Cemil ERTEM
Geçen gün Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı’nın yaptığı sunum ve dün gelen enflasyon rakamları, TCMB’nın temel yolunun doğru olduğunu gösteriyor mu ya da Merkez Bankası Başkanı, Bakanlar Kurulu’na yaptığı sunumda, geçen hafta, kendisini eleştiren Başbakan’ı ikna etti mi? Birbirine bağlı bu iki soruya da çok rahat olarak ‘evet’ cevabı verebilirsiniz... Zaten Bakanlar Kurulu sonrası Hükümet Sözcüsü Arınç’ın söyledikleri de bunu doğrular nitelikte...
Arınç, Merkez Bankası kanununu değiştirmek gibi bir ‘şey’ gündemimizde yok dedikten sonra bu tartışma burada-şimdilik- bitmiştir ve TCMB bildiği yolda devam edecektir. Ancak ben Başbakan’ın çok ‘başka bir şey’ anlatmak istediğinde ısrarcıyım ve bunun da üzerinde durulmasını istiyorum.
Başçı’nın sunumunun özeti şuydu; ‘bu şartlar altında ve bu modelle, ancak bu yapılır ve bizde zaten bunu yaptık.’ İşte tartışmak istediğim tam da budur; Merkez Bankası hatta daha da ötesi bütünüyle ekononomi yönetiminin ve ilgili kurumların, bu çerçevede, yapacakları budur. Eğer ki bunun dışına çıkarlarsa, model bozulur... Peki bunu kim göze alır; işte soru budur...
Yanlışlanmış bir model...
Türkiye’nin, seksenlerin sonundan itibaren, uyguladığı büyüme modeli basitçe şuydu: Devlet ekonomideki tekelci konumunu hızla terkedecek ve bu konumunu özelleştirmelerle yine tekelci özel sermayeye devredecek, bu sermaye de yurtdışında ortağı olduğu küresel yapıların belirlediği stratejiye bağlı kalacak.
Mali piyasaların liberilizasyonu da, yine bu çerçevede derinliği olmayan ve dışırıya kaynak aktarılacak şekilde oluşturulacak... İşte sanayi ve mali piyasaların seksenlerin sonundan itibaren-Özal etkisi- oluşturulması bu şekilde sağlanmış ama burada, sanayide teknoloji verimliliği, mali yeniden yapılanmada da piyasa derinliği atlanmıştır ki, bu aynı zamanda siyasi bir tercihtir de...
Çünkü sanayide düşük ve orta teknoloji yoğun alanlarda sermayeleşmek, sizi ancak batının terkettiği üretim alanlarına geçmenizi ve üst teknoloji alanlarında ise tamamlayıcı olmanızı sağlar. Bunun zorunlu sonuçlarından birisi de çok yoğun bir teşeronlaştırma süreci ve emek piyasalarında katılık ve buna bağlı emek verimliği- emek istismarı diye okuyun- süreçleridir.
Dışarıya kaynak aktarma mekanizması...
Sanayi büyümesinde bu sıkışmanın finansal tarafı çok daha çarpıcıdır. 1989’da 32 Sayılı Türk Parasını Koruma Hakkında Karar yayınlanmış ve bu tarihten itibaren mali piyasaların kuralsız ve sığ ‘liberilizasyonu’ve aynı zamanda, yüksek faize dayanan, dışarıya kaynak aktarma mekanizmasını oluşturulmuştur. 1994 krizi ve 1997’de 28 Şubat’tan geçerek, 2001 krizini hazırlayan bütün yolların yapı taşlarını, sanayide ve mali piyasalarda atılan bu köksüz adımlar döşemiştir.
Bu süreç, hiç şüphesiz, kendisini tamamlayacak ve sürekliliği sağlayacak para ve maliye politikalarını da beraberinde getirmiştir. Gerek 2001 krizine giden süreçte uygulanan ve örtülü bir kur-değerli TL- hedeflemesi ile finansal istikrar sağlamaya çalışan ve faizi, hem kur hem de enflasyon için en önemli silah olarak kulllanan para politikası, gerekse, 2001 sonrası dalgalı kur rejimi uygulayan ancak yine dünya ortalamasının üzerinde bir faiz oranı ile enflasyon hedeflemesi yapan ve TL yi aşırı değerli tutarak, kısa vadeli sıcak parayı çeken ama aynı yolla dışarıya yoğun kaynak aktaran para politikası modeli arasında çok fark yoktur.
Ancak 2001 sonrası para politikası, 1963’te R. Mundell’in bir milat olan makalesinin tam aksini yapar; yani hem açık bir ekonomide dalgalı kur rejimi uyguladığını iddia eder hem de faizi ve kuru aynı anda piyasa dışı belirlemeye çalışır. Çünkü, yukarıda anlattığım sanayileşme(!) ve yoğun emek sömürüsüne dayalı verimlilikle, küresel piyasalarda, sanayiniz rekabet edemez ve döviz girişiniz böylece zayıf olur. Bunun dışında zaten yerli paranız gereksiz değerlidir; bundan dolayı sıcak para bağımlısı olursunuz. Açık, hep yüksek faiz sayesinde kapanır ve kur enflasyon arasındaki ilişki hep güçlüdür. (Bkz. Başçı’nın sunumu) Çünkü sanayiniz hem teknoloji hem de ara malı olarak dışarıya bağımlıdır; yani kurlardaki her sıçrama, ihracat ağırlıklı sanayide bile, istenmeyen maliyet enflasyonu nedenidir.
Başbakan’ın anlatmak istediği...
Şimdi Başbakan diyor ki, bu modeli değiştirin; bu model başından beri yanlış kurulmuş... Böyle devam edemeyiz... Sonra da TCMB Başkanı bu modele göre hazırlanmış bir sunum yapıyor ve o sunumda görüyoruz ki, Türkiye’nin en ufak siyasi çalkantıda bile, durumu kurtarmak için faiz silahına sarılmaktan ve çok yüksek faizle yabancı kaynak çekmekten başka çaresi yok. Aslında bu sunum, hukuk dilinde ‘suçun samimi ikrarıdır’.
İşta tam burada biraz güncel dış politikadan devam edelim ki, anlatmak istediğimiz tam anlamıyla anlaşılsın...
Bir dış politika başarısı ya da model değişikliği...
Biliyorsunuz, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi, Türkiye’ye petrol ihracına uzun süredir devam ediyor ve Türkiye’de bu petrolü dünya piyasalarına satacağını deklere ediyordu. Nitekim ilk satış geçen hafta gerçekleşti ve 1 milyon varil petrol, United Leadership adlı tankerle Türkiye’nin Ceyhan limanı’ndan yola çıktı... Ancak ne olduysa tanker, Akdeniz açıklarındayken söz konusu alıcılar bu kararlarından vazgeçtiler.
Bu vazgeçme tabii ki bu alıcıların kendi iradeleriyle ve serbest piyasa kuralları içinde olmadı. Maliki yönetimi devreye girdi ve ABD Maliki yönetiminden bağımsız böyle bir satışın sakıncalı olduğunu açıklayınca Avrupa kıyılarını pas geçip ABD’ye yönlenen tanker tam anlamıyla ortada kaldı.
Şimdi bu olay basitçe Irak Merkezi Yönetimi ile Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) arasındaki enerji kaynaklarının paylaşımı çatışması değildir. Bu olay, ilk önce, dünyada hala kendi doğal kaynaklarını, doğal zenginliklerini özgürce serbest piyasa kuralları içinde satmaya çalışan halkların özgür iradesine saldırıldığını da gösterir. Ve bu anlamıyla bu olay piyasa karşıtı bir korsanlık olayıdır. Hele bu piyasa karşıtı korsanlığın ABD’nin onayı ile olması işin siyasi ağırlığını artırmaktadır. Ve bu olay, bu yönüyle de, Obama’nın yeni dış politikasına aykırı bir davranıştır.
Nasıl başardık?
İşte Türkiye bu konuda haklılığı başından beri anlattı. ABD’nin de buna karşı çıkması gerektiğini ve palazlanınca başımıza yeni bir Saddam olacak olan Maliki’nin pozisyonunu da, Türkiye deşifre etti. Ayrıca Kürt Bölgesel Yönetimi’de, ‘biz haklıyız, kendi petrolümüzü satacağız’ çıkışını yaptı. Hatta Barzani ayrılmak için referanduma gideriz dedi. Ve sonuçta, Irak Kürt Bölgesel Hükümeti Sözcüsü Sefin Dizayi, dün akşam Kürt petrolünü taşıyan gemilerin yerine ulaştığını ve satışın gerçekleştiğini bildirdi. Petrol ihracında kararlı olduklarını vurgulayan Dizayi, ‘geri adım atmayacağız’ ifadesini de kullandı. Şimdi Türkiye burada eski dış politika modeline göre davransaydı; eskiden olduğu gibi, Kürt Bölgesel Yönetimi’de bu küresel gerici koalisyona böyle karşı çıkamazdı. Yani sorun tam da budur; eskisi gibi devam edecek misiz, yoksa eskiyi silip yeni olanla, halkınızın çıkarları neredeyse orada olacak mısız? Cesaret ederseniz, başarı gelir, çünkü eski olan yanlış olandı...
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Neden yeni bir kalkınma hikâyesi gerekli... (2)
25.10.2018 - Neden yeni bir kalkınma hikâyesi gerekli... Paylaş Twitle
24.10.2018 - SORUNLAR, TESPİTLER VE ÇÖZÜMLER...
18.10.2018 - Ekonomi politikasında ‘popülizm’ nedir, ne değildir?
17.10.2018 - Enflasyonla mücadele: Dün ve bugün...
- Dışarısı ve içerisi: Rakamlar-çözümler...
- BM Genel Kurulu: ABD, Türkiye ve diğerleri...
25.09.2018 - Yeni Ekonomi Programı üzerine
21.09.2018 - Cinayeti çözmek: Bakış açınızı değiştirin!
18.09.2018 - Büyüme ve dönüşüm meselesi üzerine...
11.09.2018
Yazarlar
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
adil ozcan
cok haklisiniz.bence turk milletiyle dalga gecmek asagilamanin daniskasi bence ben bir turk olarak cok utaniyorum dahada kotusu suriyeden daha kotu olacak turkiye diye de cok endiseleniyorum.