Yasin AKTAY
Anadolu Platformu’nun, Müslümanların birliktelik modeli ve gelecek perspektiflerini konu alan sempozyumunu bu konu üzerine düşünmeye bir davet telakki ederek icabet ettik, düşünmeye devam ediyoruz.
Geleceğe dair tasavvuru olmayan bir din yok. Hiç yoksa kıyamet tasavvuru var her dinin. Bir çok dinin kıyamet tasavvuru başka insanlara nasıl baktığını, dolayısıyla bugün başkalarıyla birlikte yaşama konusunda nasıl bir model ortaya koyma potansiyeline sahip olduğunu da gösterir.
Bugün bazı ülkelerle, medeniyetlerle veya din mensuplarıyla yaşamakta olduğumuz bir çok sorunu binlerce yıl önceden günümüze atılmış oklar mesabesinde görmek mümkün. İsrail’in günümüzdeki ırkçı, saldırgan, işgalci politikaları, bütün dünyayı parasıyla, pornografisiyle, yalancı basınıyla, kitle imha silahlarıyla fesada boğan yaklaşımı binlerce yıl öncesinden kurulmuş bir silahın hedefine ulaşması gibi.
Kendilerini dünyanın efendisi gören bir kibirle, yurdundan çıkarılmış olsa bile eninde sonunda bu yurda döneceğine, bütün dünyaya hakim olacağına, ve bütün insanların eninde sonunda kendisine kul-köle olacakları bir gelecek tasavvurunun kökleri binlerce yıl geriye götürülebilir. Bugün Siyonist yorumu esas alan Yahudi milleti tam da bu oku hedefine ulaştırmak için bütün dünyayı fesada boğmakla meşgul. Bu anlayışta ve gelecek tasavvurunda Yahudilerden başka hiç kimseye mutluluk, özgürlük, onurlu yaşama hakkı yoktur, o yüzden bugün kendi kitle imha silahlarıyla öldürülen, nesilleri bozulan, akılları yiten ve yoksullaşan insanların yol açması gereken hiçbir hümanist endişeye gerek yoktur. Haddi zatında Allah’ın “öldürmeyeceksin! zina yapmayacaksın! faiz yemeyeceksin! yalan söylemeyeceksin!…” gibi emirlerinin uygulanabilmesini hak edecek “insan” veya “öteki” bile değildirler onlar.
Aynı şeyi bugünlerde karşımıza kraldan daha kralcı, İsrail’den daha Siyonist saldırganlığıyla ve akla zarar söylemleriyle çıkan Evangelik Hıristiyanlar için de söyleyebiliriz. Bugün dünya egemenliğini fiilen temsil eden ABD’yi yöneten güçler olarak insanlığa ne veriyorlar ki gelecekte ne vaat etmiş olacaklar? Bütün siyasetlerine yön verdiği bilinen Kitab-ı Mukaddes’teki ifadelere göre İsrailoğullarının eninde sonunda kendilerine vaat edilmiş topraklara dönecekleri kehanetine göre yapıyorlar bütün yapacaklarını.
Bu kehaneti veri kabul ettiklerinde kendi misyonlarını bu kehanetin gerçekleşmesine yardımcı olmak olarak kurguluyorlar. Bu kehanete uygun şartları zorluyorlar. Tanrının bu işi kendi istediği zamanda ve istediği şartlarda gerçekleştirmesini beklemiyor, ‘Tanrı’yı planlarını uygulamak için hızlandırmaya çalışıyorlar. Meşhur ifadeyle “Tanrı’yı kıyamete zorluyorlar”.
Tabii bu kıyametten vehmettikleri fayda kendilerinin bu kıyametten önce kurulacak bin yıllık bir krallığın Hz. İsa yönetimindeki efendileri olmalarıdır. Bu krallıkta Müslümanlara veya başka dinlerden olan hiç kimseye yer olmayacağı gibi asıl sürpriz olan, Yahudilerden de eser kalmayacağıdır.
Aslında, dolayısıyla, Evangeliklerin gelecek perspektifinde Yahudilere de yer yok. Bugün onlara hizmet etmeleri bu gelecek perspektifine göre biraz tuhaf bir durum oluşturuyor, ama bakış açısı bu. Siyonistler bu bakışın farkındalar, ama onların da geleceğe dair planlarında Evangelikler de kendilerine hizmete tahsis edilmiş insanlar arasında sayılıyorlar. Bugün birbirlerini idare ediyor. Bu idare kuşkusuz onları yakınlaştırıyor, dost kılıyor, bütünleştiriyor, o da ayrı bir gerçek.
Bugün dünyada yaşanmakta olan yoğun savaşlarda bir türlü ortak bir duyarlılık geliştirilemiyor olmasının en önemli sebebi, dünyaya hakim olan bu din anlayışlarının insanları bu şekildeki kodlama biçimleri ve gelecek tasavvurlarıdır.
Laikleşen Avrupa ortamında bir tür Mesiyanik anlayışı devralan Sosyalizm de Avrupalı faşizm biçimleri de aynı gelecek tasavvurlarını, ütopyalarını gerçekleştirmeye çalışmaktan geri durmadılar. Sosyalizmin geleceğinde ne herhangi bir dine, ne herhangi bir milli kimlik ve kültüre ne de herhangi bir toplumsal tabakaya yer var. İşçi sınıfı olarak resmedilmiş Mesih bunların hiç birinden eser bırakmamış olacak nasılsa.
Kendi gelecek perspektifinde kendi mensuplarından başka insanlara da bütün haklarıyla beraber bir yer ayıran tek din İslam. Kur’an’da dünyanın hiçbir zaman Müslümanlardan ibaret olamayacağına, toplumsal çeşitliliğin hep var olacağına dair her vesileyle tekrarlanan vurgular, köklü bir eğitime ve zihinsel ve kişisel hazırlığa dönüşür.
Yahudi ve Hıristiyanlar hep var olacak. Onların ve başkalarının ilelebet yok olacağı bir gelecek tasavvur ettirilmiyor Müslümanlara. Onların hukuku tanımlanıyor, onlarla beraber yaşamanın sınırları çiziliyor, tanınmış, bilinmiş ve hakları teslim edilmiş olarak…
“Fitne kalmayınca ve din Allah’ın oluncaya kadar” verilecek mücadele, başka dinleri veya o dinlere mensup olanları yok etme, onlara hakim olma, onlara boyun eğdirme mücadelesi değil, bilakis din ve vicdan özgürlüğünün bütün dinlerin mensupları için sağlandığı, kimsenin başkalarını kendisine kul köle edemeyeceği bir durumun mücadelesidir.
Müslümanlar bunun mücadelesini elbette vermek üzere 1450 sene kadar önce yola koyulmuşlar. Bir de başka türlü bir gelecek kurmak için daha önceden veya daha sonradan yola koyulmuş olanlar var. Hepsi bütün gelecek tasavvurlarını gerçekleştirmeye çalışacak. Birileri bütün insanları kul-köle etmeye çalışacak, Müslümanlar ise insanlık onurunu korumanın, insanları özgürleştirmenin mücadelesini verecek. Bunun bir çatışmaya yol açmaması mümkün mü?
Geleceğin dünyasını bir dünya cenneti olarak kurgulamak, oraya ulaşmak için dünyayı bir cehennemin cenderesinden geçirme tecrübesi yaşatmayı şart koşan ütopyacı ideolojilerin işiydi. Neticede o ütopyaya hak kazanacak olanlar konusunda uygulanan seçicilik o cehennemin ilk aşamasını oluşturuyordu. Müslümanların böyle bir ütopya iddiaları yok. Ne yapılacaksa bugün yapılacak ve bugün yapılacak olanın sadece Müslümanlara değil, bütün insanlığa faydalı olması zaruridir.
Çünkü Müslümanlar iyi bilir ve inanır ki, Allah sadece Müslümanların değil bütün alemlerin Rabbidir.
Yazarlar
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.06.2020
6.01.2019
16.10.2019
14.10.2019
9.09.2019
8.07.2019
8.07.2019
22.04.2019
1.02.2019
25.02.2019