Ekin GÜN
Aslında bu hikaye tek bir kişiden oluyor. O da benim. Yazmış olduğum son yazılara ilişkin yakın çevrem, eş ve dosttan aldığım tepkiler (çoğunlukla küfür ve hakaret) beni böyle bir yazıyı yazmaya itti. Kendimi anlatmayı pek sevmediğim için ve yaptıklarım konusunda da yaratandan başka kimseye hesap vermeyecek biri olduğum için böyle bir yazı kaleme almaktan pek hoşnut değilim. Her şeye rağmen bu yazıyı yazmama vesile olan herkese de teşekkür etmeden geçemeyeceğim.
Bu yazıyla her ne kadar sanki bir hesap verecekmiş gibi düşünsem de bu yazının bir hesap verme yazısı değil, bir özeleştiri yazısı olarak okunmasında fayda var. Çünkü geçmişten bugüne dilim döndüğünce kendimi anlatacağım. Vereceğim hesap da öldükten sonraki yaşamda Allah’a vereceğim dışında başka bir hesap olamaz.
Gelelim hikayemize… Hikaye İzmir’de başlıyor. Babamın işi sebebiyle pek hatırlamadığım bir yaşta her fırsatta aşık olduğumu dile getirdiğim İstanbul’dan İzmir’e taşınmak zorunda kalmıştık. O nedenle üniversite dışında tüm okul hayatım İzmir’de geçti. Bu sebeptendir ki gençliğim çağdaşlığı Kordon’da denize karşı bir şeyler içmek sanan insanların arasında geçti. Tabi simide gevrek, çekirdeğe çiğdem diyecek derecede bir ego zehirlenmesi yaşamasam da ilk siyasi fikirlerimin oluşmasında her Türk genci gibi bende bir zehirlenme yaşadım.
Şöyle ki yurdun dört bir yanına yayılan CHP Eğitim Sistemi’nin o Kemalist ve tek tipçi jargonundan benimde lise dönemimin sonuna kadar bir zehirlenme yaşadığım söylenebilir. Bir de üstüne üstlük bu zehirlenmeyi Kemalistlerin yoğunlukta yaşadığı İzmir’de yaşamanızın ayrı bir etkileyici tarafı oluyor tabi. Ailemin genellikle Batılı olması ve İzmir’in de Türkiye’nin en Batısında yer alması münasebetiyle bu tek tipçiliğin içine düşmekten kendimi zor kurtardığım söylenebilir.
Özellikle lise döneminde çok aktif olan bir gençtim. Bu aktifliğin mirası ise Kemalizm’in beynime ve içime işlemesinde saklıydı. İlkokuldan liseye kadar sekiz sene boyunca aralıksız olarak her sabah Andımız’ı okuyan bir Türk genci gibi varlığımı Türk varlığına armağan eder, Türk ve Atatürkçü olmayan herkesi zihin dünyamda ülkeden kovardım. Tabi hayalimde yaşattığım yabancı düşmanları da zihnimden denize döktüğüm de unutulmasın. Liseye bu şekilde başlamam bir nevi siyasi pozisyonumu da etkiledi.
Lisede siyasi fikrini açıkça belli eden ve bu fikrimi İzmir’in belli bir coğrafyasında bilmeyenin kalmadığı dolu dolu bir dört sene geçirdim. CHP Eğitim Sistemi içime o kadar çok işlemişti ki dindarları gerici, Kürtleri ise bölücü olarak nitelendirmekten de kendimi alıkoyamıyordum. Hatta çok iyi hatırlıyorum dört sene boyunca lisede hırkamın üzerinde Atatürk rozetiyle gezer, derslere Cumhuriyet gazetesini getirir okur ve Mustafa Kemal’in Askeri gibi hazır kıta siper pozisyonunda beklerdim deyim yerindeyse.
Bugünden baktığımda bu düşüncelerimden utanıyor olsam da bir anlamda o zamanlar böyle düşünmeseydim şimdi insanlarla karşılıklı empati kurmayı ve durduğum yerin doğruluğunu gözüm kapalı bir şekilde savunmayı başaramazdım sanırım. CHP Eğitim Sistemi’nin belki de kazandırdığı bana en önemli şey bu oldu. Şimdiki tezimi kuvvetle savunabiliyorsam ve doğruluğundan emin olabiliyorsam zamanında bu tezimin antitezini de yaşadığım içindir. Ve her bir Türk genci de benim geçtiğim bu yollardan ve bu eğitim sisteminden geçtiği için de zamanında benim de şuan eleştirdiğim ve yollarımın asla kesişmediği düşünceleri savunmuş, hiç değilse bu Kemalizm zehirlenmesini bir ölçüde yaşamıştır.
Ne yazık ki bu eğitim sistemi hala mevcut. Gerek ders kitaplarında gerekse de okullardaki bazı militarist anlayışlar da bu eğitim sistemi yaşatılıyor. Belki bu başka bir yazının konusu olsa da üniversite çağına gelene kadar her genç bu eğitim sisteminde palazlanıyor ve tek bir düşünce dışında gençlerin başka bir düşünceyi seçmesi “vatan hainliği” biçiminde gösteriliyor ve modernlik özentiliğinin amip gibi çoğalması da bu eğitim sistemi sayesinde gelişip gidiyor. Şimdi her ne kadar kendime göre durduğum yerin demokrasi ve özgürlükçü çizgisinden şüphe duymuyor olsam da bu durduğum yeri kendime göre bu eğitim sisteminin ötekileştirdiği insanlarla temas kurmama ve onları empatiyle anlamama borçluyum. Lakin bu sadece benim için böyle, keza aynı şekilde benim gibi bu zehirlenmeyi yaşayan herkes özgürlük ve demokrasi içeren bir panzehir bulmuş mudur, onu bilemeyeceğim.
Üniversite yaşantım ise lise döneminin sonuna kadar olan yaşantımdan çok farklı. İzmir’den üniversite için başka şehre göçtüğümde ötekileştirilen insanlarla daha fazla temas kurma olanağı buldum. Bunu bulmanın sonunda ve belki de lisede oluşan kendi fikrimin dışında başka şeyler okumanın ve başka fikirde olan insanlarla etkileşimimin olması sonucunda kendimle ilk hesaplaşmayı yaşadım. Kendi kendime ilk özeleştirimi verdim. Liseye kadar olan zaman zarfında aşağıladığım, ötekileştirdiğim ve belki de onların yaşamını benim gibi düşünenlerin belirlemesi gerektiği fikrinin ne kadar saçma ve ahlaksızca olduğunu ve aslında kendim gibi düşünmeyenlerin de o kadar korkulacak biri olmadığını ve onların da en az benim kadar haklara sahip olduğuna kanaat getirdim. Daha sonrasında düşünce serüvenimin başka bir yoluna doğru giriyordum. Ve işin aslı dananın kuyruğunun koptuğu yer de burada başlıyor işte.
Lisede Kemalizm ve Atatürkçülük adına yaptıklarımın hepsini sol adına yapıyordum. Solculuğun önemli bir şey olduğunu ve sosyalizmin bu ülkede ve dünyada kurtarıcı bir rol oynayabileceğini düşünüyordum. Ama meğer benim sol adına düşündüklerimin ve yaptıklarımın darbecilikten öte bir şey olmadığına karar kıldım. Meğersem solculuk yaparken darbecilik yapıyormuşum ama gençliğin vermiş olduğu deli heyecanla bunun farkında olmamışım. O nedenle üniversite başında hala sosyalizmin önemli bir şey olduğunu ama Kemalizm’le solun farklı şeyler olduğunu o nedenle Kemalizm’i eleştiren ve karşı olan bir sosyalizm modeli olması gerektiğine inandım.
Şimdilerde HDP’nin bileşenleri arasında olan ve güya Kemalizm’e karşı çıkan o irili ufaklı sol partilerden bir kısmının düşüncelerini paylaşır oldum. Evet belki de sıkı bir militan değildim ama artık Kemalizm’i eleştiren, Atatürkçülük adına yapılanların darbe olduğunu kabul eden marjinal bir sosyalisttim. Marjinaldim çünkü Türkiye toplumu anlamayan ama bu topluma iyi niyetle düşüncelerimle bir şeyler kazandırabileceğimi sanan sosyalistlerdendim. Tabi bunu yaparken de topluma rağmen ve topluma sormadan benim dediğim olsun mantığının arkasına sığınarak yapan sosyalistlerden de farkım yoktu.
Zaman geçtikçe şunu anladım ki Kemalizm bu Türkiye topraklarında o kadar güçlü bir şekilde kalıcılığını sağlamlaştırmıştı ki Kemalizm’i eleştiren ve Kemalizm’in darbeci olduğunu iddia eden bu sosyalizm modeli bile Kemalist reflekslerden beslenen bir modeldi. Çünkü devrimin halka rağmen yapılması gerektiği, tabandan değil tavandan gelen devrimin mutlak güzel bir dünya yaratacağına inanılması ve yine “oldu bitti” mantığında gelişmekte olan argümanlarla birlikte aslında sosyalizmin ve içinde bulunduğum dünyanın da ne demek olduğunu anladım. Devleti eleştirirken devrimden sonra belli bir zümrenin devletini daha güçlü kılmak, rekabeti yok ederek aynı Kemalizm’de olduğu gibi tek tipçi bir ülke yaratmak ve çeşitliliklere fırsat tanımadan devrimin zaten çeşitlilik olduğunu belirtmek sosyalizmin temel ilkeleri arasında yer alıyordu. Ama hepsi hayal ürünüydü ve hepsi diktatörlüğe doğru giden hayallerin bir parçasıydı.
Kemalizm’le, Kemalizm refleksiyle ve sonunda da sosyalizmle kendi içimde hesaplaşmam bu şekilde başladı. Sosyalizmin kitaplarda anlatılan kadar sempatik bir şey olmadığı, çoğulculuğa ve çeşitliliğe düşman olduğu, ekonomik rekabeti ortadan kaldırarak tekelleştirme oluşturabileceği ve sonunda siyasal olarak belli bir zümrenin halka karşı tahakküm kurarak diktatörlüğün önünü açacağına ve sosyalizmin de o sonucunda hep bahsedilen mutlak güzel bir dünyanın sıradan bir faşizm getirebileceğine inandım. Çünkü özgürlüğün devletin güçlendirilmesinde değil, devletin herkesin devleti olmasında ve bu devletin küçültülerek insanların birey olarak nitelendirilmesin de ortaya çıkabileceğini düşündüm.
Hem vakti zamanında öğrendiğim solun yoksulun, ezilenin ve mültecinin yanında olması da Türkiye’deki solla bağdaşan bir şey değildi. Nişantaşı’ndan, Moda’dan, Bebek’ten oy alan CHP yoksulun yanında olamazdı. Dindarları, kendi gibi düşünmeyenleri söz ve şiddetle susturmaya çalışan CHP ve irili ufaklı sol partiler ezilenin yanında da yer alamazdı. Mülteci düşmanlığını açıktan açığa yapan CHP ve onun refleksine kapılan diğer marjinal partiler de mülteci dostu olamazdı ve ben bu soldan istifa ettim. Kısacası deyim yerindeyse arkama bile bakmadan kaçtım.
Bugün Kemalizm’le ve darbecilerle hesaplaşan, yoksulun yanında olan, ezilenin yanında olup ona birey olma sıfatı kazandıran, mültecilere kol kanat gereken, Kürtlerin bu ülkede eşit statüde yaşamasının zeminini hazırlayıp barış yolunda emin adımlarla ilerleyen, gerek uygulamış olduğu ekonomik perspektif ve sosyal haklarla çeşitliliğin önünü açan, toplumda kendi fikrinden olsun olmasın herkesin rahatça açık bir şekilde kendisini ifade etmesine olanak tanıyan ve her şeyden önemlisi vicdan ekseninde onurlu bir yaşamın önünü açan Erdoğan’ı ve AK Parti’yi savunan liberal bir demokratım. Değiştim ve değişirken de anti-özgürlüğün ne demek olduğunu birebir yaşayarak değişmek bana özgürlüğün ve 2002’den bu zamana kadar neler kazandığımızın bir ahde vefasını, büyük önemini gösterdi.
Bu toplum bugün yılmadan özgürlüğün arkasında durabiliyorsa, bu toplumda yaşayan herkes ama herkes kendisini özgür bir biçimde ifade edebiliyorsa ve toplumdaki bu değişim, melezleşme normalleşme yolunda emin adımlarla sağlanıyorsa bunu AK Parti’ye ve Erdoğan’a borçluyuz. Toplumun değişim dinamiklerinin de dindarlar ve Kürtler olduğunu ve bu her iki grubunda Cihangir’den değil de Anadolu’dan çıktığını görmek aslında ezilenlerin, zulüm görenlerin artık bu ülkede iktidar olduğunu da kabul etmektir. Ve en büyük kazancımız da budur. Sosyalistlerin bugüne kadar yapamadığı devrim işte aslında budur. Bunu da gerici ve otoriter dedikleri muhafazakar bir parti olan AK Parti ve 12 sene boyunca başbakan olan Erdoğan sağlamıştır.
Başta da söylediğim gibi bu yazı bir hesap verme yazısı değildi, bu bir özeleştiri yazısıydı. Bugüne kadar Kemalizm’in, Kemalist refleksin ve sosyalizmin ne olduğunu görmüş biri olarak 13 senedir genişleyen ve hala genişlemekte olan özgürleşme adımlarını yok sayamam. Ve belki de 1960’ın sol jargonlarıyla konuşmak bu özgürleşme adımlarının yok sayılmasına değmez. O nedenledir ki belki söylem bakımından çok sempatik gelen ama uygulamaya döküldüğünde diktatörlüğe doğru yol alan, toplumun ezilen katmanını değil de, aslında ezen katmanını içine alan hatta ve hatta Ertuğrul Özkök’ün, Bekir Coşkun’un bile oy vermekten imtina etmeyeceği bir parti haline gelen, Beyaz Türklerin sempatiyle baktığı II. CHP olma yolunda emin adımlarla ilerleyen HDP’ye oy vermem düşünülemez.
Birkaç yazımdan dolayı almış olduğum tepkiler, küfürler ve hakaretler geçmişim üzerinden yapılıyor olsa da kendi vicdanımda bunun hesaplaşmasını çoktan yapmış biriyim ve gece başımı yastığa koyduğumda da işin açıkçası vicdanım çok rahat. Ama tüm işittiğim küfürlere rağmen ahlakımı koruyarak sormak isterim ki; 2002’den bu yana kazanılan tüm kazanımları yok sayıp gerçekten Nişantaşı’nın sakinlerine ve Bekir Coşkun’a dahi sempatik gelecek kadar Türkiyelileşme adı altında Beyaz Türkleşme dönüşümünü sağladığınız için ve gerçekten “Vay Şerefsiz” manşetleri atan “Türkiye Türklerindir” gazetesinin mimarı Ertuğrul Özkök’le yemek yiyecek kadar samimi olduğunuz ve tüm bunları %1-2 oy daha fazla alabilmek adına yaptığınız için vicdanınız rahat mı?
Ve hepsinden önemlisi gelecekte geçmişinizi bir film şeridi gibi gözünüzün önünden geçirdiğinizde tüm bunlara “değerdi gerçekten” diyecek misiniz?
Yazarlar
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHüseyin için matem, Gazze için ağıt 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl Boraİhtiyatlı İyimserlik 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayReel sosyalizm neden çöktü? 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımının toplumsal meşruiyeti nasıl artar? 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANMuhalefetsiz muhalefet; medyasız medya!... 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
29.10.2018
24.09.2018
9.02.2018
19.08.2018
29.07.2018
15.07.2018
1.02.2018
14.06.2018
4.02.2018
9.02.2016