Markar ESAYAN

New York, New York...
23.09.2017
952

 Cumhurbaşkanı Erdoğan son derece başarılı bir ABD ziyaretinden sonra yurda döndü. Yaptığı ikili görüşmeleri, toplantıları, röportajları listelemenin lüzumu yok. Burada ilk cümleye dönüyoruz; ziyaret son derece önemli ve başarılıydı. Bu çok kritik günlerde her konuda Türkiye’nin tezleri güçlü bir biçimde dünyaya, muhataplara anlatıldı. Kuzey Irak’taki oylamadan PKK/PYD ve Suriye meselesine, FETÖ’den NATO, S400 füzeleri ve Arakan soykırımına kadar ve bunların birbiriyle reddedilmeyecek ilişkileri dünyanın gözüne sokuldu.

New York’ta ABD’nin PYD’ye üç bin TIR ağır silah ve teçhizatı bedelsiz verdiği söylendi. ABD kamuoyuna Rakka operasyonunda seçeneğin PYD olmadığı, Türkiye’nin bu operasyonun birlikte yapılması noktasında Washington’a teklif götürdüğü hatırlatıldı. Türkiye, Fırat operasyonunda üç bin DEAŞ’lı teröristi etkisiz hale getirmişti. Eğer mesele DEAŞ ile mücadele ise, bir terör örgütüne karşı bir başka terör örgütünü kullanmanın gayrimeşruluğu anlatıldı. “ABD’nin bölge hakkındaki niyetini öğrenmek isteriz” dendi.

Daha evvel yazmıştım, sadece bir Körfez ülkesi Türkiye aleyhine algı oluşturmak için dört milyar dolar ayırmış ve bunu Avrupa’ya göndermişti. Bu sadece bir kalem ve bir ülke...

Türkiye aleyhine yıllardır çok haksızca kampanyalar yapılıyor. Bu kampanyaların içeride ortakları var. İşte bir 17/25 Aralık veya 15 Temmuz’un şartlarını oluşturmak, muvaffak olunduğunda da “diktatör düşürüldü, demokrasi kazandı” diyebilmek için. Mısır ve Brezilya’da yapıldığı gibi...

Bunları aşmak o kadar kolay değil. Mesele gerçeklerin anlatılamaması değil, gerçekliğin doğrudan oluşturulması. Aygıtlar zaten gerçek bükücülerin elinde. Burada kendini doğru anlatabilmek ile sahip olunan güç arasında doğru orantı olduğunu görmek lazım. Hakikat er veya geç ortaya çıkmaz mı? Tabii ki öyle. Ama iş işten çoktan geçmiş olur. Sonra bu ülkeler de 50 yıl sonra şurada darbe yaptık diye kendilerini aklarlar.

Mesele bugün neyi başarabildiğiniz, neyi önleyebildiğinizdir.

İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan 15 Temmuz darbesini önleyen, Fırat Operasyonu’nun başkomutanı olarak New York’a gitmiş ve tezlerini bu güçle anlatmıştır. Bu ziyaretin milyarlarca dolarlık kara propagandanın etkisini sıfırladığı söylenemez; ancak buna büyük bir darbe vurmuştur. Bunun değerine de paha biçilemez.

Yazının sonuna doğru, Amerikalı Türk ve Müslüman toplumuna seslendiği konuşmasında çok önem verdiğim bir vurguya değinmek istiyorum. Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasında “kendini bilmek”ten bahsetti.

“Yapmamız gereken kendimiz olmak” diyen Erdoğan “Müslümanlar olarak benimsenmek için özel bir şey yapmaya gerek yok” tespitinde bulundu. Burada kastedilen şey, kabul görmek, benimsenmek için kendimiz olmaktan çıkmaya, Batılıların istediği şekle bürünmeye gerek olmadığıdır.

Bu kapıdan 1. Dünya Savaşı’nın travmasıyla girenlerin çoğu kayboldu, başkalaştı, ülkesine yabancılaştı. Bugün Türkiye onların kafalarındaki çizelgeye göre ilerlemediği için yurtdışına giden böyleleri, sahte cennetlerde mutlu olamayacakları gibi, burada muhafazakarlara reva gördükleri ayırımcı, aşağılayıcı tavırlara maruz kalacaklar. Belki o zaman memleketin, kendisi gibi olmanın ve bu ülkede herkese yer olduğunun değerini anlayabilirler. Bu ziyaret hakkında daha çok şey yazılabilir. Ama önümüzde İran ve Putin ziyaretleri var. Gündem yoğun, vakit, köşe dar...

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar