Ferhat KENTEL
Türkiye barışı konuştukça, birileri (ya da belki hepimizin içindeki birtakım dürtüler) iflah olmaz bir şekilde “ihanet” diye bağırıyor. Bir sürü sebebi vardır muhtemelen; mesela küçüklüklerindebabalarından çok dayak yemiş olabilirler, herkes gibi ama ortalamadan muhtemelen biraz dahayüksek dozda otoriter endoktrinasyona maruz kalmış olabilirler vs. Bu tür kişisel sebeplerin yanısıra tabii ki toplum olarak yaşadığımız değişim, değişimin sabitleşmiş paranoyak milliyetçi kafalarda yarattığı gerilimler, travmalar da büyük rol oynamıştır.
Bu tür travmatik gerilimlerin evveliyatı da muhtemelen oldukça eskiye dayanıyor. Ama belli ki Türkiye’de her geçen nesle dayatılan ezberler bugün sarsılırken, bu ezberlerle büyümüş olan insanlar boşluğa düşüp kaybolmaktan dehşet bir biçimde korkuyorlar.
“Kültürümüzü koruyalım”
İşin garip ama çok önemli bir tarafı da şu ki, aynı insanlar bizzat değişimi de yaşıyorlar. Bu değişim arzusu ve değişimden duyulan korkunun ortalama hâline, başta Ziya Gökalp olmak üzere, ama sadece onunla sınırlı kalmayan, Cumhuriyet’in kuruluşunda İslamcılara, Osmanlıcılara, Türkçülere vs. de uzanan bir ideolojik yelpaze altında kalmış olan herkeste biraz rastlanabiliyor.
Yani herkesin kafasında kabaca bir “medeniyet” ve “hars” ikilemi ya da “Batı’nın teknolojisini alalım, ama ille de kültürümüzü koruyalım” gibi bir formül var.
Ama işin acıklı yanı şu ki, böyle bir “teknoloji apartma” ve “kültür koruma” aynı anda mümkün değil. Ya da teknolojiyi aparttığınız zaman, belki en fazla müzelerde kültürün turşusunukurabilirsiniz. Yaşamayan, utanılan, ama bir şekilde de “korunması gerektiği” konusunda öğrenilmiş bir bilginin yapıştığı bir kültür...
“Kalkınalım, ilerleyelim, büyüyelim” dendiği andan itibaren, “kültür” denen (aslında neyin kastedildiği pek de bilinmeyen ya da ilgili aktörler tarafından mutabakat sağlanmayan) şeye pek yer kalmıyor.“Kültürümüz” terk-i diyar eyliyor. Kabaca, gökdeleni şehrin ortasına diktiğiniz zaman, aile, komşuluk, yardımseverlik, misafirperverlik, dindarlık falan biraz lafta kalıyor. Ya da vitrin süslemesi gibi bir pozisyona çekiliyor.
Dolayısıyla hem bir değişim arzusu hem de değişimden duyulan korku at başı gidiyor. “Eski” ve “yeni” hem kavga ediyorlar hem de iç içeler.
Bir yanda, okulda, sokakta, kamusal alanda öğrendiğimiz otoriter ve modernist eski tarafımız var; diğer yanda ise hem özendiğimiz yenilikler, tüketim, daha iyi yaşama arzumuz var; İttihat Terakki’den, Kemalist kadrolardan beri varolan Avrupalı gibi olma arzusu, biraz kıskançlık, süper cep telefonlarına özenme, beyaz adam olma arzusu...
“Yok edemiyorsan tiksin”
Ancak diğer yandan, bugün “değişim” dediğimiz şey çok daha zengin. Sadece tüketim kalıplarında değil; şimdiye kadar kendimizde yabancılaştığımız kültürel hasletlerimizi (Müslümanlığımız, Kürtlüğümüz, Çerkesliğimiz, Aleviliğimiz, Ermeniliğimiz, kadınlığımız...) yeniden keşfetmeye, kendimizi bu hâlimizle kabul ettirmeye çalışıyoruz. İşte tam burada mengeneye sokulup zapturapt altına alınmış eski tarafımız değişim isteyen bu tarafımızdan korkuyor. Daha da kötüsü, bu değişimi kendimiz beceremeyip, başkalarında gördüğümüzde, korku nefrete dönüşüyor.
Mesela geçtiğimiz 10 martta gerçekleştirilen 8 Mart “Kadınlar Günü” mitingi sonrası, “konuşan Kürtlerden nefret eden” bir grup faşist futbol taraftarı, “kolay lokma” olarak gördükleri kadınlara, yakınlarına ve çocuklarına saldırdılar, bıçakladılar, yaraladılar.
Bu futbol taraftarları nefret ettiler ve polisin gözü önünde performanslarını sergilediler. Ancak, gene de “sivilize” olmuş ve milliyetçi tornadan geçerken, birbirinize cesaret verecek bir kalabalık değilseniz, öldürmenin “her zaman mümkün olamayacağını” söyleyen bir “bilgimiz” var.
Bu bilgi sayesinde “öldürmüyoruz” ama “tiksiniyoruz”. Ötekisine, bizim örttüklerimizi, içimizde bastırdıklarımızı alenen konuşana, içindeki engelleri yıkıp, bizdeki “ötekilikleri” hatırlatana karşı tiksiniyoruz.
Kimileri şimdiye kadar inşa edilmiş kutsallıklarının arkasına saklanıp, “sözde vatandaşlar” diye tanımladığı insanlardan tiksiniyor; kimileri “hoca” kimliğiyle üniversiteyi kendi malı görüp, sınıftan içeri giren başörtülü öğrenciye tiksinerek bakıyor. Başkaları “ötekilerinin” dinlediği müzikten tiksiniyor, mahallesine gelmesinden tiksiniyor.
Ve tabii ki, “eskiyen” tarafımız barıştan da tiksinecek... Ama “yeni”nin, barış umudunun yarattığı iyileşme başladı bile...
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.07.2024
16.04.2024
5.02.2024
12.07.2023
24.01.2023
26.11.2021
2.05.2021
16.04.2021
10.10.2020
9.09.2020