Sanem ALTAN
‘Gerçekleri sıradan cümleler söyler bize…
Hayatımızı onlar belirler…
Hayat o sıradan cümlelerin içinde saklıdır…
Acılar, aşklar, özlemler, yalnızlıklar, kıskançlıklar hep o sıradan cümlelerin eteklerinin altındadır…
Bir de büyük cümleler vardır…
Kılıç kılıca değer gibi şakırdayan, meşaleler gibi parıldayıp alevler gibi yakan büyük cümleler…
O büyük cümleler bize yalanları söyler…
Aşklar sıradan cümlelerle başlar,
ilişkiler sıradan cümlelerle biter,
dostluklar sıradan cümlelerle terk edilir, acılar sıradan cümlelerle terennüm edilir…
Bazen ‘bu akşam ne güzel deniz’ dediğinizde mutluluğunuz anlaşılır…
Bazen ‘bu yıl kış erken geldi’ dediğinizde bir terk edilişin yalnızlığı çınlar kulaklarınızda…
Bazen ‘biliyor musun özledim o uzun yürüyüşleri’ dediğinizde bu ‘ben seni hâlâ seviyorum’ manasına gelir…’
Diye yazmıştı babam…
Sıradan cümleleri çok severim.
Hayatı onların anlattığına çok inanırım.
Bütün seslerin, bütün büyük lafların, bütün karmaşanın arasından duyarım onları.
Galiba insanlar son zamanlarda kendilerini büyük cümlelerin ardına saklıyor.
Kimse açıkca konuşmuyor, kimse sıradan cümleler kurmuyor.
Belki o yüzden kimse kimseye güvenmiyor…
Hatta insanlar sanki sıradan cümlelerden utanıyor.
Sıradan cümlelerle konuşulan kasabaları özler oldum hiç gitmediğim…
‘Seni hâlâ çok seviyorum’ demek yerine, ‘o kır bahçesi hâlâ duruyor mudur’ diyen insanları özler oldum…
Ne ‘seni seviyorum’lara, ne o büyük cümlelere inanıyorum artık…
Sıradan cümleler, sıradan bir hayat, sıradan bir kadın, sıradan bir erkek özlüyorum.
Büyük hayatlardan…
Büyük yalanlardan…
Büyük adamlardan…
Büyük kadınlardan çok sıkıldım.
Kapıyı çalıp elinde bir fincanla durup ‘ununuz var mı’ diyen komşuları özledim…
‘Organik un geldi’ ilanlarından çok sıkıldım.
Sevgililer günü geliyor.
Hoş bir şeydi belki de sevgililer günü, kimbilir… Bu kadar büyütmeselerdi eğer…
Her şeyi bozuyorlar…
Her şeyi büyütüyorlar…
Küçük ve sıradan cümleleri sevmiyorlar.
Düşünceleri hayallerini ezmiş, kızgınlıkları kahkahalarını bastırmış, yalanları yalanlarıyla çarpışan insanlar haline geliyoruz…
Sıradan cümlesi olmayan hiç kimseye güvenim yok benim…
Hayalleri olmayan hiçkimseye güvenim yok…
Bir kahkahayı bölüşmeyen, sevdiğine hikaye anlatmayan, sabahları sevmeyen hiçkimseye güvenim yok.
Sıradan cümleler anlatıyor her şeyi.
O cümleler her şeyi anlatmaya yetiyor.
Büyük cümlelere, büyük gösterilere hiç gerek yok bence.
Bir demet fulya, birlikte yapılan bir salata, beraberce kurulan bir hayal yeter sevgililer gününü kutlamaya.
Bir telefon edip “nasılsın” demek yeter annenin gönlünü almaya.
‘İyimisin” diye sormak yeter bir dostu sevindirmeye.
Sıradan cümleleri, sıradan hayatları özledim.
Sıkıldım bu büyük laflardan, bu büyük gösterişlerden.
Aydınlık bir gülümseme, sessiz bir gözyaşı, sıradan bir cümle…
Yeter hayatı anlatmaya.
O kır bahçesi hâlâ duruyor mudur?..
Yazarlar
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
2.02.2016
28.02.2016
26.02.2016
21.02.2016
17.02.2016
10.02.2016
5.02.2016
31.01.2016
29.01.2016
27.01.2016