Mustafa Karaalioğlu
Baştan beri partilerin ve adayların 24 Haziran’a dair güçlü bir vizyon koyamadıklarını söylüyorduk. Seçimlerin önemiyle kıyaslanacak değerde ve kalitede hedefler üretilemedi. İktidar, iktidar olmanın avantajıyla bir hayli cömert, muhalefet ise bu yarışta iktidardan aşağı kalmayacağını göstererek iktidardan daha bonkör davranıyor. 90’lı yallardan sonra ilk kez böyle açık artırmalı bir seçim yaşıyoruz, bunu da not edelim. Edelim zira yakın gelecekte bu “aldım verdim”leri çok konuşmamız gerekecek.
***
Elbette, mesele partilerin ve adayların tutturduğu seviye değil, seçmenin ne istediği ve ne yapabileceğidir. Siyaset seçmenin hayran kalacağı bir seviye yakalayamazsa sürprizlere hazır olmalıdır. Seçim meydanının başka telden, seçmenin bambaşka bir telden çaldığı çok görülmüştür. İnsanlara hikayeler anlatılır, vaatler yağdırılır, iyi bir gelecek veya daha iyi bir gelecek fotoğrafı gösterilir ama bazen seçmen başka bir hikaye yazmak ister ve sandığı dip dalga denilen şey vurur…
İlginç olan şu… Siyaset sarsıcı bir vizyon üretemiyor ama anketler de ikna edici bir şey söylemiyor. Yani, peşinden gidilebilecek, üzerinde tartışılabilecek bir veri ortaya çıkmıyor. AK Parti’nin ve Erdoğan’ın yüksek bir oranla seçileceğini söyleyen de var tersine muhalefetin sürpriz yapacağını anlatan da ama bunlar zaten her seçimde duyduğumuz şeylerdi.
24 Haziran’da Cumhurbaşkanı’nın ayrı pusulada seçileceği, Meclis’in de ayrı pusulada şekilleneceği bizim için sıradışı bir seçme yöntemi olacak. Yasama ve yürütmeyi ayrı ayrı ya da birlikte şekillendirme imkanı ilk kez ortaya çıkıyor.
Şurasını da unutmayalım… Partiler ittifak yaparak seçmeni zaten tercih zenginliğine motive etmiş bulunuyor. Düşünün, AK Parti ve MHP gibi, şimdiye kadar bütün seçimlere birbirinin en sert rakibi olarak girmiş iki parti şimdi aynı parantezde, aynı hedefe yürüyor. Veya CHP, Saadet Partisi ve İyi Parti gibi üç benzemez bir başka parantezde. Siyasi partiler bu sürpriz ittifakları yaparak, seçmene de sürpriz yapma imkanını sundular… Hal böyleyken, anketlerin ve araştırmaların bu sistemde seçmen eğilimlerini ölçebilmeleri tabiatı gereği daha zor olacaktır. Çok yüksek ihtimalle seçmenin önemli bir bölümü de iki mührü kime ve hangi partiye vuracağına dair kararı/kararları da son anda, sandık başında verecektir. Bir dip dalga faktörü de bu işte… Son ana bırakılan kararlar…
***
Kararı son ara bırakmak aynı zamanda sorulduğu zaman bunu söylememek veya söyleyememek anlamına gelir. Anketçiler de gerçek kanaatleri öğrenmekte zorluk yaşadıklarını gizlemiyorlar. Dolayısıyla, anketlere söylenenlerden bir parça ihtiyat payı düşmek lazımdır. Lazımdır ama hangi istikamette? Seçmen “Hangi partiye oy vereceksiniz” diye sorduğunda sadece muhalefeti seçecekler mi tercihlerini söylemekten çekiniyor; bilinmez. Çünkü, insanlar sadece anketlere konuşmaktan kaçınmıyor, dost sohbetinde sorulduğu zamanda topu taca atanların sayısı artıyor. Atmosfer böyle…
Zaten çok önceden beri, seçimden bağımsız olarak gelişen gerilimli ortam herkese politik davranma kaabiliyeti kazandırdı. Böyle olunca da ne statükonun gücünü ölçebilirsiniz, ne de değişim arzusunun şiddetini… Dip dalga varsa son gün anlarsınız, merakınızı sandıkta giderirsiniz.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
27.10.2025
20.10.2025
6.10.2025
4.10.2025
28.09.2025
22.09.2025
15.09.2025
14.09.2025
1.09.2025
18.08.2025