Hakan AKSAY
İçerde Yenikapı, dışarda Petersburg.
Cumhurbaşkanı Erdoğan nefes alıyor.
Darbe girişimi ile birlikte içine girdiği zor dönemden çıkmak için güçlü hamleler yapıyor.
AB ile çıkmaza girildi, ABD ile ilişkiler gerginleşti; Batı cephesi puslu.
Komşularla patırtımız gürültümüz az değil.
Erdoğan’ın uluslararası politikaya yeniden ağırlığını koyma çabasında çıkış noktası olarak seçtiği yer Rusya, elini uzattığı lider ise 24 Kasım’da Türk jetleri tarafından uçağı düşürülen Başkomutan ve Devlet Başkanı Putin.
İlginç, değil mi?
Uçağın düşürülmesi sonrasında yapılan karşılıklı sert açıklamaları ve suçlamaları buradan hatırlatmayalım.
Ama yine de insanoğlunun bir hafızası var.
Hele Rus ise.
Hele istihbarat kökenli ise.
Hele dünya çapında iddiası olan, ülkesini yeniden şaha kaldırma amacındaki bir liderse.
Son sekiz aydır Rus arkadaşlarımdan ve meslektaşlarımdan en sık duyduğum cümlelerden biri çok kısa, üç kelimelik:
“Putin asla unutmaz.”
Bence de öyle. Unutmaz. Artık Erdoğan’a eskisi kadar güvenmez...
Ama...
Pragmatizm diye bir şey var.
Bu prensibin en usta uygulayıcılarından biri Putin.
Dün “bizi sırtımızdan vurdu” dediği Erdoğan ile devletinin çıkarları adına yeni bir “dostluk ve işbirliği dönemi” başlatabilir.
Başlattı da.
“Dostum Erdoğan” demedi ama.
Erdoğan dün defalarca “dostum”, “sevgili dostum”, “kıymetli dostum Vladimir” dedi; ama benzer bir karşılık alamadı.
Burada da ilginç bir “hassasiyet” var: 24 Kasım sonrasında Rusya medyasında öylesine şiddetli bir Türk düşmanlığı fırtınası estirildi ki, iki lider aniden barışma ve işbirliği yolunu seçtiklerinde, Rusya toplumu bu hıza ayak uyduramadı; hatta “Durun bakalım, Türklerle bu kadar çabuk dost olmayalım” diye tepki gösterdi (anketlere bakılırsa, halkın üçte ikisi, Türkiye’ye daha “mesafeli”olunmasından, darbe girişimi sonrasında “tarafsız”durulmasından yana).
Belki biraz da onun için “dostum Tayyip” olmadı dün.
Toplantı başlangıcında iki lider de zorlandı. Yüzleri gülse de mimikleri, elleri, ayakları gergindi. Burada paylaştığımız mükemmel fotoğrafa siz de bir bakın isterseniz. Ve Erdoğan’ın “o bakış”ını yorumlamayı deneyin.

‘Rusya’nın ne işi var?’dan ‘Suriye’de en etkili politik aktör’e
Ben bu yazıyı yazdığım sıralarda bazı görüşmeler tamamlanmış, ama bütün toplantılar henüz bitmemişti. İki liderin, dışişleri bakanlarının ve istihbarat şeflerinin katıldığı önemli görüşmeyle ilgili ayrıntılı bilgi verilmemişti.
Belki fazla ayrıntı verilmez de. Ama “hassas” konuları tahmin etmek zor değil.
Anahtar konu Suriye.
Aylar önce “Rusya’nın Suriye’de ne işi var?” diyen Erdoğan, bugün“Suriye’de en etkili politik aktör Rusya’dır” aşamasına geldi.
Malum, IŞİD eski IŞİD değil Ankara için. El Nusra’yı da geçmişteki gibi savunmuyor Erdoğan; dahası onu “terörist örgütler” arasına aldı bile. Ama Ahrar uş-Şam ve başka İslamcı gruplara karşı Rusya ile arasında ciddi mesafe var. Esad konusunda da öyle.
Elbette Rusya ile Türkiye’nin Suriye politikası illaki üst üste çakışacak, aynı olacak diye bir şey yok.
Ama galiba aradaki farklılıkların azalması, mesafenin kısalması gerekecek.
Bunun için – bölgeye ağırlığını koyan ve Batı’ya bile şartlarını dikte eden – Rusya’nın politikasını revize etmesini kimse beklemiyor.
Değişiklik Ankara’nın yaklaşımlarında olabilir. Gidiş o yönde.
Ancak eğer “Biz Rusya’ya ‘kardeş’ deriz, ‘dost’ deriz, ama kendi bildiğimizi okuruz” türü kurnaz bir yol seçilirse, Türk-Rus ilişkileri bir süre sonra tekrar eski karanlığına dönebilir.
Bu arada dün çiçeği burnunda ve “sakıncasız” bölge uzmanları nedense çok şaşırdı: “Hakan Fidan’ın Rusya ziyaretine katılacağını hiç beklemiyorduk. Neden acaba?” diye.
Nedenini tahmin etmek o kadar zor mu? “IŞİD’e karşı ortak mücadele” şemsiyesi altında iki ülke arasında istihbarat paylaşımları başlayalı çok oluyor. Her iki devlet de birçok IŞİD militanına ait bilgileri birbirine verdi. Bu süreç devam edecek.
İstihbarat deyince, uluslararası konular da var. Darbe girişimi de var. FETÖ’cüler de var. Hem içerde, hem de dünyada. Türkiye, Rusya’dan azami istihbarat katkısı almaya çalışıyor.
Dünkü görüşmelerde 15-16 Temmuz sık sık gündeme geldi. Putin’in darbeye karşı çıkarak Erdoğan’a verdiği destekle ilgili parlak cümleler durmadan havada uçuştu.
Gerçekten de öyle geçiştirilecek bir konu değil bu. Özellikle de Batılı liderlerin sergilediği mesafeli, isteksiz, yer yer de beceriksiz yaklaşımlar dikkate alınırsa, Putin’in “demiri tavında dövdüğü”daha iyi anlaşılabilir.
“Artık Ankara’nın dış politikası değişti, ABD ve AB geride kaldı, NATO’dan çıkılacağı zaman da yakındır. Ondan sonra ver elini Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ)!” türü radikal tahminleri ileri sürenlerden değilim.
Evet, dış politikada hissedilir bir değişiklik yaşanıyor. Rusya öne çıktı. Peşinden İran gelir, Çin gelir, Kafkasya’da “Rusya-Azerbaycan-Türkiye üçlüsü” (veya + İran ile, “dörtlüsü”) gelebilir. Bakarsınız, bir yerlerde “Rusya-Azerbaycan-Ermenistan-Türkiye”platformu bile gündeme getirilebilir (Putin önceki gün Azerbaycan ve İran liderleriyle görüşmüştü. Dün Erdoğan’la. Bugün ise Ermenistan ve Azerbaycan liderleriyle bir araya geliyor)...
Ama Ankara’nın ha deyince Batı’ya açılan pencerelerini kapatacağını veya kapatmak isteyeceğini sanmam. Öte yandan hiç kimseyi ŞİÖ’ye bir anda üye yapmıyorlar. Bu yıl Hindistan ve Pakistan konusunda sadece ilke kararı çıktı. Üye olmayı çok isteyen ve bu konuda Rusya’ya bozuk atan İran’a ise “Sen hele biraz bekle, seneye kararını çıkarır, kısmetse bir sonraki sene de üye yaparız” dendi.

Sıradan bir zirve gibi, ama ‘tarihî’
Ekonomi cephesinde büyük ölçüde beklenenler oldu. Rusya, Türkiye ile ticaretin, turizmin, Türk iş dünyasının önünü açma sözünü yineledi. Charter uçuşlarının başlangıcı daha da yaklaştı (ama bu arada yaz da yakında uzaklaşacak. Seneye inşallah!).
Şu ana kadar sanırım en çok ve en somut konuşmalar Türk Akımı Doğalgaz Projesi üzerine yapıldı. Ukrayna’yı devreden çıkaracak ilk hattın 2019 sonuna kadar gerçekleştirileceğinden söz edildi. Avrupa’ya uzanacak diğer hattın durumu üzerine görüşmeler sürecek.
Altı yıldır neredeyse yerinde sayan Akkuyu Nükleer Santrali Projesi, Türkiye’nin sağlamayı vaat ettiği ayrıcalıklı şartların da yardımıyla hız kazanacak.
Bunlar iyi güzel de...
Zirve, Erdoğan’ın daha Rusya’ya gitmeden dediği gibi “tarihî”miydi?
Evet, bence öyleydi.
Yukarıda yazdıklarıma bakıp da “Ee, ne olmuş? Nerede olağanüstülük var ki?” diyenleriniz çıkabilir.
Birincisi, dün kapalı kapılar ardında konuşulan siyasi konularda“zirvenin kokusu” önümüzdeki günlerde çıkabilir.
İkincisi, unutmayalım ki, 24 Kasım’da iki ülke arasında yalnızca siyasi değil, askerî bir gerginlik çıktı. Aylar boyunca şu ya da bu ölçüde çatışma tehlikesi bile gündemdeydi. Bugün ise barışmadan, işbirliğinden, ilişkilerde eski düzeye kısa sürede erişmekten söz ediliyor.
Hatta bakarsınız, Batı ile kapışma, FETÖ’cü darbeye karşı Rusya ile işbirliği falan derken bazı açılardan eski düzeyin bile ilerisine geçilebilir.
Ve nihayet, birçok devletle kapışma sürecinden sonra, özellikle de darbe girişiminin ardından kendini dünyada yapayalnız hisseden Erdoğan, dün uluslararası politikaya dönüş yapmış oldu.
“Sevgili dostu” Putin sağ olsun...
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları














































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.08.2025
17.07.2025
26.06.2025
22.06.2025
11.05.2025
10.05.2025
13.04.2025
29.03.2025
20.03.2025
6.03.2025