Hasan ÖZTÜRK
Ellerim, ayaklarım, yüzüm ve saçlarım bembeyazdı. Çocuktum. Bembeyaz karların içinde yuvarlanıyordum. Ağaçlar beyaz, evlerin damları beyaz, gözümün alabildiği her yer beyazdı. Ninem küçük evinin penceresinden, bembeyaz saçlarıyla beni izliyordu...
Çıplak ayaklarımla çamur karıyordum. Çamurun içine saman katmıştı babam kerpiçler sağlam olsun diye. Beyaz badanalı küçük bir ev yapacaktı bize. Çamurlara baktıkça şaşıp kalıyordum; ayaklarıma sıvanan toprak ve samanlar da beyazdı... Bir beyaz horoz, biraz ileride beyaz bir tavuğun üstüne binmeye çalışıyordu. Biraz ötede beyaz bir tavuk,"Gork gork" edip bir sürü beyaz civcivi peşinde gezdiriyordu...
Akşam olmak üzereydi. Bahçedeki zeytin ağacının altına serdiği hasırın üstüne sofra kurmuştu annem. Babam, sırtını zeytin ağacına yaslamış suyla beyazlattığı rakısını içiyordu. Ben de "Köpek Marka"gramofonumuzu kurup plak çalıyordum ona, "Bakmıyor çeşm-i siyah feryade" şarkısını çok severdi babam. Bense, bugün "Ak pak oldu saçlarım"şarkısını çalıyordum ona... Sabah erkenden kalkıp, köyümüzün önünde ığrıp ağıyla voli çeviren Ali Reis'in takımına yardım etmiş, ığrıptan çıkan kolyozlardan(kedi payı misali) bir avuç balık atmışlardı bana. O balıkları yiyorduk şimdi. Balıklar beyaz, zeytin ağaçları beyaz, gramofondaki köpek beyazdı... Beyaz bir köpekle, beyaz bir kedi, attığım balık kılçıklarını kapmak için uğraşıyorlardı...
Beyaz palamar taşının üstüne oturmuş denizi izliyordum. Keşişleme patlamıştı aniden. Dalgaların beyaz köpükleri oturduğum taşa vurup geri gidiyordu. Beyaz bir yat dalgalarla boğuşuyor, bir görünüp bir kayboluyordu denizde. Beyaz giysileri içinde bir deniz askeri köyün iskelesinden onlara işaretle Ayazma Koyu'na doğru gitmelerini anlatmaya çalışıyordu. Yattaki beyaz giysili adamlar denizcinin yaptığı imleri anlamıyorlardı. İşte tam o sırada, beyaz bir balina yakınıma kadar gelmiş, beni çağırıyordu. Atlayıp beyaz balinanın sırtına yatın yanına gittim. İçindekilere beni izlemelerini söyledim. Onları yakındaki Ayazma koyuna götürüp, yatlarını demirlettim. Kurtulmuşlardı. Adamlar sevinçten tüm dişlerini göstererek beyaz beyaz gülüyorlardı. Gülen gözleri bembeyazdı...
Koza vaktiydi; beyaz badanalı evlerde ipek böceği besliyorlardı. Elimdeki beyaz dutları yiyerek beyaz ipek böceklerinin beyaz kozayı örüşlerini izliyordum. Ördükleri koza bu kez her zaman ördüklerinden çok büyüktü. Niye bu denli büyük koza ördüklerini sordum. İpek böcekleri: "Bunu sana örüyoruz" dediler. Koza örüldükten sonra içine girip oturdum. Pencerelerine beyaz ipek tüller örüp taktı annem...
Babamı çok küçük yaşta yitirdim. Ölüler beyaz kefenlere sarılı gömülürler ya? Babamın gömülüşü öyle olmadı. O, beyaz bir ata binmiş, gömülmeye gidiyordu. Yanında yalnızca beyaz sakallı bir adam vardı. Başkasını istemiyordu. Atın üstünden: "Hepiniz öleceksiniz. Bu işi büyütmeyin, ben yalnız giderim" diyordu bizlere. Anneme bir demet beyaz gül verip, atından inmeden öptü onu. Başının üstündeki beyaz bir bulut eşliğinde, beyaz atıyla gitti gömülmeye. Kalanlar babamın arkasından beyaz mendil salladılar ...
Beyazlar içinde yaşıyordum. En çok da gecelerin beyaz olması şaşırtıyordu beni. Beyaz bir vapura binmiş beyaz dalgalar üstünde gidiyordum. Kar yağıyordu. Güverteye çıktım, beyaz yalılara bakıyordum. Beyaz arabalar deniz kıyısında park etmişler, hepsinin içinde beyaz giysileriyle gelinler, ellerinde beyaz çiçekleriyle oturuyorlardı... Vapur beyaza boyalı bir iskeleye yanaşınca indim. Beyaz kapılı bir lokantaya girdim. Beyaz Şarap istedim beyaz ceketli garsondan. Yemem için de beyaz bir tabakta pavurya getirdiler. Bembeyazdı pavuryanın etleri. Bir adam ekmek parçaları atıyordu denize. Binlerce beyaz martı, atılan beyaz ekmekleri kapmak için, alçalıp alçalıp yükseliyorlardı. Binlerce kuş beyaz kanatlarını çırparak ve süzülerek dans ediyordu. Olanca hızıyla yağıyordu kar. Beyaz örtülü masada, beyaz tabağımda beyaz pavurya etleri, beyaz şarabım, martılar, beyaz köpükler ve kar..."Bir kaset koy, şarkı beyaz olsun" dedim beyaz önlüklü garsona. Akasyalar açarken şarkısını çaldılar benim için...
Beyaz bir bulutun üstüne binmiş dolaşıyordum. Herkes ellerinde fırçalar, dünyayı beyaza boyamak için uğraşıyordu. Her yer bembeyaz olmuştu. Toprak, deniz, dağlar; yollarda yürüyen insanlar beyazdılar bugün. Tüm kızlar başlarını yukarı kaldırmış, beyaz elleriyle beyaz mendillerini sallıyorlardı bana. Yüzlerce Venüs köpükler giymiş, dans ediyorlardı denizin beyaz dalgaları üstünde. Apollon, beyaz harmaniyesiyle Çoban Yıldızı'nın üstünde oturmuş beni izliyordu. Kibele beyaz topraklara bakıp gülüyordu: "Senin için, bu kez ses çıkarmadım topraklarımın beyaza boyanmasına" diyordu bana...
Her şey beyazdı evrende. Daha da yakından görmeliydim beyazları bugün. İnip aşağıya bir beyaz at bulup dörtnala gezmeliydim beyazların arasında. Akasya çiçeklerini çok sevdiğimi düşündüm. Beyaz olduğu için seviyordum onları. Bugün ise her şey beyazdı. Her şeyi çok seviyordum bu haliyle ben.
Bir ayak sesi duydum. Siyah bir nokta belirdi gözümün önünde. Ayak sesleri yaklaştıkça büyüyordu siyahlık. Ayak sesleri yanıma gelip kesildiğinde, siyah nokta büyümüş, her yanımı sarmıştı. Yine çalınmıştı beyazlarım. Haftalardan beri hep aynı şeyi yapıyorlardı beyaz hırsızları. Ne zaman beyazda gezsem, gelip çalıyorlardı beyazlarımı.
***
Ellerinde testileri su satıyorlardı sokaklarda çocuklar. Su içip serinliyordu herkes. Büyük küçük, denize girmişler, birbirlerine su atıp eğleniyorlardı. Çocukların sevinç çığlıkları dolduruyordu her yanı. Bebekleri, anneleri koltuk altlarından tutmuş, bellerine dek suya sokuyorlardı. Herkes mutluydu suların içinde. Çığlıklar atıp çılgınca eğleniyorlardı. Ben de girmek istiyordum denize. Yürüyemiyordum. Denizin buz gibi sularına girip serinlemek istiyordum. En küçük kıpırtı yoktu ellerimde ayaklarımda. Su satan çocuklara seslenmek istiyor, seslenemiyordum. Açamıyordum ağzımı. Bedenim benim değildi sanki. Ama yaşıyordum. Soluk alıp vermemden anlıyordum bunu.
Bir derenin kıyısında oturuyordum. Buz gibi sular akıyordu derede. Her yanım rengârenk yaban lalesiydi. Çam ağaçları o denli görkemliydi ki, güneşi sızdırmıyorlardı dereye. Hafiften üşüyordum. Dereye uzanıp kana kana su içmek istiyor, uzanamıyordum. En küçük bir devinim yoktu bedenimde. Ölü gibiydim. Oysa yaşadığımı biliyordum. Duyuyordum, görüyordum, yaşadığımın belirtileriydi bunlar. Üstelik çok susamıştım, ölüler susamazlar ki?
Oturduğum derenin kıyısında şırıl şırıl akan sulara bakıyor, doyasıya içmek istiyordum. Dereye kadar gidebilseydim içmekle kalmayıp, başımı da sokacaktım suyun içine. Bir kuş kondu omzuma. Minicik bir şey. Dokunsalar ağlayacakmış gibi bakıyordu yüzüme minik kuş. Bu kuşu bir yerlerden tanıdığımı düşündüm; sonunda çıkardım onu nereden tanıdığımı. Bu, oğlumun besleyip büyüttüğü kuştu. Uzun zaman önceydi, özgürlüğü seçip uçup gitmişti bir gün. Yemini, suyunu ben verirdim oğlum olmadığı zamanlar. İşte bu kuş bana bir süre üzgün üzgün baktıktan sonra uçup derenin kenarına kondu. Gagasına aldığı suyu getirip ağzıma boşaltıyordu. Aslında pek bir şey getirebildiği de yoktu. Yalnızca gagası ıslaktı. O bile, birazcık olsun serinletiyordu beni. Kuş yüzüme bakıp benim bu kadarcık suyla memnun olmadığımı görünce hiç ummadığım bir şey yaptı. Beni kanatlarının üstüne alıp uçurdu oradan. Bir göle doğru gittiğimizi görüyordum kuşun üstünden aşağıya doğru baktığımda. Tam gölün kıyısına ineceğimiz de kuşu gören yaramaz bir çocuk sapanıyla nişan aldı ve bacağından vurup yere düşürdü. Ben kumların üstüne yuvarlandığımda kuş canını kurtarmak için uçup gitti. Beni bir ay önce tutuklayan aynı adamlar sanki oraya geleceğimi biliyorlarmış gibi silahlar ellerinde bekliyorlardı. Gölden bir lokma su içmeme izin vermeden beni yeniden tutukladılar.
Bir trene binmiş gidiyorduk. Yanımda bileğimden bileğine kelepçelendiğim bir görevli oturuyordu. Karşıda çok büyük bir nehir göründü. Tren biraz gittikten sonra yavaşlayıp durdu. Herkesi aşağıya indirdiler. Biz de inmiştik. Küçük bir ağacın gölgesine doğru yürüdü yanımdaki görevli. Birlikte ağacın yanına kadar gittik. Görevli oturunca ben de zorunlu olarak oturdum. O küçük ağacın gölgesindeydi. Gölge yetmediği için ben güneşte kalmıştım. Öylesine yakıyordu ki güneş... Trenden inenler, kadınlı erkekli soyunup nehre girdiler. Dalıp dalıp çıkıyorlardı yunus sürüleri gibi. Bazıları soğuk suda üşüyüp titriyordu; bense sıcaktan bayılacak gibiydim... Biraz sonra başka bir görevli geldi yanımıza. Nehirde yıkanıp yeni çıkmışt; üstünden sular damlıyorduı. Giyindi ve bağlı olduğum görevlinin kolundan çıkardığı kelepçemin halkasını kendi koluna taktı. Yeni gelen, eski görevlinin yerine oturdu. Eski görevli soyunup nehrin soğuk sularına daldı...
Herkes yıkanıp çıktıktan sonra, makinist ıslak mayosuyla lokomotife atlayıp treni de nehre soktu. Trenin nehirde yıkanışına bakıyor, onun yerinde olmak istiyordum. İnat ettim yanımdaki polisten bir şey istemedim. İstesem ne olacak diye düşündüm ve sonucunu bildiğim için sustum…
Nasıl olduğun anlayamadım. Yine kuşa rastladığım derenin kenarında buldum kendimi, belki de bilincim karışmıştısıcaktan.. Yanı başımdaki dere durmadan akıyor; suların oluşturduğu küçük beyaz köpükçükler kıyılara vurup yok oluyorlardı. Biraz ileride adam boyunda eğrelti otları vardı. Oğlumun bir zamanlar özgürlüğü seçip giden kuşu, onların üstüne konmuş bana bakıyordu. Bir sürü karınca üstüme üşüşmüş her yanımı ısırmaya başlamışlardı. Kovamıyordum karıncaları, çünkü bileklerim kelepçeliydi. Kuşa seslenmek istedim, sesim çıkmadı. Ancak, kuş anlamıştı onu çağırdığımı. Yanıma gelince karıncaları gördü. Gagasıyla birer birer topladı; onun sayesinde kurtulmuştum. .Beni göle götürürken çocuğun attığı sapan taşı bir bacağını kırdığı için seke seke yürüyordu.
Biraz ilerde bir azmak vardı. Derenin suları küçük bir şelale olup oraya dökülüyor, azmakta beyaz köpükler çıkarıyordu. İki timsah kavga ediyordu suyun döküldüğü yerin biraz berisinde. Biri diğerinden çok güçlüydü. Küçük olan timsah kendisini karaya zor attı. Güçlü timsah dalıp ağzında büyük bir balıkla suyun yüzüne çıktı. Sudan çıkıp yakaladığı balığı dışarıda yedi. Balığı yiyen timsahın gözlerinde yaşlar vardı. Diğer timsah da balık yiyene bakıp ağlıyordu. Timsahlar görmesinler diye yerimi değiştirmek istedim. Kıpırdayamıyordum. Biraz sonra timsahlar suya dalıp gittiler. Bir daha ne zaman geleceklerini korkuyla düşündüm, kıpırdayamıyordum. Kaçamazdım onlardan. Tam bu sırada küçük kuş seke seke geldi. Kanatlarının sağlam olduğunu gösterip beni yeniden sırtına aldı ve çocukluğumun geçtiği köye götürdü.
Sıcak bir yaz günüydü. Günlük güneşlik hava değişmeye başlamıştı. Batı yönü kararmış, bulutlar yıldırım hızıyla üstümüze doğru geliyordu. Boraydı bu. Çok severdim bu havayı. Onun için oğlumun adını Bora koymuştum. Biraz sonra deniz kuduracak, fırtınayla birlikte yağmur gelecekti. Kısa sürerdi bu ayların borası. Geldiği gibi giderdi. Arkasında, yere düşmüş yapraklar, saçları ıslanmış çocuklar ve insanın içini bayıltan toprak kokusu bırakırdı... Kuşlar havanın bozacağını anlamışlar, çılgınlar gibi uçuyor, bir yerlere konuyor, kısa sürede yeniden kaçışıyorlardı. Kuş sesleri kaplamıştı her yanı... Bora başladı. Denizde bir sandal demirini tarıyordu. Herkes koşuşturup bir yerlere saklanmaya çalışıyor, ben ise evden çıkıp ıslanmak istiyordum. Sanki birileri içimi boşaltıp, bir korkuluk gibi oturtmuşlardı beni pencerenin önüne. Hiç bir yerimi kıpırdatamıyordum...
Yine anlayamadığım bir şeyler oldu, bilincim karışmıştı yeniden. Timsahların olduğu derenin kenarındaydım; kuş yanımda kırık bacağıyla seke seke dolaşıyordu.. Hiç yalnız bırakmıyordu beni. Çam yapraklarının üstünde pek rahat sayılmazdım. Sırtıma iğne gibi batıyordu yapraklar. Susuzluğumun yanında bir de bu can acısını çekiyordum. Ne kadar da susamıştım. Bir avuç suya neler vermezdim şimdi. Kuşun dereden gagasıyla getirdiği su dudaklarımı bile ıslatmıyordu. Bir ara uçup gitti kuş. Biraz sonra da gagasında bir cıngıl üzümle döndü. Bana getirmişti gagasındakini, anlamıştım. Cıngılı yere bıraktı. Bir tane üzüm koparmaya çalışıyordu ki, eğrelti otlarının arasından çıkan büyük bir yılan göründü. Yılan bize doğru geliyordu. Kuş korkup kaçtı. Ben de kaçmak için davrandım. Kıpırdayamıyordum. Yılan yanıma geldiğinde çok korkmuştum. Avazım çıktığım kadar bağırmaya başladım.”İmdat, yılan. Yılan geliyor imdat,”diyordum. Bu kez sesim çıkıyordu. Sesimin çıkmasına sevinerek bağırmamı tüm gücümle sürdürdüm.
"Ne bağırıyorsun lan orospu çocuğu, ne yılanı o? Gelse bile sen nereden göreceksin ki bu durumda onu?" dedi biraz ötemdeki pisuara çişini yapmakta olan adam. Arkasından, başka birinin lavaboya kustuğunu duydum. ˜ pisuara çişini yapan adam diğerini yüreklendirmek için uğraşıyordu: "Sen daha yenisin de ondan. Zamanla alışırsın. Çoğumuz senin gibi kusmuştuk ilk başlarda. Acımaya değmez bu orospu çocuklarına,"deyip ona, sonra da yanıma geldi. Göz bağlarımı hoyratça sıkıp böğrüme sıkı bir tekme indirdi. Kalorifer borusuna takılı kelepçemi açıp beni ayağa kaldırdı. Kelepçenin halkasının takılı olduğu borudan akan suyun sesi biraz önce kenarında oturduğum derenin sesine çok benziyordu…
Hasan ÖZTÜRK
Yazarlar
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları


















































































































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.02.2015
20.12.2014
7.12.2014
16.11.2014
26.10.2014
11.10.2014
27.09.2014
14.09.2014
3.09.2014
16.08.2014