Mümtazer TÜRKÖNE
Hayatî bir devlet sırrı açığa mı çıktı? Karartma yapar, üstünü örter, kamuoyuna mümkün olduğu kadar az yansımasını sağlar, geçiştirirsiniz.
Yapmamanız gereken yegane şey ise entrikalarla dolu merak uyandırıcı bir televizyon dizisi gibi, bu olayı sürekli gündemde tutmak ve sansasyonel tutuklamalarla “duyduk duymadık demeyin” diye bütün dünyaya davul çala çala duyurmak. Can Dündar ve Erdem Gül'den sonra iki muvazzaf general ile bir emekli albayın tutuklanmasını halen tutuklu olan 26'sı asker, savcı ve hakimlerle beraber 55 kişiye bu soluk kesen tefrikayı ekleyin. O kadar vatan haininin görev aldığı şu MİT TIR'ları olayında bir tuhaflık yok mu? Böyle şey olur mu? Akıl ölçülerine aykırı bir durum var ortada. Rusya uçağı düşmüş-canı yanmış vaziyette size yaptırımlar uyguluyor, suçlama kabilinden bula bula sadece IŞİD petrolünü satmakla suçluyor. Fransa'dan sonra Almanya da aynı suçlamayı tekrarlıyor; ama kimse MİT TIR'ları ile bizim gündemden hiç düşürmediğimiz silah sevkiyatı dosyasının kapağını aralamıyor. Üstelik koca Cumhurbaşkanı sanki duymamış olanlara duyururmuş gibi, geçen gün Balıkesir Burhaniye'de, “MİT TIR'larını dünyaya ifşa ettiler” diye bağıra bağıra bu olayı hatırlatıyor.
Savcıların iddiaları ve sulh ceza hakimlerinin tutuklama gerekçeleri de yukarıdaki tabloya bütünüyle aykırı. Can Dündar'ın tutuklanma gerekçesi olarak TCK'da geçen “siyasal ve askerî casusluk amacıyla devlet sırrını”, “temin etme”(328) ve “ifşa etme”(330) yeterli olmadığı ve ifade özgürlüğü kapsamında kaldığı için “silahlı terör örgütüne üye olmak”(314) suçu ekleniyor. Sadece bu üç ceza maddesini dikkate alarak gerekçeleri tek tek çürüten yığınla soru sorabilirsiniz. Bir kere “casusluk suçu”nun oluşabilmesi için bu bilgilerin verildiği bir ülkenin olması lâzım. Sonra da bu casusluk faaliyeti ile maddî veya manevî bir çıkar sağlanmalı, kısaca suçun bir maksadı olmalı. Eğer Can Dündar bir terör örgütüne üye ise hiç olmazsa iddia düzeyinde bir “terör örgütü”nden, o da yetmez bu örgütün şeması, hiyerarşisi ve amaçlarından, en önemlisi de silahlarından ve bugüne kadar yaptığı silahlı eylemlerden haberdar olmamız gerekmez mi? Savcılarda ve hakimlerde “ifade özgürlüğü”ne takılmama çabası, bu sefer hayalî terör örgütleri ile “delilsiz suçlama”ya dönüşüp, daha tehlikeli bir hal alıyor. Sahi Can Dündar'ın üye olduğu “silahlı terör örgütü” hangisi?
Tutuklanan iki general ve bir emekli albayın Balyoz davası ile irtibatlanması, zihnimizi daha da karıştırıyor. Ne yani Balyoz davasını örgütleyen “kumpasçılar” ile Can Dündar aynı “silahlı terör örgütü” üyesi olarak birlikte iş mi tutmuşlar?
Dikkat edilirse bütün bu suçlamalar medyaya “vatana ihanet” suçu olarak yansıtılıyor. Gerçekle bağımızı koparmamak için bunu da düzeltelim. Ceza Kanunu'nun madde 302'den itibaren Dördüncü Bölüm'ü olan “Devlet Güvenliğine Karşı Suçlar” ile 309'dan itibaren Beşinci Bölüm'deki “Anayasal Düzen ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı Suçlar” ve 326'dan itibaren Yedinci Bölüm'deki “Devlet Sırlarına Karşı Suçlar ve Casusluk” maddelerinde bu suçlar tanımlanıyor ve verilecek cezalar düzenleniyor. Ne bu suçlar arasında ne de Ceza Kanunu'nun başka yerinde “vatana ihanet” suçu bulunmuyor. Tek istisna Anayasa'nın 105. maddesi. Bu madde ise “vatana ihanetten yargılanma”yı TBMM'nin kararı ile sadece Cumhurbaşkanı'na hasrediyor.
Casusluğu düzenleyen 326-330 arası maddelerde hep tekrarlanan “devletin güvenliği veya iç ve dış siyasî yararları bakımından niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgiler” ibaresi de, tutuklamalarla bir çelişki oluşturuyor. Öyle ya MİT TIR'larından dünyaya yayılan bilgiler, davullu zurnalı kampanya ile devlet ricali tarafından da verilmeye devam ettiğine göre, devlete gerçekten ne zarar verdi? Bu sorunun karşılığını somut olarak verecek biri devlet içinde mevcut mu?
Galiba cevabı iktidar mücadelesi içinde aramamız gerekecek. Anlaşılan, MİT TIR'ları üzerinden devlet içinde devam eden bir bilek güreşini izliyoruz.
Yazarlar
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
5.08.2025
3.08.2025
31.07.2025
21.07.2025
19.07.2025
16.07.2025
10.07.2025
4.07.2025
1.07.2025
24.06.2025