Sezin ÖNEY
Meselenin adını koyalım; Kürt Sorunu’nda her şeyden önce çok ciddi bir ayrımcılık yaşandığını artık görmek durumundayız.
Taraf spor yazarlarından Ali Fikri Işık, askerlik yapmadığı gerekçesiyle yaklaşık iki aydır Edirne Askerî Cezaevi’nde tutuklu bulunuyor. Bugün, Işık’ın duruşması var. Işık, askerî mahkemede savunmasını Kürtçe yapacak.
Askerliği reddettiğini ve yapmayacağını bildiren, bir de “mahkeme duvarı” karşısında anadilini konuşmakta ısrar eden Işık’ın başına gelenler ve gelecekler, hepimizi çok ilgilendirmeli.
Devletin Işık’a takınacağı tavır, bir sınav...
Bu tavra karşı Türkiye’de medyanın, kamuoyunun takınacağı tavır da, diğer bir sınav.
Ayrımcılık sınavı.
KCK tutuklamaları, Van depremi ertesi yaşanan siyasi arbede, Pozantı Cezaevi’ndeki tecavüz olayı, Urfa Hapishanesi’ndeki isyan/yangın, Uludere’deki bombalama... Kamuoyu hafızasının kaydına girmeyen daha niceleri... Bunların hepsi, ayrımcılık kaynaklı ve bir kez yaşandıktan sonuçları ayrımcılık nedeniyle vahimleşen, çözüme kavuşmayan, hasıraltı edilmeye çalışılan olaylar.
KCK operasyonlarının semeresi, herhangi bir şekilde farklı fikir üretebilecek, Kürt siyasetini çoğulculaştırabilecek insanların, göz önünden yok edilmesi.
Neden binlerce insanın, “giden gelmez” şeklinde “yok olduğu” bir ortama düştük?
Benim tanıdıklarım arasında, KCK kapsamında tutuklanan eski Van BDP il başkanı Cüneyt Canişmesela, İnsan Hakları Derneği’nde çalışırken edindiği birikimi, avukatlık bilgisi ve kişisel duruşu, eleştirel düşüncesiyle çok sağlam bir politikacı olma ümidi veriyor(du). Yeteneklerini, özgür düşüncesini siyasette kullanmasına izin verildi mi peki?
Hayır, elbette; bir kere haziran sonundan beri hapiste. Aile dramı kısmına bakarsanız daha ancak bir yaşında olan bir bebeği var. Ne zaman çıkacak belli değil.
Artık, sanırım, topyekûn ve yıllarca sürecek bir savaştan kaçış yok. Öte yandan, zaten yıllardır yaşadığımız neydi?
Biraz daha kanlı çatırdamamız mı gerekiyor?
Akşam gazetesinde, cuma günü, Kürt Sorunu’nun boyutlarıyla eş ölçekte sürekli büyüyen “Örtülü Ödenek Meselesi” ile ilgili bir haber vardı. “Bu yılın ilk altı ayında gizli hizmet giderleri kaleminin karşısında görünen rakam 431 milyon lira. Geçen yılın aynı dönemine göre aradaki fark 135 milyon lira...” deniyordu haberde. Akşam’ın Ankara temsilcisi Çiğdem Toker’in haberinde, “2011 Kasım’ında torba KHK’ye konulan bir maddeyle, bütçe dışı bir fon olan Savunma Sanayii Fonu kaynakları, MİT ile Emniyet’e açılmıştı. Güvenlik alanındaki harcama artışlarında, sağlanan bu geniş imkânın payı olabileceğini not düşelim” deniyordu.
Cumhuriyet’ten Fırat Kozok imzalı habere göre de, 2010’da Başbakanlık Özel Kalem Müdürlüğü, örtülü ödenek için ayrılan bütçenin tam 1698 kat fazlasını harcamıştı.
Çok puslu, çok karanlık bir ortamdayız; Türkiye, zaten “normal” zamanda, medyası ve siyaseti olarak, komplo teorilerine pabuç bırakmayacak aklı selamet ve düşünce yetisine sahip değildi.
İç kaynaklı “kararmaya” ek olarak bir de, bölgesel çapta, “realist” politika yani, Rusya’sından Türkiye’sine, İsrail’inden İran’ına ulusal çıkar peşindeki devletlerin son çarpışması yaşanacak. Milliyetçi, otoriter ve “güç için her yol mubah” anlayışındaki siyasi çizginin, Arap Baharı’nın tabandan gelen özgürlük ve hak arayışını da bir süre için boğarak ve perdeleyerek, can çekiştiği son kanlı dönemece girdik bölge tarihinde.
Arap Baharı ruhu, aralarında Türkiye’nin de bulunduğu ülkelerin, moloz iktidar anlayışı, lider sultası ve yoz siyasetleri tarafından “kaçırıldı”.
CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün’ün kaçırılması, bir yandan Türkiye için bir ilk. Bu olay, siyasi düşünceniz ne olursa olsun, çok düşünülerek yaklaşılması gereken bir gelişme. “Devletin milletvekilinin”, PKK tarafından kaçırılması değil sadece olayın yakalayıcı noktası. “Terör artık milletvekili kaçırır hâle geldi” gibi değil olay...
Radikal’de Eyüp Can’ın köşesinde yer verdiği, BDP’li, Cizre Belediye Başkan Yardımcısı iken tutuklanan Hanım Onur’un yaşadıklarının dile getirildiği ODTÜ öğrencisi Uzay Bulut tarafından yazılan mektupta ilginç bir detay vardı.
Dört yaşındaki, kanser olan Solin ve yedi yaşındaki kardeşi epilepsi hastası Mirhat’a yapılan devlet işkencesi bir yanda... Seçilmiş bir yönetici olan annelerinin, yaklaşık bir yıldır hapiste olması diğer yanda... Bir de, ailenin babasından da, Can’ın yazısına göre, “bir yıl önce bir baskında götürülmüş” , bir daha haber alınamaması “ayrıntısı” var. Konuyla ilgili diğer haberler de, hep bu konuyu birkaç cümleyle es geçiyor. Adeta, insanların birden yok oluvermesi, çok da normalmiş gibi.
Hani 1990’larda kalmıştı kayıp vakaları; demek ki, kayıpların farkına varma duygumuzu da, hassasiyetimizi de kaybetmişiz, fark o sadece.
O zaman, her an herkes “sırra kadem basabilir” aslında...
Büyük dedelerim, 100 yıl önce savaşa giderken Yemen Türküsü geçerliydi, şimdi de ben Şivan Perwer’den dinliyorum gözlerim yaşlı. Erkan Oğur- Ciwan Gasparyan, Safiye Ayla, Ahmet Kaya, Şebnem Ferah, Yıldız İbrahimova; kaç kişi seslendirmiş aynı yakıcılıkla. Çok şey değişiyor da, her şey aynı...
Tüm kayıplara, gidip de gel(e)meyenlere...
Sözler eklenip çıkıyor; bayrak rengi değişiyor, mekân da...“Çalınan davulu düğün mü sandın?/ Al yeşil bayrağı gelin mi sandın? Gideni gelir mi sandın?”...
“Dön gel ağam dön gel, dayanamiram... Uyku gaflet basmış uyanamiram...”
Değişmeyen ortak paydaysa; “Havada bulut yok bu ne dumandır/ Mahlede ölüm yok bu ne figandır... Giden gelmiyor acep nedendir...”
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUBir hegemonya diyarı olarak Türkiye… 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYapıyorlar, oluyor ve bir şey de olmuyor 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANCHP operasyonlarında yeni eşik 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Yargıya güvenin’ 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUABD Büyükelçisi bir şeyler söylüyor da, ne diyor? 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRCHP'YE YAPILAN OPERASYONLARA KARŞI NE YAPMALI? 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBahçeli’nin jeopolitik sorumluluğu 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBenimki bir valiz hikayesi… 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİklim adıyla sınai kirletmenin ticareti 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞYangınlar yeniden başladı, Orman Bakanı ne yapacak ve George Orwell 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKafkasya ötesinde kanlı satranç 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciŞimşek görmüyor mu? 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “Kürt Sorununda atılacak ‘hayal gibi’ 9 adım…” 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSıcak bir yaz, serin bir sonbahar ve belirsiz bir kış 1.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİİnsan yerin yüzüdür 1.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanÜç liderin 12 Gün Savaşı’nda karşılaştırmalı performansı 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEButlan 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti, kendi eseri olan bu Türkiye fotoğrafına daha dikkatli bakmalı 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAToplumsal Muhalefetten Demokratik Topluma: Halkların, İnançların ve Özgürlük Güçlerinin Birleşik Müc 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞELLİ MİLYAR DOLAR DÜNYADAKİ AÇLIĞI ÇÖZÜYOR… 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURDemek ki “ideolojiler” henüz ölmemiş 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye, sıcak savaşlara evrilen küresel paylaşım savaşının hem sahnesi hem öznesi 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENSiyaset ırmağı kirlenirken… 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENOrtadoğu ve Kürtler CHP’yi Çağırıyor 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAdalet ve Kalkınma Partisi’nin Ön Tarihinden 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNBarışı savunmayayım da ne yapayım! 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanŞaka değil, Kılıçdaroğlu sahiden gelip CHP’nin başında kalmak istiyor! 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.02.2025
29.01.2025
17.01.2025
7.11.2024
6.11.2024
24.10.2024
27.06.2024
7.06.2024
26.05.2024
20.05.2024