Gökhan BACIK
Elbette kapsamı ve şekli farklı olmakla birlikte özünde 6 Mayıs 2019 İslamcı bir post-modern darbedir. Yargısal vesayet yolları kullanılarak meşru bir seçimin sonucu yok sayılmıştır.
Demokrasiye yönelik doğrudan yahut dolaylı her girişim öncelikle ahlaksız bir eylemdir.
O nedenle amasız, fakatsız, koşulsuz biçimde Türk demokrasisine yönelik 6 Mayıs müdahalesini kınıyorum ve ayıplıyorum.
İstanbul seçimlerinin iptali ile şu ortaya çıkmıştır: İslamcı rejimin normal yollarla ayakta kalma imkânı söz konusu değildir.
Bu nedenle sürekli olarak olağanüstülükler, krizler üzerinden yaşamını sürdürmeye çalışmaktadır.
İslamcı AKP, Türkiye’nin hiç bir reel sorununu artık çözemeyecektir. AKP’nin iktidarda kalması için yeni sorunlar üretmesi, mevcut sorunları derinleştirmesi gerekiyor.
6 Mayıs 2019 aslında İslamcı rejimin çaresizliğinin de bir ürünüdür. Ancak endişe edilmesi gereken nokta şudur: Bu çaresizlik, daha büyük başka felaketleri göze alır mı?
Kendi siyasi çıkarları için Türk milletinin 19. Yüzyıldan beri büyük emeklerle bugünlere getirdiği seçime olan güveni bir çırpıda yok etmekten çekinmeyenler daha vahim başka şeyleri de göze alabilir.
O nedenle İstanbul seçimleri ile birlikte İslamcı rejimin seçim ile görevi bırakmayacağı ihtimali artık ciddi biçimde ortaya çıktı. Bu ihtimali küçümsememek “yok canım” diye geçiştirmemek gerekiyor.
Eski Türkiye’nin vesayetçi zihniyeti son tahlilde doğru yahut yanlış bir memleket telakkisine sahipti. Bu telakki, onların anormalliklerini ve zararlarını bir yerden sonra dizginlemekteydi.
Ancak Yeni Türkiye’nin vesayetçi zihniyetinin kafasındaki tek düşünce kişisel iktidarını devam ettirmektir. Kişisel iktidarı ne pahasına olursa olsun devam ettirmek için yapılan siyaset, kimsenin hayal edemeyeceği biçimde her şeyi yakmaya hazır bir sürece dönüşebilir.
Benim kişisel kanaatim AKP artık bir sistem olarak otoriter rejimi kurumsallaştırmak isteyecektir.
AKP’nin normalleşme ihtimali yoktur. Öte yandan AKP iktidarı da bırakamaz. O nedenle AKP açıkça Türkiye’de sistemli otoriter bir rejim kurmak için elinden geleni yapacaktır.
Mantıksal olarak düşünürsek meşru bir seçimi ret eden iktidarın bundan sonraki kaçınılmaz hamlesi seçimleri topyekûn yok sayacak bir düzeni arzulamak olacaktır.
Bu gibi ihtimallere “olur mu canım?” naifliği ile bakmamak gerekiyor. 6 Mayıs 2019 bu açıdan son derece öğreticidir: Açıkça bir seçim sırf yönetenler istediği için yok sayılmıştır. Bunun devamı seçim kurumunun hedef alınmasıdır.
Siyaset biliminde Azerbaycan ve Suriye için kullanılan “başkanlık monarşisi” denilen bir modeli burada hatırlamak lazım. Bu tip ülkelerde şeklen seçim vardır ancak daima liderin yakın bir akrabası, mesela oğlu, onun yerini alır. Türkiye’de İslamcılık hesabı tutarsa ölene kadar Erdoğan’ın yöneteceği daha sonra ise ya damadının yahut oğlunun iktidara geleceği kesintisiz bir model hayalini kurmaktadır.
O nedenle, 6 Mayıs 2019 müdahalesini bir kaza olarak görmek yerine sistematik olarak bir otoriter rejim inşası için bilinçli olarak yapılan bir tercih olarak tanımlamak gerekiyor.
6 Mayıs sonrası üç temel konu ise başka bir boyut kazanmıştır:
Birincisi, Kürt sorunu. 31 Mart seçimlerinden sonra Erdoğan’ın hızla Kürt seçmeni CHP’den koparmak için bir şeyler yapacağı biliniyordu. Erdoğan bu yönde adımlar atmak isteyecektir. O nedenle bundan sonra Kürt konusunda CHP daha güçlü bir dil geliştirmeli.
Bu konuda ittifaklar sistemini daha güçlendirerek yeni yöntemler geliştirebilir: Örneğin Saadet Partisi’nden bu konuda yardım istenebilir. AKP’nin neo-İslamcılığından farklı olarak klasik İslamcı Saadet Partisi, Kürt konusunda daha rahat ve kapsayıcı bir dil ile etkili olacaktır. Saadet Partisi’nin Millet İttifakı’na yakınlaşması ittifakın Kürt sorununda daha ses getirici bir söylem kullanmasına yardımcı olur.
CHP’nin Kürt söylemi “lütfen beni anla” biçimindedir. Bu dil yüksek baskı altında yeterli olmayabilir. Kürt seçmenlerle daha açık ve vurgulu biçimde diyaloğa girecek bir dile ihtiyaç vardır ve bu noktada Saadet Partisi’nin söylemi önemli rol oynayacaktır.
İkincisi, Türkiye ekonomisi 6 Mayıs itibari ile kapatılmıştır. Ekonomi ve siyaset arasındaki bağları okumakta zorlanan ve ekonomiyi bazı istatistiki verilerden ibaret sayan fantastik ekonomistleri artık dikkate almamak gerekmektedir.
Türkiye’de devlet bundan sonra politika için para harcayacaktır. Ekonomik verimlilik, planlama, piyasa gibi konuların hiç bir anlamı kalmamıştır. “Merkez Bankası toplantıda ne diyecek?” gibi tartışmalar ya bilgisizliğin ya siyasi cesaretsizliğin doğurduğu yorumlardır. Merkez Bankası, Erdoğan ne derse onu yapacaktır.
Türkiye’de artık ekonomi mutlak olarak politik iradenin yansımasıdır. Kamu kaynakları ekonomik rasyonalite ile değil tamamen politik ve münhasıran Erdoğan’ın isteklerine göre kullanılacaktır.
YSK’nın yüzlerce yıllık seçim geleneğini siyasi baskı ile yaktığı bir yerde Merkez Bankası’nın özgür biçimde sırtını bile kaşıyacağını beklememek gerekiyor.
Son olarak, Ali Babacan, Abdullah Gül ve Ahmet Davutoğlu gibi yeni parti arayışında olanlar için 6 Mayıs 2019 konjonktürü daha uygun hale getirmiştir.
Ancak burada bir hassasiyet de söz konusu: Bu kişilerin YSK üzerinden yapılan vesayetçi müdahaleyi anlaşılır ve açık biçimde eleştirmeleri gerekiyor. Dolayısı ile İstanbul seçimlerinin iptali ile alternatif arayışların önü biraz daha açılmıştır ancak yeni konjonktür onların da biraz daha net siyasi dil ve tepki ortaya koymalarını gerektirmektedir.
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.09.2025
1.09.2025
24.08.2025
17.08.2025
3.08.2025
21.07.2025
14.07.2025
17.06.2025
27.05.2025
24.03.2025