Hakan AKSAY
Dün erken kalktım.
Güneşten biraz sonra.
Hava güzel.
Doğa sessiz.
Hayır, sessiz değilmiş, yanılmışım.
Balkona çıktığımda kuşların ötüşünü duydum.
Sayıları çok, sesleri yakın, neşeleri yerinde.
İster istemez gülümsedim.
Bir tür selamlaşma belki de bu.
Bir tür mutluluk refleksi.
Geçen gün yolda bahar çiçeklerini gördüğümde yavaşlamıştım.
Pembeli beyazlı çiçekler...
Badem miydi bunlar, şeftali mi?..
Yemyeşil örtü üzerinde harikulade kenar süsleri gibi.
Arabanın camını açmıştım.
Belki onları daha iyi görmek için, arada hiçbir şey olmasın diye...
Belki de bir parça kokularını hissedebilmek için...
Sahiden bahar mı geldi ne?..

* * *
Eskiden bahar gelirdi bizim memlekete de.
Hâlâ geliyor mu?
Eskiden kuşları, çiçekleri gülümseyerek selamlardık.
Bir tür mutluluk refleksi...
Hâlâ kaldı mı mutlu olma yeteneğimiz?
Bakın, dün ilk cemre düşmüş.
27 Şubat’ta ikincisi, 5 Mart’ta üçüncüsü düşecekmiş.
Sırasıyla havaya, suya, toprağa...
Hava, su ve toprak ısınacak böylece.
Ve bahar egemen olacak her yerde.
Çiçekler açacak, kuşlar ötecek, güneş ısıtacak, çocuklar cıvıldayacak, aşk isteği canlanacak...
Mutlu olacağız.
* * *
Mutlu olacak mıyız?
Terk etmedi mi mutluluk bu lanetli diyarları?
Hâlâ umut kaldı mı?
Erguvanı, sümbülü, laleyi bulacağımız kesin...
Ama mutluluğu yakalayabilir miyiz bir köşede?
Sıradan şeylerden mutlu olabilir miyiz?
Siyaset karanlığından kurtulabilir miyiz?
Bütün Türkiye’yi ve hatta sınır ötesini kaplayan kan gölünden sıyrılabilir miyiz?
Gazetelerdeki, televizyonlardaki öldürme hırsından arınabilir miyiz?
Kaç kişi öldürüldü bugün?
Kaçının cenazesinde devlet ve siyaset erbabı siyasi şov yaptı?
Kaçının ölümü “yok edildi”, “eskisiz hale getirildi” diye duyuruldu?
Kaç yerde terör bombaları patladı?
Ve - içerisi yetmez gibi - sınır dışına atılan “fırtına-öbüs” top atışları...
“Terörle mücadele”, “millî menfaatler” söylemiyle, kıyısında tehlikeli ve inatçı bir dansı sürdürdüğümüz savaşlar...
Bir de durmadan kin kusan, “vururuz”, “cezalandırırız”, “öldürürüz” diyen yöneticiler...
Bahar, kuşlar, çiçekler, bombalar, kurşunlar, saldırı emirleri, savaş naraları...
Ya mutluluk?..
Mutlu olabilecek miyiz biz?
* * *
Onca ülke var bu dünyada.
Ve hepsinin başında yöneticileri...
Bizimle aynı zaman diliminde yaşıyorlar.
Hepsi bizim kadar mutsuz mu?
Hepsi bizim kadar ölüyor mu?
Hepsi bizim kadar terör ve savaş tehlikesi içinde mi?
Hepsi bizim kadar düşman mı herkese?
Ve hepsinin bizim kadar düşmanı var mı?
Neden bunca bela bizim topraklarımıza yığıldı?
Neden bunca nefret, şiddet, umutsuzluk bizim memlekette?
Ah, evet, biz çok “özeliz” değil mi?
“Bütün dünya bize karşı birleşir”, ha?
“Gezegendeki bütün halkların tek isteği Türkleri yenmek ve Türkiye’yi ele geçirmektir”, öyle mi?
Peki ya bahar, umut, aşk, vicdan, adalet, özgürlük, mutluluk?..
Bunlar neden hep başka diyarların hakkı da...
Ölüm hep bize düşer, usta?

* * *
İnsanlığı, aşkı, umudu, vicdanı, özgürlüğü anlatan satırların içinde kaybolup biraz olsun kurtulmak için bu bataklıktan, kapağını kaçıncı kez açtığım “eski dost” bir kitabın ilk cümlesi:
“Bütün mutlu aileler birbirine benzer; ama her mutsuz ailenin kendine özgü bir mutsuzluğu vardır.” (Tolstoy, Anna Karenina.)
Acaba ülkeler ve halklar için de geçerli midir bu tür bir yaklaşım?
Mutluluk araştırmalarında hep başlarda gelen Danimarka, Norveç, İsveç, Finlandiya, Yeni Zelanda, Avustralya ve diğer ülkeler “işin sırrı”nı nasıl buldu?
Bu tür sıralamaların en gerilerinde gelen ülkelerden biri olarak biz, öteki “sonuncular” ile aynı felâketi mi paylaşıyoruz?
Yoksa “kendimize özgü” mutsuzlukların ağına mı düştük? Kendi siyasi ve ahlaki tercihlerimizin esiri mi olduk?
Bu topraklarda işlenen günahlar, bizi içinden çıkamayacağımız lanetli bir kadere mi mahkûm etti?
Abartıyor muyum?
O kadar da mutsuz değil miyiz?
Öyle mi sizce?
Bir bakın o zaman çevrenize! Sokaktakilere, iştekilere, okuldakilere, evdekilere, nihayet aynaya bakın bir!..
Kaç tane mutlu, umutlu, huzurlu yüz görebileceksiniz?
Keşke yanılıyor ve abartıyor olsam.
Ama sanmıyorum...
* * *
Türkiye mutsuz...
Türkiye umutsuz...
Türkiye kan gölü içinde...
Türkiye cenaze merasimlerinin kuşatması altında...
Türkiye ölüyor...
Ve tesadüfi bir ölüm değil bu.
7 Haziran’dan sonra yağmur gibi yağmaya başladı ölümler.
“400 milletvekili” olmayınca yüzlerce insan toprak oldu.
“Başkanlık” planı olsun diye içerde ve dışarda daha çok kan döküleceğe benziyor.
Akıl almaz bir aymazlıkla, ölümüne bir inatla savaşın üzerine gidiliyor.
Belli ki daha binlerce insanın ölmesi gerekiyor.
Oysa dışarda bahar var...
Kuşlar ötüşüyor...
Pembeli beyazlı bahar çiçekleri açıyor...
Ve üzerinde bunca korkunç suçla günahın işlendiği memleketimizin öylesine saf bir güzelliği var ki...
Mutluluk bir adım ötede sanki...
Uzansan dokunabilirsin...
Gülebilirsin...
Sevebilirsin...
Hoş görebilirsin...
Barış ve dostluk içinde yaşayabilirsin...
Ve mutlu olabilirsin...
Uzansan...
Bir uzanabilsen...
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
















































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.08.2025
17.07.2025
26.06.2025
22.06.2025
11.05.2025
10.05.2025
13.04.2025
29.03.2025
20.03.2025
6.03.2025