Etyen MAHÇUPYAN
Siyasetten sıkılmışsınızdır… Haklısınız her şey siyaset değil, ama bu memlekette maalesef siyaset her şeyi etkiliyor. Sıradan bir örnek olarak, Erdoğan’ın “Merkez Bankası Başkanı ile konuştum, Temmuz veya Ağustos ayında faiz düşürülebilir” demesi üzerine dövizin 10 kuruş daha artması, hayatın biraz daha pahalanması, birçoğumuz açısından zorlaşması demek.
Cumhurbaşkanı fikrinde ısrarlı ama bilimsel çalışmalar Türkiye’de fiyat artışlarının sebebinin yüzde elli civarında dövizden kaynaklandığını gösteriyor. Yerli ara ve ham madde, kira bedeli ve işçi ücretlerinin artışından gelen pay da toplamda yüzde kırkı geçiyor. Faizin maliyetlere etkisi sadece yüzde yedi civarında…
Ama Erdoğan’ın kendi deneyim ve gözlemlerinden kaynaklanan bir tespiti var. Faiz düşerse enflasyon da düşer diye inanıyor. Mesele şu ki faiz düşerken diğer her şey sabit kalsaydı enflasyon gerçekten de düşerdi. Ne var ki ‘piyasa’ denen ortamda bir öğenin değişimi kaçınılmaz olarak diğerlerinin de değişmesine neden oluyor. Nitekim faizi enflasyon oranının altına indirdiğinizde, mevduat geliri fiyat artışını karşılayamadığı için insanlar döviz almaya başlıyor ve daha da büyük bir enflasyonla karşılaşıyorsunuz.
Mesele bu kadar basit… İnsan zihni çoğu zaman nedenselliğin olmadığı yerde bile ille nedensellik arar ve gözlemlerini kendi inandığı nedensellik ilişkisini doğrulamak için kullanır. Muhtemelen Erdoğan da faizlerin inişi ile enflasyonun inişi arasında bir korelasyon gördü ve bunu nedensellik ilişkisi olarak yorumladı. Sonra da kendi ‘tezinden’ feragat etmek istemedi…
Aslında bu da çok yadırgatıcı değil. Hemen hepimiz (özellikle karşımızda sert bir muhalefet varsa) kendi görüşlerimize daha fazla sarılırız, haklı çıkma dürtümüz derinleşir, karşımızdakilere hadlerini bildirmek isteriz, giderek öfkemiz artar ve bir eşikten sonra karşı deliller ne denli güçlü olursa olsun kendi görüşümüzden ayrılmayız.
Biz sıradan insanların bu tutumu kendimize ve yakın çevremize zarar verir ancak… Ama eğer bir kurum, hele bir ülke yönetiyorsak kendimizden çok başkalarına zarar veririz. Böyle durumlarda zarar görecek kişilerin olaya müdahale etmeleri, yanlış fikirde ısrar eden yetkiliyi uyarmaları beklenir. Ama ataerkil zihniyetin egemen olduğu kültürel yapılarda öyle olmaz…
İnsanlar kendi aralarında yapılan işin ne kadar yanlış olduğunu konuşsalar da bunu yetkilinin yüzüne karşı söyleyemezler. Aksine yetkilinin ne denli büyük bir sezgisel zekâya ve tespit yeteneğine sahip olduğundan dem vururlar. Ayrıca böyle davranmalarının gayet akılcı olduğunu da bilirler… Çünkü maazallah yetkili kişiyi hafifçe eleştirseler, diğer çalışma arkadaşlarının kendilerini yetkilinin önünde ‘bozacağından’ emindirler. Bunun da öngörülmesi zor kişisel zararlara yol açabileceği açıktır…
Böylece kurumlar ve bazen ülkeler göz göre göre yanlışta ısrar eder, yetkili kişilerin yüzeysel, hatalı, hatta bazen düpedüz akıl dışı tezlerinin bedelini nesiller boyu öderler…
Gördüğünüz gibi ne zaman siyasi konulara girsek, depresif bir ruh haline sürükleniyoruz. Ama sorun bizde… Her olayı siyasi analize konu eden biziz. Bu alışkanlığı bırakıp psikolojiye odaklansak, zihniyet analizine geçsek hayatımız çok daha renkli hale gelir.
Benim böyle bir dönemim oldu. Doksanlı yıllar boyunca bir danışmanlık şirketinde seminer yöneticisi olarak çalıştım ve şirketlerin kurum kültürüne müdahale eden programların içinde yer aldım. Doğal olarak çok sayıda şirket ve yöneticiyi yakından tanıma şansım oldu. Ama bugün size dolaylı olarak tanıdığım bir kişiden söz edeceğim. Böylece siyasetten de bir miktar uzaklaşmış oluruz…
Seminer yoğunluğumuz çok fazlalaşınca destek seminer yöneticisi aramaya başlamıştık. Müracaat eden kişilerden biri tanınmış bir şirkette yöneticiydi. Anlaşılan patronun kızıyla evlendiği için damat pozisyonundan ‘içgüveysi’ olarak şirkette bulunuyor ve kendisine doğru düzgün bir sorumluluk verilmiyordu. Sıkılıp bunaldığı için ek iş arayışındaydı…
Aşağıda okuyacaklarınız onun bizzat yaşadığı ve bana anlattığı birkaç olay… Tabii hatırladığım kadarıyla ve kendi kelimelerimle.
“Piyasaya yeni bir ürün çıkarıyorduk, Patron ilk icra kurulunda konuyu gündeme getirdi. Kurulda departman yöneticileri yanında birkaç tane de ekonomi profesörü üniversite hocası var. Yeni ürünle ilgili üretim ve finans analizlerini, pazar verilerini içeren dosyalar dağıtıldı, numune incelendi… Ardından Patron profesörlere bakıp ‘Hocalar’ dedi, ‘size bir hafta mühlet, çalışın gelin, bu ürünü kaç liradan satmamız gerektiğini konuşalım.’
“Sonraki hafta icra kurulunda ilgili maddeye gelindiğinde, Patron profesörlere ‘Ee hocalar kaç buldunuz?’ diye sordu. Hepsi bir rakam söyledi… Misal olsun diye 8 ila 10 lira arası rakamların telaffuz edildiğini varsayalım. Patron yüzlerine baktı ve sonra mali işler müdürüne dönerek şöyle dedi: ‘Oğlum yaz, fiyat 11 lira 25 kuruş’…
“Şundan emin olabilirsin, eğer hocalar 11-12 gibi bir fiyat verselerdi, Patron 10 ya da 13 diyecekti. Çünkü asıl mesajı şuydu: ‘Eyy hocalar, o kadar okumuşsunuz yine de doğruyu tam bilmiyorsunuz.’ Doğru Patron’un zihnindeydi ve kendisi biricik ve benzersiz bir kişilik olduğu için hiç kimse o söyleyene dek doğruyu bilemezdi. Yani ‘bu iş’ öyle bilimle falan olacak iş değildi, özel sezgi ve yetenek gerektiriyordu… Öte yandan yuvarlak bir rakam telaffuz edeceğini de hiç sanmıyorum… Öyle bir rakam söylüyordu ki insan bunun son derece ayrıntılı hesaplandığını, neredeyse rakamda bir hikmet gizli olduğunu düşünebilir.
“O halde ekonomi profesörlerine boş yere niye para veriyordu diye sorabilirsin… Bana göre cevap açık: Toplantılarda onlara yeni yetme çocuk muamelesi yapabilmek için. Tabii profesörler de bu durumu gocunmadan sineye çekiyor ve maaşlarını almaya devam ediyorlar.”
Benim eğlenerek dinlediğimi görünce Damat daha da ‘özel’ bir olay anlatmıştı…
“Şirket ilk kurulduğu yıllarda fena para kazanmamış, ama sonradan kârlar düşmüş ve son birkaç yıl zarar edilmeye başlanmış. Patron bu duruma son derece öfkeliydi ve kötü gidişatı hiçbir şekilde açıklayamıyordu. Aslında departman yöneticileri damat olmam hasebiyle bana yanaşıp Patron’un hemen her konuya karıştığını, bütün kararları kendisinin aldığını ve bu kararların birçoğunun da doğru olmadığını anlatıyorlardı.
“Konu hemen her hafta icra kuruluna geliyor, Patron’dan bir söylev dinleniyor ama hiçbir tedbir rakamlarda değişiklik yaratmıyordu. Derken bir gün Patron olayın nedenini bulduğunu, şirkette bir hırsızın olduğunu söyledi. Toplantıdakiler itiraz edecek gibi oldularsa da o emindi… Her konuya bizzat kendisi nezaret ederken, her konuda kararı bizzat kendisi verirken nasıl zarar edilebilirdi? Belli ki birileri firmadan çalıyordu…
“Sonraki haftalar hırsızın kim olduğunu aramakla geçti. Hepimiz görevliydik, herkes birbirini denetleyecek ve hırsız ortaya çıkarılacaktı… Ne var ki aylar geçti, hırsız bulunamadı ve satışlar düşmeye, zarar yükselmeye devam etti.
“Nihayet bir süre sonra Patron beni yanına çağırdı. Hırsızın kim olduğunu anlamıştı. Mali işler müdürü… Kanaatinden emindi, adamı çağırtıp bir güzel payladı, ağzına geleni söyledi. Ama Müdür ısrarla bunun bir iftira olduğunu söylemekteydi. Patron daha da köpürdü, adamın üzerine yürüdü, Müdür odanın dışına çıkınca peşinden gitti, nihayette Müdür’ü tekme tokat merdivenlerden aşağı yuvarladı ve ‘gözüm görmesin seni’ diyerek kovdu.
“O haftayı bizler hüzünlü geçirdik. Müdür işinin ehli, iyi biriydi… Patron ise çok neşeli ve enerjikti. Hırsız yakalanmış, kötü gidişe dur denmişti. Ancak şirketin performansı istenilen yöne gitmedi. Haftalar, aylar derken zarar büyümeye devam etti. Patron Müdür’ün hırsız olduğundan emin olmakla birlikte, şimdi bir başka hırsızın devreye girdiğini söylüyordu. Çünkü ona kalırsa şirketin kâr etmemesi imkansızdı…
“Bu sefer diğer hırsızı aramaya başladık ama tahmin edeceğin gibi bulamadık… Patron son derece sinirli davranıyor, herkesi tehdit ediyor, arkasından dolap çevirenleri affetmeyeceğini söylüyordu. Yine de hırsız bulunamadı ve herkes çaresiz kalmışken Patron olayı nasıl çözeceğini buldu: Merdivenlerden aşağı yuvarlayıp kovduğu Müdür’ü yeniden işe aldı ve ona hırsızı bulma görevi verdi. “Çünkü hırsızı en iyi ancak bir başka hırsız yakalayabilirdi…”
Bu anlatılanları kurmaca bir hikâyede okusanız, ya da bir komedi filminde görseniz yadırgamazdınız. Ama gerçekler bazen en az kurgu kadar mizahi, gülünç ve aynı zamanda trajik.
Tahmin edebileceğiniz üzere bu şirket sonraki bir iki yıl içinde piyasadan silindi, battı ve kapandı. Eğer hayattaysa eminim Patron hala zihninde ona bu kazığı atan, ihaneti yapan hırsızı kuruyor, kendisi gibi müstesna bir girişimcinin nasıl olup da devre dışı kaldığına hayıflanıyordur…
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları










































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.10.2025
25.10.2025
15.03.2025
20.02.2025
15.10.2024
24.09.2024
19.09.2024
10.09.2024
2.09.2024
13.04.2024