Ali BAYRAMOĞLU
Her köklü değişim bir “etkileşim” işidir, bir etkileşim sonucudur.
Türkiye de pek çok meselede böyle yol aldı. İç ve dış dinamikler üstüste oturdu, birbirini besledi ve tetikledi.
Bu iki dinamik arasında, bugün olduğu gibi etkileşimin sınırlı olduğu zaman ve alanlarda değişim de sınırlı oldu.
Ancak bir ülkede değişimin kalıcı ve anlamlı olabilmesi için değişim baskısı ve gir- dileri yetmez. Toplumsal gruplar ve kurumlar arası bir değişimin yaşanması, “her bir toplumsal grubun ve kurumun içinde yaşanan değişmeler”le mümkün olur.
Bu açıdan neredeyiz?
Partili partisiz, entelektüel sanatçı, muhalif kesimden kimi okusanız, kim söyleşi verse, “siyasi doğruyu” ve “mahal- leye uygun davranış”ı temsil eden, yeni siyasi keşifler üzerine oturan bir tutumdan hareketle, size ülkenin hiç olmadığı kadar kutuplaştığını söylediğini görürsünüz.
Gerçekten böyle mi?
1960 darbesinden sonra tencere çalarak dans edenleri, 1980 öncesi 5000 kişinin kurşunlarla hayatını kaybettiği iç savaş halini, Maraş, Çorum katliamlarını, 1980 darbesi ve sonrasını, ölümcül sağ sol kutuplaşmasını, imhacı Kürt politikasını, 1990’lı yılların cinayetlerini, Susurluk dalgasını, 28 Şubat’ta Müslüman bakkala dahi açılan sivil savaşı unutan “kısa hafıza” böyle düşünebilir.
Hatta böyle düşünmeyi besleyen bir konjonktür olabilir.
Nitekim Gezi olayları sonrası sertleşen, yeni taleplere kulak tıkayan, kısmen devletleşen ve önemli ölçüde sağcılaşan iktidar dili, bu çerçevede biten ittifaklar ve yaşanan kutuplaşma ortada. Asker meselesi ve temsili demokrasi sorunları önemli ölçüde halledildikten sonra siyasi iktidarın kendi değerlerini merkez alan hamleler yapması yeni bir veri. Ancak vesayetçi düzenin kırılmasının toplumsal muhalefete çevre, beden gibi mikro siyaset unsurlarını hızla keşfetme imkanı vermesi de başka bir veri.
Bunlar dikkate alındığında Türkiye’nin yeni bir döneme girdiği, bir inşa döneminde yeni arayışlar ve pozisyonlarla yol aldığı, bunların gerginlikleri yükselttiği söyle- nebilir. Tüm bunlar toplumsal grupların içine kapanma haline, toplumsal sentez açısından bir gerilim tablosuna, entelektüel dünyada iktidara muhalif olmanın yeniden kutsallaşmasına işaret edilebilir. İktidarın şahsileşmesi iddiaları karşısında muhalefetin analizlerini şahsileştirmesi birlikte çap düşüren bir etken olabilir.
Ancak tarihin görmediği bir ku- tuplaşmadan söz etmek için insanın önce kendisine karşı insaflı olması gerekir.
Zira bu açıdan son 10 yılın öyküsü güçlüdür.
Bu öyküye grup ve kurum içi denge değişikliklerinden hareketle bakılacak olursa, bu güç daha iyi anlaşılır. Zira değişim bunlarda ve bunlar sayesinde yaşanmıştır ve yaşanmaktadır.
O zaman şu değişim alanlarının altını özellikle çizelim:
İslami alan, askeri alan ve Kürt alanı...
İmam-Hatip Okulları, başörtüsü ve benzeri konularda Türkiye’de yaşanan her kriz aslında İslami alanda bir değişimi ifade etti. Ve değişim “laikliğin demokratikleşmesi” istikametinde oldu. Türkiye İslami kesimin taşıyıcılığında dini alanı da içine alan seküler-modern “yeni toplumsal bir model” üretti. İslami kesim kimliğini mu- hafaza ederek seküler dünyayla barıştı. AK Parti’nin bu çerçevede motor rol oynadığı, İslami kesimin içinden doğan, buna karşılık “siyasetin İslamileşmesi”nin önüne dikilen toplumsal ve siyasal “tabiî bir engel, hatta dönüştürücü işlevi’ni yerine getirdiği açıktır.
Askeri alanda durum şudur:
Siyasete müdahil bir kurum olarak ordu hemen her zaman kendi içinde gerginlikler, tartışmalar yaşamıştır. Bu tartışmalar ve ayrılıklar genel olarak bugüne kadar ordunun siyasete müdahale biçimi üzerine temellendirilmiştir. Bugün “demokrasi fikri” ordu içinde de temel eksenlerden birisini oluşturmaktadır. Demokrasi fikri, siyaset-ordu ilişkileri açısından olduğu kadar, Silahlı Kuvvetler”in kendi iç tanımı ve askerin zihniyeti açısından da devreye girmiş bulunuyor. Henüz başlangıç noktasında olsa da, kırılgan olsa da, bu gelişme yenidir ve son derece önemlidir.
Kürt alanına gelince..
Bu alan sosyal anlamda (kentleşme, bireyleşme, farklılaşma) bir iç değişim üretiyor. Buna şüphe yok. Güneydoğu”nun sosyolojik öyküsü keskin bir dönüşüme işaret ediyor. Şimdi devrede barış süreci var. Bu süreç son 10 yıllık politikaların, özgürlük alanının genişlemesinin bir sonucudur. Barış sürecinin önemli işlevlerinden birisi toplumsal alandaki çoğulculaşmanın siyasi alanda da yaşanabileceğini göstermesidir.
Yarını anlamak ve yarına doğru yol almak için bunları hatırlamak, en az yeni sorunlarla mücadele etmek kadar önemlidir.
Yazarlar
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları


















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
13.11.2025
8.11.2025
6.11.2025
1.11.2025
30.10.2025
25.10.2025
23.10.2025
28.09.2025
20.09.2025
18.09.2025