Tahrir’di. O yüzden Tahrir, İdlib’de kolay lokma olmadığını göstermek için Türkiye ile işbirliği yapan örgütleri sahadan silmeye koyuldu. Geçen hafta Ahrar’ın çok sayıda yeri Tahrir’e kaptırmasının ardından iki taraf arasında ateşkese varıldı.
***
Ahrar karşısında ideolojik çekim merkezi haline gelip moral üstünlüğü sağlasa da Tahrir’in İdlib’in tamamını ele geçirmesi kolay görünmüyor. Mesela Maarat Numan kasabası Tahrir’e karşı gösterdiği dirençle biliniyor. Tahrir’in Türkiye sınırlarına dayanacak kadar bölgenin tamamını ele geçirmek istediğini de zannetmiyorum. Halep, Humus ve Şam’dan tahliye edilen silahlı gruplar ve ailelerinin de yerleşmesiyle nüfusu artan İdlib’in yaşam bağı her açıdan Türkiye. Tahrir, Hatay-Reyhanlı’daki Bab el Heva Sınır Kapısı’nı almaya muktedir olduğu halde burada durmayıp kontrolün sivil bir heyete bırakılmasını tercih etti. Kapı kapandığında İdlib’in nefes borusu da kesilmiş olacaktır. Öyle anlaşılıyor ki Ahrar ve dostlarına karşı yok edici değil had bildirici bir saldırıyla yetindi.
***
Hesapta Türkiye, Fırat Kalkanı II ile YPG’yi Tel Rıfat ve Menagh’tan çıkartacak, İdlib’in kuzeyine bir yarım ay gibi girecek, bu şekilde Afrin’i de güneyden tecrit edecek ve TSK’nin yedeğindeki ‘muhalif’ güçleri rahatlatacaktı. Böylece sahada oyuncu olma hasleti giderilmiş olacak, masaya da Türk yumruğu pehlivan gücüyle inecekti!
6 yıl boyunca desteklerini esirgemedikleri Nusra liderliğindeki selefi güçler de şimdi IŞİD gibi karşılarında. Rakip selefi gücünü dost selefi gücüyle elimine etme taktiği daha önce IŞİD’e karşı denendiği gibi İdlib’de de Tahrir’e karşı deneniyor. Aralarında “Biz neden Erdoğan’ın savaşçısı olalım, asıl hedefimiz Esad değil miydi” diyenler çıkıyor ve karşı tarafa geçiyor. Taliban da Afganistan’da ABD ve Pakistan’ın eğitip donattığı ama kontrolden çıkan İslamcı güçleri hizaya getirmek için yaratılan bir örgüttü. Bu senaryo Suriye genelinde ve özelde İdlib’de tekrarlanıyor.
2011-2014 arası Esad’a karşı silahlanan kim varsa hepsi Türkiye’nin gözünde ‘muteber’ devrimciydi. IŞİD eski ortaklarını bastırınca 2014’ten itibaren buna karşı İslamcı koalisyon desteklendi. Şimdi IŞİD’e karşı İslamcı cephe içinden bir grup diğerine karşı savaştırılıyor. Lafın kısası defalarca iflas etmiş bir strateji tekrar tekrar deneniyor.
***
TSK’nin de işin içine çekilmesi meseleyi hayli tuhaflaştırdı. Türk askerinin sahada ‘müttefik’ diye bellediği grupların bir kısmı 2013-2015 arasında Müşterek Operasyon Merkezi’nde ABD ile Türkiye’yi karşı karşıya getiren örgütlerdi. Yine de CIA’in bu merkez üzerinden işin içinde olması Türkiye’nin selefi cihatçılarla çevirdiği işlere göz yumulmasını sağlıyordu. Yani müttefikler arası bir kayırma söz konusuydu. Ancak aynı suçu birlikte işleyenler birden bire Katar’ı “Terörü destekleyen ülke” diye afişe edince Suriye’de hayli ileri gitmiş olan yeni Osmanlılar neden telaşlanmaları gerektiğini pekâlâ anladılar.
Fakat bu oyun salonunun çıkışı yok, kapılar dışarıdan kapalı. Ve şimdi ABD Başkanı Donald Trump, CIA’in Müşterek Operasyon Merkezi’nden yürüttüğü eğit-donat adlı gizli programı bitiriyor. Yani CIA’in sağladığı dokunulmazlık da gidiyor.
El Kaidevari örgütlerin desteklendiği bu süreçte bir ülkeye karşı ağır suçlar işlendi. Devran değiştiğinde bu suçlar adamı Lahey’e götürecek suçlardır. CIA’in eğit-donat programı ‘yetersiz’ diye yerden yere vuruluyordu ya bir Amerikalı yetkilinin Washington Post yazarı David Ignatius’a söylediği şu sözler suçun boyutuna dair bir itiraf sayılır:
“CIA’in desteklediği savaşçılar geçen dört yıl içinde tahminen Suriye ordusu ve müttefiklerinden 100 bin kişiyi öldürdü veya yaraladı.”
Benim hesaplarıma göre bu rakam daha fazla.
Türkiye’nin Azez-El Bab hattındaki gibi İdlib’de de cihatçılarla ortaklıkta ısrar etmesi, ABD’nin Rusya ile birlikte bir denge tutturmaya çalıştığı yeni dönemde eskisinden daha fazla riskler barındırıyor. Bu tür oyunlar sendeleyeni götürüyor.
Yazarlar
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolDış politikada rasyonel zemin 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel’e saldırı aydınlatıldı mı şimdi? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKomisyon Suriye’yi, Suriye İsrail’i, İsrail Trump’ı…. 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEYargı CHP’ye çalışıyor 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluHerkes sözünden sorumludur; 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanBüyük Türkiye hayali böyle bir hayal miydi? 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilFanatizm ve inancın siyasallaşması 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’nin diğer dertleri… 10.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞCassandra Çığlığı* 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.09.2025
9.09.2025
1.09.2025
26.08.2025
11.08.2025
4.08.2025
28.07.2025
21.07.2025
13.07.2025
9.07.2025