Sezin ÖNEY
Budapeşte’de parlamento, Országház, yani “Milletin Evi”, Avrupa’nın en görkemli meclis binalarından. 19. yüzyıl sonunda inşa edilen bina, ülkenin en büyük yapılarından da biri. Geçen haftasonu, parlamento çevresinde, Macaristan genelinde çoğunlukla tenha olan sokaklarda, alışılmamış bir kalabalık vardı. Göstericiler, ellerinde Avrupa Birliği bayrakları ve AB’ye yönelik mesajlar içeren pankartlarla, Başbakan Viktor Orbán ve lideri olduğu muhafazakâr sağ parti Fidesz’i protesto etti.
Yaklaşık 2500 kişinin toplandığı gösteriler, Almanya Şansölyesi Angela Merkel’in bu hafta başı gerçekleşen ziyareti öncesinde ülke yönetimini “şikâyet” için yapılıyordu.
Göstericiler, olaysız toplandı ve dağıldı; “paprika” memleketi Macaristan’da da, “dış mihraklara hizmet ettiği” iddiasıyla “şeytanlaştırılan” protestoculara bol keseden “biber gazı” sıkılmadı –ne bu gösteride, ne de daha öncekilerde…
Ölen, ağır yaralanan veya sakatlanan da olmadı.
Türkiye, Avrupa Birliği’nin “kurumsal çerçevesine” bağlı kalsaydı…
Yani AB’nin olup olamadıklarını, “ikiyüzlülüğü”nü vesaire tartışacağına, bu yapıyı şekillendiren evrensel insan hakları değer ve ilkeleri doğrultusunda, bu değer ve ilkelerin çerçevesinden çıkmayan bir politik sisteme sahip olsaydı?
O zaman şimdi, en kötü şıkta bile Macaristan gibi olurdu.
Yani, gene siyasi çıkmazlar, açmazlar ve popülizmin sömürdüğü bir hâl sözkonusu olurdu; ama en azından “insan canı” yanmaz, gösterilerin sadece yakınından geçtiği için güvenlik güçlerinin orantısız güç kullanımına insanlar kurban edilmezdi.
Ancak, Türkiye’de, Gezi gösterilerinden bugüne yaşanan ve özellikle çocuklarla gençleri, yani toplumun en dinamik kesimini hedefleyen yoğun baskı günlerinden daha da ağır zamanlar kapıda.
Adı konmamış ve çerçevesi tartışılmamış bir başkanlık sistemine geçiş dönemindeyiz. Bu yeni sistemin odağında bir tek kişi var; Recep Tayyip Erdoğan. Ve onun dışındaki herkes, hataları, eksikleri veya sadece “eskidiği” için geride bırakılabilir, gözden düşebilir, kenara itilebilir. Buna karşılık, çevresinde olmayı başarabilen veya onun var olmasına izin verdikleri, “milli piyango talihlileri” gibi. Türkiye’nin en geniş maddi ve sağladığı nüfuz açısından “manevi” imkânlara sahip yapısından yararlananlar arasına girmek az bir “şans” değil.
Türkiye’de büyük bir çoğunluk için, yaşamda sahip olunacak en anlamlı, kıymetli “varlık” nedeni “Devlet kapısına sırtını dayamak”, “Devlet’e kapağı atmak”. Eskiden de birçok ailenin çocuğu için, çok sayıda insanın kendisi için öngördüğü en büyük hayal, idealdi bu; ama şimdi, adeta “değerli sayılabilmenin” tek yolu.
“Büyük Türkiye, Yeni Türkiye” diye adlandırılan kurumsal yapı, ülke genelinin ekonomik açıdan büyümesi, yenilenmesi, eskisine oranla zenginleşmesinden en çok yararlanan, pay kapan oldu. Dolayısıyla, eskiden de, bir parçası olunması “ideal” görülen bu yapının, şimdi “içinde” veya en azından “yakını” olmak eskisiyle karşılaştırılamayacak boyutta maddi ve “manevi” avantajlara sahip olmak demek.
O nedenle, “milletvekili”, “bakan” olma arzusuyla yanıp tutuşan veya medya- akademi dünyasından AKP’nin çevresinde kenetlenen isimlere şaşmamak lazım.
Çok basit bir çıkar ilişkisinden bahsediyoruz.
Gerçekten işini yapan, milletin temsilciliği için gerçekten müthiş bir koşuşturma ve çaba içinde olan bir avuç milletvekili var. Geri kalanlar için “Meclis üyeliği”, başka hiçbir şekilde elde edilemeyecek bir gücün parçası olmak demek.
Benzer şekilde, “gözde bürokratlar” ve “partililer” de, aynı nüfuzdan yararlanıyor. Tabii, akademisyenler ve medya çevreleri de… Belediyeleri de işin içine katınca, “saadet zinciri” halka halka büyüyor.
Türkiye’de, “hiçbir şey” olmadan, “herşey” olmanın yolu, “Başkanlık sistemi”, “Yeni Türkiye”nin gönüllü veya dolaylı destekçisi olmaktan geçiyor. Ve o nedenle de, bu sistem yavaş yavaş “gerçeğe” dönüşüyor.
Can kaybı mı dediniz?
Çıkar sözkonusuysa, insan canının yanması Yeni Türkiye’de bir teferruat. Mühim olan, “Devlet” ve sağlayacakları.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUBir hegemonya diyarı olarak Türkiye… 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYapıyorlar, oluyor ve bir şey de olmuyor 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANCHP operasyonlarında yeni eşik 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Yargıya güvenin’ 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUABD Büyükelçisi bir şeyler söylüyor da, ne diyor? 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRCHP'YE YAPILAN OPERASYONLARA KARŞI NE YAPMALI? 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBahçeli’nin jeopolitik sorumluluğu 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBenimki bir valiz hikayesi… 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİklim adıyla sınai kirletmenin ticareti 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞYangınlar yeniden başladı, Orman Bakanı ne yapacak ve George Orwell 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKafkasya ötesinde kanlı satranç 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciŞimşek görmüyor mu? 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “Kürt Sorununda atılacak ‘hayal gibi’ 9 adım…” 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSıcak bir yaz, serin bir sonbahar ve belirsiz bir kış 1.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİİnsan yerin yüzüdür 1.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanÜç liderin 12 Gün Savaşı’nda karşılaştırmalı performansı 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEButlan 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti, kendi eseri olan bu Türkiye fotoğrafına daha dikkatli bakmalı 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAToplumsal Muhalefetten Demokratik Topluma: Halkların, İnançların ve Özgürlük Güçlerinin Birleşik Müc 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞELLİ MİLYAR DOLAR DÜNYADAKİ AÇLIĞI ÇÖZÜYOR… 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURDemek ki “ideolojiler” henüz ölmemiş 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye, sıcak savaşlara evrilen küresel paylaşım savaşının hem sahnesi hem öznesi 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENSiyaset ırmağı kirlenirken… 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENOrtadoğu ve Kürtler CHP’yi Çağırıyor 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAdalet ve Kalkınma Partisi’nin Ön Tarihinden 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNBarışı savunmayayım da ne yapayım! 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanŞaka değil, Kılıçdaroğlu sahiden gelip CHP’nin başında kalmak istiyor! 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.02.2025
29.01.2025
17.01.2025
7.11.2024
6.11.2024
24.10.2024
27.06.2024
7.06.2024
26.05.2024
20.05.2024