Mümtazer TÜRKÖNE
Son zamanlarda, Saray’ın hep kendi kalesine goller attığı gündemlere bakınca gözümde nedense elindeki motorlu testereyi zaptetmekte zorlanan acemi oduncu canlanıyor. Ellerindeki iktidarla ne yapacaklarını kestiremeyen güç sahipleri.
Yargı kararlarından başlayalım.
“Bu karar hukuka aykırı” şikâyetinin hiçbir anlamı yok. Hatta bu şikâyet, bir hukuk sisteminin varlığını, kör topal da olsa işlediğini varsaydığı için konuyu asıl ekseninden çıkartıp saptırıyor. Hukuku bir kenara bırakın, kanun maddeleri bile geçerli değil. Savcının gözaltı, hâkimin tutuklama kararı verme yetkisi var mı? Bu yetki başını kaldıranı ezmek için yeterli mi?
Hepsi o kadar. Motorlu testere büyük gürültüler çıkartarak çalışıyor.
Taha Akyol Karar’da yazdı. Suat Toktaş, 2014 yılında 17/25 Aralık Soruşturmaları sebebiyle TCK 277’den çıkartılan maddeye göre (6545 Sayılı Kanun, md. 69) tutuklandı. Hem Savcılık hem de Adalet Bakanı, Toktaş hakkında bu maddeye göre soruşturma yürütüldüğünü açıklamıştı. Mevcut kanuna göre soruşturma evresinde böyle bir suç yok. Kanunda yer almayan bir maddeye göre muhalefet medyasının amiral gemisinin kaptanını tutukluyorsunuz. Oturup istediğiniz kadar hem Anayasa’yı hem de Ceza Kanunu’nu referans gösterip “kanunsuz suç olmaz” diyerek itiraz edin.
Hukukun evrensel ilkelerine, Türkiye’nin altına imza attığı uluslararası sözleşmelere, Anayasamıza, Kanunlara, hatta yargı içtihatlarına müracaat ederek son zamanlarda artan hukuksuzlukları tartışmanın sebepler dünyasında hiçbir karşılığı yok. Hiç kimsenin, şu vazgeçilmez ve devredilmez denen hakları hukuk garantisinde değil. Üstelik, tek tek her olayda görüldüğü üzere iktidar gücünün bu kararları göstermelik bile olsa hukuka uydurma derdi bile yok.
Hep muhalefetin uğradığı haksızlıklar başlığı altında tartışıyoruz bu durumu. İktidarın vaziyeti daha fena. Hukuk olmadan memleket nasıl yönetilir? Hukuk olmadan üzerinde oturduğunuz koltuk nasıl sabit durur?
Eğer işin ucu iktidara uzandıysa kararları yargıçlar değil siyaset kurumu veriyor. “Siyaset kurumu” derken kelimeyi özenle seçtim, “kararları iktidar sahibi veriyor” demedim. İktidarın gücünün bile hukukta yer almayan bir sınırı var. Yargı tasarrufları, iktidarla muhalefet arasında rekabette bir tarafın yakaladığı avantaja göre sonuçlanıyor. Hukuksuzluktan kural olarak muhalefet kârlı çıkıyor. Sonra muhalefetin güç gösterisine sıra geliyor.
Siyasetin kestiği ceza siyasetle durduruluyor.
Kararı Yüksek Disiplin Kurulu 5’e 4, oy çokluğu ile verdi. Böyle olunca Kurul’a değil bir kişiye ait, dolayısıyla tam tersi olması pekâlâ mümkün bir karar verilmiş oluyor. Ya öyle olsaydı?
Teğmenler 5’e 4 atılmayıp orduda kalsaydı ne olurdu?
5 Teğmenin ordudan ihracı ile sonuçlanan yemin töreni tartışması, siyasetin bütününün içine sığdığı sembolik bir olay. Hatırlarsanız iktidar kanadı gelmekte olan fırtınayı görüp uzun süre topa girmedi. Muhalefet olayı büyütüp bütün albenisiyle siyasetin merkezine oturtunca aktüel çatışma bu konu etrafında şekillendi. Olaya sadece 5 gencin hayal kırıklığı olarak bakarsanız, muhalefet meseleyi büyütmeseydi bu kararın çıkmayacağını, hatta soruşturma konusu bile yapılmayıp geçiştirileceğini düşünebilirsiniz.
Peki ne oldu?
İktidar, bu beş gencin çok masum görüntüsünü kanlı ve kirli darbeler tarihinin içine yerleştirmeye kalkıştı. Fotoğraflar eşleşmedi. Tersine vicdanlar kanadı.
Kamuoyunu derinden etkileyen bu gündemden kim kazançlı çıktı?
Kesinlikle İktidar cephesi zararlı çıktı.
İktidar bu zarardan ancak şöyle bir manevra ile kurtulabilirdi. Ceza verileceği anlaşılır ve Cumhurbaşkanı bir şekilde konuya açıktan müdahale edip Teğmenleri affedebilirdi.
Konunun ne kadar derin bir hassasiyetle önemsendiğini, Saray’ın üç danışmanının “biz kazandık” tezahüratına dönüşen açıklamalarından çıkartabilirsiniz. Ama yanılıyorlar.
Güç gösterisi, elinizdeki motorlu testere ile hava atmaya benziyor. Çalıştırıyorsunuz ve beceriksizliğiniz yüzünden yaşadığınız çevreye hatta kendinize zarar veriyorsunuz.
Teğmenler meselesinde iktidar kaybetti, muhalefet kazandı. 5 Teğmenin pırıl pırıl görüntüleri, geçim sıkıntısı çeken geniş halk kitlelerinin feryatlarıyla birleşti ve ağır bir safraya dönüp iktidarı aşağı doğru çekti.
Muhalefetin eline sonuna kadar kullanacakları bir eleştiri konusu çıktı.
Olayın sembolik cüssesi ve etkilerine dönelim. Teğmenlerin ihracı ile Suat Toktaş’ın tutuklanması kararı şu motorlu testerenin izlerini taşıyor. İkisi de siyasî ceza.
Siyaset kendine ve kendi habitatına zarar verse bile ceza kesiyor.
Geleneğimizde böyle bir alan mevcut. Meseleyi anlamak için biraz derinlere inmemiz lâzım.
Siyaset-i Örfiyye:
“Siyaset” kelimesi Osmanlı şer’i hukukunda “ceza” anlamına geliyor. Tek başına kullanıldığı zaman “idam cezası” demek. Doğrudan hükümdara tanınan cezalandırma yetkisi için bu deyim özel bir anlamda kullanılıyor. 16. Yüzyılda kaleme alınan ve çok muteber kabul edilen Dede Cöngi’deki tanım şöyle: “Siyaset, hakkında şer’i hüküm bulunan bir suçun cezasının fesadın kökünü kazımak amacıyla ağırlaştırılmasıdır.” Siyasî otoriteye tanınan cezalandırma yetkisi iki türlü. Birine Siyaset-i Şeriye, diğerine Siyaset-i Akliye deniyor. Siyaset-i şer’iye dendiği zaman bile deyim geçerli hukuk düzeninin dışına çıkan cezalar için kullanılıyor. Siyaset-i akliye ise doğrudan siyasi otoritenin vazettiği cezalar oluyor.
Şeriat kelimesine takılmayın. Bir hukuk düzeniniz var. Bu düzen içinde işlenecek suçlara verilecek cezalar belli. Ne var ki, iktidar sahibi duruma müdahil oluyor. Bazı cezaları arttırıyor, bazen de hukuk düzeninde mevcut olmayan cezalar ihdas ediyor, bu arada bazılarını da kaldırıyor.
İbn Teymiyye’nin “Siyaset-i Şeriye”sinden itibaren sıklıkla tekrarlanan örnekler size bir fikir verebilir. Örneğin işkence, şer’i hukuka göre yasaktır. Otorite, büyük bir fesadın önlenmesi gerekçesiyle işkenceye izin verebiliyor. Hatta işkence, bir soruşturma yöntemine dönüşüyor. Hz. Ali’nin livata suçu işleyenleri bir çukura atıp yakması başka bir örnek olarak gösteriliyor. Doğrudan iktidarı hedef alan eylemlere ve sözlere karşı, tarih boyunca bu yetki sınırsız bir şekilde kullanılıyor.
Bugün olan biteni anlamak isteyenler bu referans sistemini akılda tutmalı. Karşımıza “ceza” kisvesi ile çıkan gündemlerin tamamı hukukun değil siyasetin tasarrufları.
Siyasî cezanın karşılığı: Erken Seçim
Dört gazeteci gözaltına alındı, İmamoğlu için soruşturma açıldı ve bambaşka bir sonuç ortaya çıktı. En önemlisi, bu siyasî yargılamadan kuvvetle birbirine kenetlenmiş nurtopu gibi bir muhalefet partisi doğdu. Artık siyasî yargılamalara, tutukluluğun bir siyasî tasarruf olarak uygulanmasına karşı caydırıcı bir güç devrede.
İktidar vuruyor ve muhalefet büyüyor.
Siyasî cezalarla iktidar muhalefetin değirmenine su taşıyor. Kısaca sınır siyaset tarafından konuyor. Bütün mesele de algı. Toplum iktidarın elindeki yargı sopasının sallanışını nasıl algılıyorsa, iktidar ona göre karar veriyor.
İktidarın elinde, 22 yılda alışkanlığa dönen büyük bir güç var. Alışkanlıklar hata yaptırıyor, dün işe yarayan yöntemler bugün tersine çalışıyor. Muhalefetin gündemlerinin peşinde sağa sola savrulan, sırtında ekonomik krizin ağır yüküyle debelenen bir iktidar binası devrilecek gibi sallanıp duruyor.
Size bu manzaraya dair sağlam bir ölçü verebilirim. Güç gösterisi şeklinde ortaya çıkan operasyonların bıraktığı etki Türkiye’yi erken seçime ne kadar yaklaştırıyor?
Yüzde 5’in üzerinde çıkan Ocak enflasyonu ile birlikte düşünün. Mağdurlardan oluşan muhalefet ittifakını kim genişletiyor, saflarını sıklaştırıyor ve yaygın hale getiriyor?
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.06.2025
17.06.2025
1.06.2025
27.05.2025
23.05.2025
13.05.2025
12.05.2025
6.05.2025
5.05.2025
5.05.2025