Akif BEKİ
Hangisi topluma daha tehlikelidir: Silahla yaralama ve öldürmekten, bıçaklı saldırıdan kesinleşmiş cezasını çeken mahkum mu?
Elini silaha bıçağa sürmemiş, kalemle dille suç işlemekten tutuklu yargılanan şüpheli mi? Henüz suçlu mu, suçsuz mu bulunacağı bile belli olmayan sanık mı?
Dün Meclis’ten geçen Korona Affı’na göre bilemediniz. Şüpheli ve sanıklar, terör propagandasına sokulmuş fikir suçundan yargılananlar dahil, azılı mahkumlardan daha tehlikeliymiş.
Amaç; sizi can, mal ve ırz düşmanlarından, mahkum arkadaşların sağlığını da korona salgınından korumak, unutmayın.
Bu durumda, hangisinin komşu gelmesi daha çok korkutur sizi:
Bulaşıcı hastalıklara karşı devletçe alınan tedbirlere uymamaktan, toplum sağlığını tehlikeye atmaktan hüküm giyen mi?
‘Yeterli tedbir alınmıyor’ diye devlet görevlisini eleştirir tivit attığı için, “Asılsız ve provokatif paylaşım”dan gözaltına alınan mı?
Yine yanıldınız. İlk gruptakilere hatırı sayılır infaz indirimi geliyor. Girmeleriyle çıkmaları bir. İkincilerse sokağa salınmayacak kadar topluma zararlıymış. Aranızda dolaştırılmayacaklar.
Peki, şunlardan hangisinin serbest bırakılması sizi daha çok tehdit altında hissettirir:
Kadına, evlilik dışı şiddet uygulamaktan mahkum olanın mı? Çocuk istismarcısı, fuhuş organizatörü ve teşvikçisinin mi? İnsan ve uyuşturucu kaçakçısının mı?
Yoksa...Rahatsız edici bir tivitle, kamu düzenini bozmaktan, kin ve düşmanlığa tahrikten, o da şüphe üzerine tutuklanıp yargılaması sürenin mi?
Tutturamadınız hayır, o da değil.
Devletin karşısına kimse yazıyla çiziyle, eleştiriyle, siyasi aykırılıklarla gelmesin. Bunların topluma kazandırılması mümkün olmuyormuş. Sanık olanları tutuksuz yargılanırsa, hele mahkumiyet alanları infaz indiriminden yararlandırılırsa topluma telafisi olmayacak zararlar verebilirlermiş.
Yeter ki suç fiili olsun, affı kolay. Üstelik bu kategoride mahkumiyet alınması da bilakis tercih sebebi sayılıyor, dezavantaj değil.
Cana, mala, ırza karşı fiili suçlardan yargılanacakları tutuklu yatırmaya her zaman yer yok ayrıca. Koğuşlar aşırı dolu. Kaçma ve delil karartma şüphesi de bu tarz suçlarda pek rastlanır şey olmadığından, tutuksuz yargılanmaları asılmış.
Ama tivit atmaktan sabaha karşı alınıp getirildiyse biri, kapıdan çevrilmez. Öyle misafiri yatırmaya her zaman yer bulunur. Yargılaması başlayıncaya dek alıkonur. Terör ve örgütsel faaliyetle suç şüphesi içeren o lafı arasında bir bağ da kuruldu mu, mahkum bile olsa çıkamaz artık, geçmiş olsun.
Anlı şanlı hukuk profesörleri sizden müjdelerini istiyor, uyarıları bir kulaktan girip öbüründen çıkmış. Korona Affı paketine göre artık emniyettesiniz.
İlk kategoridekiler ya infaz indirimiyle doğrudan erken tahliye edilecek. Ya da kapalıdan açığa, oradan da ev iznine geçici ve dolaylı olarak salıverilecek.
İkincilerse zinhar kapsam dışı, gün yüzü göremezler.
90 bin kişi bu yolla çıkacak deniyor.
Kendinizi, çoluk çocuğunuzu kollayın; geliyorlar, güvenliğinizden evvelemirde siz sorumlusunuz. Bir tek kaçanın anası ağlamamış, biliyorsunuz deyimi.
İçeride kalanların en büyük kozu ise yakalanmamak. Adalet Bakanı Gül açıkladı, korona kapan 17 cezaevi sakininden üçü kaybedilmiş.
Ecdat sözüdür; kırk yıl kıran olmuş, eceli gelen ölmüş. Kaderlerine kalmış artık!
Vakıfların korkacak nesi mi var!
Olay şu; AK Parti, korona yüzünden eğitime verilen aranın yazın telafisi için bir düzenleme hazırlıyor.
Ama matruşka bebekleri gibi, içinde sürprizler sakladığı anlaşılıyor. YÖK Kanunu’nda, el konan vakıf üniversitelerinin kapatılmasını kolaylaştıracak değişiklikler gibi.
Sırası mıydı? Nereden icap etti? Koronayla mücadele kapsamında bir teklifmiş gibi sunuluyor, ne alaka!
Vakıf üniversitelerine geçici durdurmadan faaliyet izinlerini kaldırmaya ve mal varlıklarını tasfiyeye kadar, her imkan fazlasıyla vardı mevzuatta. FETÖ’yle mücadele gerekçesiyle, kanuna eklenmişti bu yetkiler.
Şimdi de korona kullanılarak, bu olağanüstü yetkilere hız kazandırılıyor. Niye bu acele?
Garantör üniversiteye devredilen Şehir Üniversitesi’ni tasfiyeye dönük özel düzenleme şüphesi, burdan doğdu.
Tüm vakıflara karşı kötüye kullanılabilecek bir yol açılmasından korkan iktidar dostu STK’ları, teyakkuza çağırmıştım dün.
Şöyle tepki aldım: Üniversitenin faaliyet izni kaldırıldıktan sonra, kurucu vakfa atanan kayyumun görevi de sonlandırılıyor. Dolayısıyla vakıf, sahiplerine iade ediliyor bu düzenlemeyle. Niye korkutuyorsun!
Ne demezsiniz...İdari kararla geçici durdurulan faaliyet izni, iptal edilecek. Hem de devredildiği garantörün görüşü ve YÖK onayıyla. Yani vakfına bir daha geri döndürülemesin diye, üniversitenin hukuki varlığı ortadan kaldırılacak. Mal varlığı da tasfiyeyle elinden alınıp garantöre verilecek. Sonra atanan kayyum başından çekilecek. Ve vakıf, dımdızlak kurucularına teslim edilecek.
Selden kütük mü kapılıyor sanki, ne var bunda korkulacak, öyle mi!
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
5.06.2025
10.05.2025
8.05.2025
1.05.2025
30.04.2025
25.04.2025
22.04.2025
8.04.2025
3.04.2025
28.03.2025