Hakan AKSAY
İçerde Yenikapı, dışarda Petersburg.
Cumhurbaşkanı Erdoğan nefes alıyor.
Darbe girişimi ile birlikte içine girdiği zor dönemden çıkmak için güçlü hamleler yapıyor.
AB ile çıkmaza girildi, ABD ile ilişkiler gerginleşti; Batı cephesi puslu.
Komşularla patırtımız gürültümüz az değil.
Erdoğan’ın uluslararası politikaya yeniden ağırlığını koyma çabasında çıkış noktası olarak seçtiği yer Rusya, elini uzattığı lider ise 24 Kasım’da Türk jetleri tarafından uçağı düşürülen Başkomutan ve Devlet Başkanı Putin.
İlginç, değil mi?
Uçağın düşürülmesi sonrasında yapılan karşılıklı sert açıklamaları ve suçlamaları buradan hatırlatmayalım.
Ama yine de insanoğlunun bir hafızası var.
Hele Rus ise.
Hele istihbarat kökenli ise.
Hele dünya çapında iddiası olan, ülkesini yeniden şaha kaldırma amacındaki bir liderse.
Son sekiz aydır Rus arkadaşlarımdan ve meslektaşlarımdan en sık duyduğum cümlelerden biri çok kısa, üç kelimelik:
“Putin asla unutmaz.”
Bence de öyle. Unutmaz. Artık Erdoğan’a eskisi kadar güvenmez...
Ama...
Pragmatizm diye bir şey var.
Bu prensibin en usta uygulayıcılarından biri Putin.
Dün “bizi sırtımızdan vurdu” dediği Erdoğan ile devletinin çıkarları adına yeni bir “dostluk ve işbirliği dönemi” başlatabilir.
Başlattı da.
“Dostum Erdoğan” demedi ama.
Erdoğan dün defalarca “dostum”, “sevgili dostum”, “kıymetli dostum Vladimir” dedi; ama benzer bir karşılık alamadı.
Burada da ilginç bir “hassasiyet” var: 24 Kasım sonrasında Rusya medyasında öylesine şiddetli bir Türk düşmanlığı fırtınası estirildi ki, iki lider aniden barışma ve işbirliği yolunu seçtiklerinde, Rusya toplumu bu hıza ayak uyduramadı; hatta “Durun bakalım, Türklerle bu kadar çabuk dost olmayalım” diye tepki gösterdi (anketlere bakılırsa, halkın üçte ikisi, Türkiye’ye daha “mesafeli”olunmasından, darbe girişimi sonrasında “tarafsız”durulmasından yana).
Belki biraz da onun için “dostum Tayyip” olmadı dün.
Toplantı başlangıcında iki lider de zorlandı. Yüzleri gülse de mimikleri, elleri, ayakları gergindi. Burada paylaştığımız mükemmel fotoğrafa siz de bir bakın isterseniz. Ve Erdoğan’ın “o bakış”ını yorumlamayı deneyin.

‘Rusya’nın ne işi var?’dan ‘Suriye’de en etkili politik aktör’e
Ben bu yazıyı yazdığım sıralarda bazı görüşmeler tamamlanmış, ama bütün toplantılar henüz bitmemişti. İki liderin, dışişleri bakanlarının ve istihbarat şeflerinin katıldığı önemli görüşmeyle ilgili ayrıntılı bilgi verilmemişti.
Belki fazla ayrıntı verilmez de. Ama “hassas” konuları tahmin etmek zor değil.
Anahtar konu Suriye.
Aylar önce “Rusya’nın Suriye’de ne işi var?” diyen Erdoğan, bugün“Suriye’de en etkili politik aktör Rusya’dır” aşamasına geldi.
Malum, IŞİD eski IŞİD değil Ankara için. El Nusra’yı da geçmişteki gibi savunmuyor Erdoğan; dahası onu “terörist örgütler” arasına aldı bile. Ama Ahrar uş-Şam ve başka İslamcı gruplara karşı Rusya ile arasında ciddi mesafe var. Esad konusunda da öyle.
Elbette Rusya ile Türkiye’nin Suriye politikası illaki üst üste çakışacak, aynı olacak diye bir şey yok.
Ama galiba aradaki farklılıkların azalması, mesafenin kısalması gerekecek.
Bunun için – bölgeye ağırlığını koyan ve Batı’ya bile şartlarını dikte eden – Rusya’nın politikasını revize etmesini kimse beklemiyor.
Değişiklik Ankara’nın yaklaşımlarında olabilir. Gidiş o yönde.
Ancak eğer “Biz Rusya’ya ‘kardeş’ deriz, ‘dost’ deriz, ama kendi bildiğimizi okuruz” türü kurnaz bir yol seçilirse, Türk-Rus ilişkileri bir süre sonra tekrar eski karanlığına dönebilir.
Bu arada dün çiçeği burnunda ve “sakıncasız” bölge uzmanları nedense çok şaşırdı: “Hakan Fidan’ın Rusya ziyaretine katılacağını hiç beklemiyorduk. Neden acaba?” diye.
Nedenini tahmin etmek o kadar zor mu? “IŞİD’e karşı ortak mücadele” şemsiyesi altında iki ülke arasında istihbarat paylaşımları başlayalı çok oluyor. Her iki devlet de birçok IŞİD militanına ait bilgileri birbirine verdi. Bu süreç devam edecek.
İstihbarat deyince, uluslararası konular da var. Darbe girişimi de var. FETÖ’cüler de var. Hem içerde, hem de dünyada. Türkiye, Rusya’dan azami istihbarat katkısı almaya çalışıyor.
Dünkü görüşmelerde 15-16 Temmuz sık sık gündeme geldi. Putin’in darbeye karşı çıkarak Erdoğan’a verdiği destekle ilgili parlak cümleler durmadan havada uçuştu.
Gerçekten de öyle geçiştirilecek bir konu değil bu. Özellikle de Batılı liderlerin sergilediği mesafeli, isteksiz, yer yer de beceriksiz yaklaşımlar dikkate alınırsa, Putin’in “demiri tavında dövdüğü”daha iyi anlaşılabilir.
“Artık Ankara’nın dış politikası değişti, ABD ve AB geride kaldı, NATO’dan çıkılacağı zaman da yakındır. Ondan sonra ver elini Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ)!” türü radikal tahminleri ileri sürenlerden değilim.
Evet, dış politikada hissedilir bir değişiklik yaşanıyor. Rusya öne çıktı. Peşinden İran gelir, Çin gelir, Kafkasya’da “Rusya-Azerbaycan-Türkiye üçlüsü” (veya + İran ile, “dörtlüsü”) gelebilir. Bakarsınız, bir yerlerde “Rusya-Azerbaycan-Ermenistan-Türkiye”platformu bile gündeme getirilebilir (Putin önceki gün Azerbaycan ve İran liderleriyle görüşmüştü. Dün Erdoğan’la. Bugün ise Ermenistan ve Azerbaycan liderleriyle bir araya geliyor)...
Ama Ankara’nın ha deyince Batı’ya açılan pencerelerini kapatacağını veya kapatmak isteyeceğini sanmam. Öte yandan hiç kimseyi ŞİÖ’ye bir anda üye yapmıyorlar. Bu yıl Hindistan ve Pakistan konusunda sadece ilke kararı çıktı. Üye olmayı çok isteyen ve bu konuda Rusya’ya bozuk atan İran’a ise “Sen hele biraz bekle, seneye kararını çıkarır, kısmetse bir sonraki sene de üye yaparız” dendi.

Sıradan bir zirve gibi, ama ‘tarihî’
Ekonomi cephesinde büyük ölçüde beklenenler oldu. Rusya, Türkiye ile ticaretin, turizmin, Türk iş dünyasının önünü açma sözünü yineledi. Charter uçuşlarının başlangıcı daha da yaklaştı (ama bu arada yaz da yakında uzaklaşacak. Seneye inşallah!).
Şu ana kadar sanırım en çok ve en somut konuşmalar Türk Akımı Doğalgaz Projesi üzerine yapıldı. Ukrayna’yı devreden çıkaracak ilk hattın 2019 sonuna kadar gerçekleştirileceğinden söz edildi. Avrupa’ya uzanacak diğer hattın durumu üzerine görüşmeler sürecek.
Altı yıldır neredeyse yerinde sayan Akkuyu Nükleer Santrali Projesi, Türkiye’nin sağlamayı vaat ettiği ayrıcalıklı şartların da yardımıyla hız kazanacak.
Bunlar iyi güzel de...
Zirve, Erdoğan’ın daha Rusya’ya gitmeden dediği gibi “tarihî”miydi?
Evet, bence öyleydi.
Yukarıda yazdıklarıma bakıp da “Ee, ne olmuş? Nerede olağanüstülük var ki?” diyenleriniz çıkabilir.
Birincisi, dün kapalı kapılar ardında konuşulan siyasi konularda“zirvenin kokusu” önümüzdeki günlerde çıkabilir.
İkincisi, unutmayalım ki, 24 Kasım’da iki ülke arasında yalnızca siyasi değil, askerî bir gerginlik çıktı. Aylar boyunca şu ya da bu ölçüde çatışma tehlikesi bile gündemdeydi. Bugün ise barışmadan, işbirliğinden, ilişkilerde eski düzeye kısa sürede erişmekten söz ediliyor.
Hatta bakarsınız, Batı ile kapışma, FETÖ’cü darbeye karşı Rusya ile işbirliği falan derken bazı açılardan eski düzeyin bile ilerisine geçilebilir.
Ve nihayet, birçok devletle kapışma sürecinden sonra, özellikle de darbe girişiminin ardından kendini dünyada yapayalnız hisseden Erdoğan, dün uluslararası politikaya dönüş yapmış oldu.
“Sevgili dostu” Putin sağ olsun...
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları



















































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.08.2025
17.07.2025
26.06.2025
22.06.2025
11.05.2025
10.05.2025
13.04.2025
29.03.2025
20.03.2025
6.03.2025