Gülay GÖKTÜRK
Yazıya oturduğumda Meclis Soruşturma Komisyonu’nun 4 bakanı Yüce Divan’a sevk edip etmeme konusunda alacağı karar henüz belli değildi. Benim tahminim Bayraktar dışındakilerin sevki yönünde bir karar alınacağı doğrultusunda. Ama biliyoruz ki, asıl önemli oylama Komisyon’da değil, Meclis’te yapılacak.
Abdülkadir Selvi dünkü yazısında Yüce Divan’a sevk konusunda AK Parti içinde üç ayrı eğilimin söz konusu olduğunu yazmış.
Birinci eğilim “tutarlılık” adına, AK Parti’nin kendi bakanlarını kendi eliyle Yüce Divan’a göndermelerine karşı. “17-25 Aralık bir darbe girişimiyse, yolsuzluk değil demektir. Biz şimdiye kadar darbe girişimi dediğimize göre yolsuzluk olmadığını söylemiş oluyoruz, dolayısıyla şimdi bakanlarımızı Yüce Divan’a göndermek kendi kendimizle çelişmek olur” diyor ve ekliyorlar: “Ayrıca Mahkeme 17 Aralık hakkında, ‘Usulüne uygun delil toplanmadığı, suçun unsurlarının oluşmadığı ve örgüte rastlanmadığı’ gerekçesiyle takipsizlik kararı verdi. Yani iddiaların hukuki dayanağı olmadığı ortaya çıktı. Yargının suçlu bulmadığı bir davada biz 4 bakan arkadaşımızı neden suçlu olmadıklarını ispat etmek üzere Yüce Divan’a sevk edelim?”
Bu eğilim sahiplerine denilebilecek iki şey var. Birincisi, gerçekler her zaman bu kadar yalınkat değildir. Bir şey, aynı zamanda iki şey birden olabilir. Tıpkı 17 Aralık’ın hem bir darbe teşebbüsü hem de araştırılmaya değer bir yolsuzluk iddiası olabileceği gibi…
İkincisi, Mahkeme’nin o zaman “Usulüne uygun delil toplanmadığı, suçun unsurlarının oluşmadığı ve örgüte rastlanmadığı” gerekçesiyle aldığı takipsizlik kararı bakanların aklanması için yeterli idiyse, AK Parti neden bu konuda Meclis Soruşturma Komisyonu kurulmasına evet oyu verdi? Verdiyse, Meclis’te de aynı tutumu devam ettirip konunun yargıya gitmesinin önünü açmaması için bir sebep var mı?
İkinci eğilim bakanların AK Parti oylarıyla Yüce Divan’a gitmesi gerektiğini savunan eğilim. Gerekçeleri de gayet sağlam: “Bakanlar soruşturma komisyonunda yaptıkları açıklamalarla bizi tam olarak ikna edemediler. Biz kimseyi peşinen suçlu ilan edemeyiz. Ama aklayamayız da. Meclis’te çoğunluk oylarımıza dayalı olarak aklarsak bu siyaseten peşimizi bırakmaz. Yüce Divan’a sevk edelim, orada aklansın gelsinler.”
Selvi, yazısında bu iki ana duruşun yanı sıra bir de “Üçüncü yol”un varlığından söz ediyor. Seçim takvimi dikkate alınarak oluşturulmuş alternatif bir yol…
Üçüncü yol savunucuları, seçimlere kısa bir süre kaldığını, Yüce Divan yargılamasının seçim kampanyası dönemine denk geleceğini ve seçim döneminde bakanların Yüce Divan’da yargılanmasının AK Parti’nin görüntüsünü bozacağını söylüyor; “Seçim kampanyası sırasında Yüce Divan’la görüntü vermeyelim. Bakanları Yüce Divan’a göndermeyelim ama eşzamanlı olarak yolsuzlukla mücadele adına şeffaflaşma paketi çıkaralım” diyormuş.
Sanırım, şu “görüntüyü bozmak” meselesinden başlamak gerek… Gerçek şu ki, görüntü şu anda zaten oldukça bozuk ve AK Parti’nin Yüce Divan’a vize vermemesi, zaten bozuk olan görüntüyü iflah olmaz bir biçimde bozacaktır. Öyle ki, eşzamanlı olarak çıkarılacak bir Şeffaflaşma Paketi bu tablo içinde ancak alay konusu olabilir.
AK Parti’ye oy veren kitle, 17 Aralık’ta yolsuzluk olmadığını düşündüğü için değil, acil ve yakın tehlikeyi başka yerde gördüğü için partisini desteklemeye devam etti; ama öte yandan, Parti’nin bu hesabı soracağı ve özellikle 2015 seçimlerinden sonra temiz bir başlangıç yapacağı konusundaki umudunu da korudu.
AK Parti’nin, şaibe altındaki bakanlarını yargıdan kaçırma yoluna gitmesi, her şeyden önemlisi bu umudun yok edilmesi demektir. Eğer sandık hesabı yapılacaksa, hesaplanması gereken asıl nokta da budur.
Kısacası, üçüncü bir yol yoktur.
Yazarlar
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.01.2016
8.02.2016
3.02.2016
31.12.2015
29.12.2015
27.12.2015
25.12.2015
22.12.2015
21.12.2015
18.12.2015