Fikret Bila
Bitişiğindeki ve etrafındaki binalar hasar görmezken bir binanın yerle bir olması nasıl izah edilir?
Deprem bir tek binayı seçip onu vurmadığına göre tek izahı binanın çürük olduğudur. Binayı inşa edenin maliyeti düşürmek için inşaat malzemesinden çaldığı; kumunu, demirini, betonunu depreme dayanaklı olacak şekilde kullanmadığıdır. Çöken binanın ortaya çıkardığı bir diğer gerçek de inşa edilirken sorumlu mühendisin görevini yapmadığı, inşaatı denetlemesi gerekenlerin bu görevlerini ihmal ettikleridir.
Kalitesiz ve eksik malzemeyle yapıldığı ancak sanki deprem şartnamesine uygun inşa edilmiş gibi satıldığı ve haksız kazanç elde edildiğidir.
Bu binaların yıkılmasından ve içinde yaşayanların ölmesinden deprem değil, inşaatı bu şekilde yapanlar ve denetim görevini yerine getirmeyip, inşaat ruhsatı ve iskân izni verenler sorumludur.
Malzeme hırsızlığı
1999’daki Büyük Marmara Depremi’nde de ondan sonraki depremlerde de ve son olarak Elazığ depreminde de yıkılan ve can kaybına yol açan binalarda deniz veya dere kumu kullanıldığı, taşıyıcı kolonların gerektirdiği kadar demir içermediği ve bazı binalarda da dükkânlara yer açmak için kolonların kesildiği ortaya çıktı.
Büyük depremden sonra inşaatlarda uyulacak deprem şartnamesi yeniden düzenlendi. Yapı denetimlerinin çok sıkı şekilde takip edileceği ilân edildi.
Ancak anlaşılıyor ki, bu şartnameye uymadan inşaatlar yapılmış ve gereği gibi denetlenmemiş.
Yap-sat, kap-kaç müteahhitliği devam etmiş…
İnşaat müteahhitliği konusunda Türkiye’de ciddi bir standart yok. İsteyen herkes müteahhit olup bina yapabiliyor. Hatta inşaat müteahhitliği kısa zamanda zengin olmanın en yaygın yollarından biri haline gelmiş durumda.
Türkiye gibi bir deprem ülkesinde inşaatlar en sıkı şekilde, ödünsüz denetlenmeli. İnşaat yapanlar malzemeden çaldıklarında, denetim görevini ihmal edenler veya maddi çıkar karşılığında deprem şartnamesine uymayan inşaat ve binaları ruhsat ve iskân verenler yargıda çok ciddi şekilde cezalandırılmalı. Aksi takdirde diğerleri gibi Elazığ depremi de unutulduktan sonra aynı yap-sat, kap-kaç zihniyeti ilk depremde yıkılacak yeni binalar inşa edecektir.
İdarenin sorumluluğu
Depreme dayanaksız, çürük binaların inşa edilmesinden devlet sorumludur. Bu nedenle depremle birlikte onun yol açtığı can ve mal kayıplarını kadere bağlamak yanlış bir yaklaşımdır. Depreme engel olunamaz ama binaların çökmesine ve can kayıplarına engel olunabilir.
Depremde yıkılan binalardan ve dolayısıyla can ve mal kayıplarından devletin sorumlu olduğuna ilişkin yargı kararları vardır.
Avukat İrem Çiçek, bu konuyla ilgili Yargıtay 11. Dairesi’nin 29.6.2007 tarih ve 1353-6248 esas sayılı kararını kamuoyunun bilgisine sunarak konuyu aydınlattı. Bu kararında Yargıtay'ın, "deprem kuşağında yer alan bir bölgede, deprem tehlikesi göz önünde bulundurularak, yerleşim alanları belirlenmesi, bu alanda yapılaşmaya ilişkin tedbirler alınması, uygulanması ve denetlenmesi şeklindeki idari faaliyetlerde ortaya çıkan eksikliklerin, idarenin olumsuz eylemi olması nedeniyle, bu olumsuz eylemle deprem sonucu oluşan zarar arasında illiyet bağının bulunduğu ve depremin illiyet bağını kesen mücbir sebep olarak kabul edilemeyeceği" hükmü yer alıyor.
Bu karar, devletin denetim görevini gerektiği gibi yerine getirmediği için can ve mal kayıplarından sorumlu olduğunu gösteriyor.
Devlet bu sorumlulukla hareket etmeli, Türkiye’nin deprem ülkesi olduğunu unutmamalı ve yapı denetim görevini hakkıyla yerine getirmelidir.

Yazarlar
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.10.2025
8.10.2025
24.09.2025
23.05.2022
19.07.2021
14.07.2021
5.07.2021
21.06.2021
9.06.2021
24.05.2021