Mithat SANCAR
Çözüm sürecinde, en hafif deyimle bir muğlaklık ve karmaşa yaşanıyor. Umut ile gerilim, derinleşme işaretleri ile kriz ihtimalleri arasında gidip geliyoruz.
Beşir Atalay’ın, süreçte “yeni bir aşama”nın başlayacağına dair sözleri ve Öcalan’ın bunun da ötesine geçen iyimser ve umutlu açıklamaları, haklı olarak işlerin yolunda gittiği konusunda güçlü bir algı doğurdu. Ancak başbakanın, Kürt hareketine meydan okuyan tehditkâr tavrı ve giderek daha da sertleşen üslubu, bu algıyı desteklemiyor.
Bu karmaşa ve gerilim, geçen hafta AKP’nin Diyarbakır’da düzenlediği “çözüm süreci çalıştayı”na da yansıdı. Benim de davetli olduğum çalıştayın basına açık giriş bölümünde, AKP ve hükümet adına yapılan konuşmaların bir kısmı, 90’ların ruh halini çağrıştıran cinstendi. Adeta “psikolojik savaş” nutukları atıldı. Ama aynı zamanda, yine özellikle Beşir Atalay’ın ağzından, olumlu ve umutlu mesajlar geldi.
Çalıştaydan bir gün sonra Lice’de kalekol yapımını protesto eden kitleye askerlerin açtığı ateşle iki insanın öldürülmesi, sürecin ciddi bir krize doğru savrulmakta olduğu kaygılarını haklı olarak güçlendirdi. Nihayet “bayrak indirme” hadisesi ve ardından gelen milliyetçilik ayinleri ve Kürtlere yönelik maddi/manevi linç girişimleri, iplerin kopmakta olduğu duygusunu körükledi.
Aslında “barış ve çözüm süreçleri”nde bu tür dalgalanmalar ve krizler, çok istisnai ve olağandışı sayılmazlar. Çatışmaların durduğu, çözüme yönelik görüşmelerin yürütüldüğü “geçiş süreçleri” kırılgandırlar. Şiddet eğilimi, bu süreçlerde varlığını hep korur. Hatıralar, algılar ve kimlikler, çatışmaların ve şiddet deneyiminin etkisi altında kalmaya devam ederler.
Mesela en çok bilinen deneyimlerden G. Afrika ve K. İrlanda örneklerinde, şu sıralar karşı karşıya olduğumuz gerilimlerden çok daha vahim olayların ve çatışmaların ortaya çıktığı dönemler oldu. Kolombiya’da halen devam etmekte olan süreçte de, yakın zamanlarda ölümlerle sonuçlanan askeri operasyonlar ve gerilla eylemleri gerçekleşti. Bunlara rağmen, G. Afrika ve K. İrlanda’da müzakereler, kısa aralar dışında, kesilmedi ve bilinen başarılı sona ulaşıldı. Aynı şekilde Kolombiya’da da süreç sarsılmakla birlikte yeniden rayına oturdu.
Bu örneklerde krizlerin aşılmasını sağlayan en önemli husus, süreçlerin kurumsal bir çerçevede yürütülüyor olmasıydı. Kriz yaratan ve hatta çöküş ihtimaline kapıları açan olaylar, taraflar arasındaki müzakerelerde masaya yatırıldı ve ortak çözüm yolları bulundu.
Türkiye’deki süreçte en büyük risk, böyle bir kurumsallığın hala mevcut olmamasıdır. Kriz ihtimallerine karşı şimdiye kadar uygulanan en etkili yöntem, BDP/HDP temsilcilerinin İmralı’ya giderek Öcalan’la görüşmelerinden ibarettir. Bu yöntemin olumlu sonuçları oldu elbette, ama sürecin sadece bu yöntemle ilerletilmesi, hele de derinleştirilmesi artık mümkün görünmüyor. Bu nedenle, görüşmelerin önceden belirlenmiş bir sistematik içinde, düzenli ve hedef odaklı bir şekilde ve olabildiğince şeffaf yürütülmesini sağlayacak düzenlemelere acil ihtiyaç var.
Taraflar, düşmanlaştırıcı zihniyet ve kültür dünyasının içinde hareket ettikleri sürece, yıkıcı bir siyasal kapışmanın şartları canlı kalır. Bu da, barış sürecini kurumsallaştırmayı zorlaştırır. Bu nedenle, en başta tarafların savaş dilinden ve çatışma reflekslerinden sıyrılmaları gerekir.
Evet, yasal dayanaklara oturtulmuş kurumsal bir işleyiş, sürecin ayakta kalması için hayati önemdedir. Gerçek anlamda bir yeni başlangıcın diğer önemli şartları, çatışmayı yaratan yapısal sebepleri aşmak/dönüştürmek ve çatışmadan kaynaklanan ağır ihlallerin sonuçlarıyla yüzleşmektir. Özellikle yüzleşme ve hesaplaşma konusunun ihmal edilmesi, geçmişin acılarının çatışmayı canlandıracak bir kaynak işlevi görmesine yol açar. Militarist, milliyetçi ve ulusalcı çevreler, geçmiş ve güncel acıların yarattığı derin kırılmaları ve öfkeleri, çatışmalı ortama dönüş amacıyla araçsallaştırmak için fırsat kollarlar.
Unutmayalım, ateş bir kez daha harlandı mı, yangının her yeri sarmasını ve şimdiye kadarkilerden çok daha vahim yıkımların yaşanmasını önlemek neredeyse imkansızdır. Dünyanın çeşitli ülkeleri bunu çok ağır bedeller ödeyerek öğrendiler, bizim de öğrenmemiz için aynı bedelleri ödememize gerek yok.
http://basnews.com/tr/Article/Details/Cozum-yolunda-ilerlemek-icin-/907
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.03.2015
22.03.2015
12.02.2015
5.02.2015
27.01.2015
20.01.2015
13.01.2015
6.01.2015
29.12.2014
23.12.2014