Sezin ÖNEY
Şehir devletlerin birleşerek günümüz İtalya’sını oluşturduğu, 19. yüzyıldaki Risorgimento döneminin Sicilya’sında geçen Il Gattopardo (Leopar) romanında geçen bir cümle vardır; “Her şeyin aynı kalmasını istiyorsak, her şeyi biraz değiştirmeliyiz”...
Türkiye’nin son 10 yılının siyasi özeti de bu.
Kaderin cilvesi; Almanya’nın en Kuzeyinde bir yerde, BBC World’un Asil Nadir ile ilgili yaptığı haberi dinliyorum. Kısa bir belgesel sayılabilir aslında bu haber.
Seyredenin yerine düşünmüyor. Verdiği bilgilerle, düşünme kısmını izleyiciye bırakıyor.
İlk kez, dedikodular dışında ciddi bir haber Asil Nadir ile ilgili.
1980’lerdeki çılgın yükselişinin ardından, hesapsız kitapsız işleri yapmanın zamanı geçtiğinde, 1990’ların sonunda, Asil Nadir de tedavülden kalktı.
Ne yazık ki, Asil Nadir hakkında bir haber/belgeseli ancak BBC’den izleyebiliyorum.
Afyon’da 25 kişinin, yani hep yazıldığı şekliyle, “25 askerin” havaya uçtuğu gün, Ege kıyılarında da 60’a yakın kişi, yani hep yazıldığı şekliyle, “58 kaçak” veya “58 göçmen” boğuldu. Dünya basınında, televizyonunda, Almanya’da yerel basında bile, 58 göçmenin ölümü birinci veya ikinci haberdi. Afyon’da yaşamını kaybedenlerden bahseden olmadı.
Bakan Veysel Eroğlu’nun yorumu son derece doğruydu; “Böyle şeyler, Pakistan’da Afganistan’da da oluyor”.
O gün, Pakistanlı arkadaşım Şahbaz, Bakan Eroğlu’nun sözlerini daha duymadan ben, ülkesinde şiddetin sıradanlaşmasını şu sözlerle anlatmıştı; “Pakistan’da artık 10-20 kişi ölünce kimse dönüp bakmıyor bile haberlere. Ölü sayısı, 50-60, 100 öyle bir şeyse ancak bir an bir kulak kabartıyor insanlar; sonra gene yaşamlarına devam ediyor.”
Türkiye’nin “güncel gelişmeleri” de böyle bir şey oldu zaten.
Eroğlu’nun açıklamasının bütünü, daha doğrusu son yıllar, özellikle de son aylarda AKP’li hükümet üyelerinin çeşitli açıklamalarından kulakları tırmalayarak fırlayan, insanı, insan hayatını önemsemeyen, hatta hakir gören sözlerinden her biri, demokratik bir ülkede siyasi deprem yaratmaya yeterdi.
Gaflar olarak gülüp geçtiğimiz bu sözleri, unutuyoruz. İzmir’de serseri mayın gibi, parkta oynayanUmut Ceylan’ı öldüren kurşunu, dün ilk kez okula gitmiş olacak bu çocuğu unutuyoruz.
2007’deki muhtıra döneminde, cesurca AKP’nin siyasi haklarını savunurken, “makbul vatandaş” olanların, şimdi gazeteci, düşünür olarak görevlerini yapıp eleştiriler sunmaları, “PKK’lı” diye damgalanmalarına neden oluyor.
Hepimizin farkında olduğu gerçekleri bir kez daha yazmaya gerek yok; Türkiye, bir Güneş tutulması dönemine girdi. Güneş’le arasında, gerçekleri karartan, çarpıtan yeni “iyi saatte olsunlar” var. Ki, bu kez artık, gerçek “bir numarayı” tanıyoruz; güce tapınanların vahşi, hunhar hırsları.
Bir nevi Deli İbrahim dönemine girdik; Türkiye’de artık gerçekleri Türkiye’nin kendisine bakarak, siyasetteki laf dalaşlarını takip ederek kavramak mümkün değil.
Başbakan Erdoğan’ın geçen haftaki “genişletilmiş grup toplantısında”, Gaziantep’te ölen Almina bebekten bahsederken, birkaç kez “temiz kan”, “kirli kan”dan bahsetmesi... Hükümet üyelerinin sürekli, her fırsatta ağlaması... Bunlar, aslında “duygu yoksunluklarının” göstergesi.
Bir müsamere izliyoruz.
Bazılarınca, bir dağ başına kurulu, yapma çiçeklerle süslü bir masadan seyredilen beşinci sınıf bir müsamere bu. Masadaki çiçekler kadar yapay, hayattan, estetikten uzak, soğuk ve kandırmaya yönelik.
Ben perdeyi yırtmak ve artık perde arkasına bakmak istiyorum.
Ancak, Türkiye’de medya, bunu bir sürü sebepten yapamıyor.
Türkiye’yi artık Türkiye’ye bakarak anlayabileceğimizi düşünmüyorum.
Türkiye içindeki “mevsim normallerindeki”, alışık olduğumuz sisli hava ve kavgaların kaldırdığı toz bulutu, bugünkü iktidar savaşlarını bir süre daha taşıyacak verimli zehirli ortamı, yani güneşin balçıkla sıvandığı bir “dünyayı” bir süre daha korumaya yardımcı olur.
Bir kış daha gerginlikle, bir bahar ve yaz daha çatışmayla geçer.
Sonra belki bir mevsimsel kısırdöngü daha...
Sonra belki birkaç tane daha?
Bazı anne babaların, gözbebekleri, kızları oğulları bir kış daha ölüme hazırlanır. Bir bahar ve kış daha ölürler.
Sonra belki bir mevsimsel kısırdöngü boyunca daha...
Sonra belki birkaç kış, bahar, yaz daha, yeni kızlar, yeni oğullar daha?
Ben, bu döngüyü kapatıyorum; kendi çapımda, “dur” diyorum. Artık, Türkiye’yi yazmayacağım. Çünkü artık, gerçekten farklı bir şeyler yapmak lazım. Sürekli, Türkiye’den ve Türkiye’de olan bitenden veya dünyadaki gelişmelerin sadece Türkiye’yi ilgilendiren kısmından bahsederek Türkiye kamuoyu olarak bir bataklığa sürükleniyoruz.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUBir hegemonya diyarı olarak Türkiye… 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYapıyorlar, oluyor ve bir şey de olmuyor 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANCHP operasyonlarında yeni eşik 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Yargıya güvenin’ 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUABD Büyükelçisi bir şeyler söylüyor da, ne diyor? 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRCHP'YE YAPILAN OPERASYONLARA KARŞI NE YAPMALI? 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBahçeli’nin jeopolitik sorumluluğu 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBenimki bir valiz hikayesi… 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİklim adıyla sınai kirletmenin ticareti 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞYangınlar yeniden başladı, Orman Bakanı ne yapacak ve George Orwell 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKafkasya ötesinde kanlı satranç 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciŞimşek görmüyor mu? 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “Kürt Sorununda atılacak ‘hayal gibi’ 9 adım…” 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSıcak bir yaz, serin bir sonbahar ve belirsiz bir kış 1.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİİnsan yerin yüzüdür 1.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanÜç liderin 12 Gün Savaşı’nda karşılaştırmalı performansı 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEButlan 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti, kendi eseri olan bu Türkiye fotoğrafına daha dikkatli bakmalı 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAToplumsal Muhalefetten Demokratik Topluma: Halkların, İnançların ve Özgürlük Güçlerinin Birleşik Müc 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞELLİ MİLYAR DOLAR DÜNYADAKİ AÇLIĞI ÇÖZÜYOR… 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURDemek ki “ideolojiler” henüz ölmemiş 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye, sıcak savaşlara evrilen küresel paylaşım savaşının hem sahnesi hem öznesi 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENSiyaset ırmağı kirlenirken… 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENOrtadoğu ve Kürtler CHP’yi Çağırıyor 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAdalet ve Kalkınma Partisi’nin Ön Tarihinden 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNBarışı savunmayayım da ne yapayım! 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanŞaka değil, Kılıçdaroğlu sahiden gelip CHP’nin başında kalmak istiyor! 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.02.2025
29.01.2025
17.01.2025
7.11.2024
6.11.2024
24.10.2024
27.06.2024
7.06.2024
26.05.2024
20.05.2024