İhsan YILMAZ

1915’te ne oldu?
5.02.2016
1689

Tek-tip homojen millet yaratma sevdasındaki sosyal Darvinci Jön Türk devletinin, 1938 Dersim katliamı gibi, şartlar “zorlayınca” vatandaşlarını katletmesi geleneğini yok sayamayız. Zaten, öncesinde de yine devlet için evlatları ve beşikteki kardeşleri boğdurmak da var. Elbette, sadece böyle mantıki karşılaştırmalar yapıp, bu toprakların katliam kültürü hakkında bir yargıya varmak, 1915’te ne olup bittiğini izah etmez. Ben de bulunduğum noktaya böyle varmadım, konu hakkında lehte-aleyhte ne varsa okumaya çalıştım.

 Almanya doğumlu, ABD’li tarihçi Guenter Lewy’nin Timaş tarafından 5-6 yıl önce Türkçeye kazandırılmış “1915: Osmanlı Ermenilerine Ne Oldu?” kitabını vicdan sahibi her Türk ve de Kürt’ün mutlaka okuması gerekir. “Soykırım” kelimesinin tartışmayı boğup öldürdüğünü ve ayrıca Almanya’nın yaptığı gibi ahlaksızca siyasete alet edildiğini düşünen birisi olarak, 1915’i “soykırım” olarak nitelemeyen Lewy’nin kitabını ayrıca değerli buluyorum.

Tanzimat’ın iskan politikaları ile birlikte göçebe Kürtler Ermenilere yakın yerlere yerleştirilince gerilimler başlıyor. Karşılıklı çatışmalar yıllarca devam ediyor. Abdülhamit’in kurduğu Kürtlerden oluşan Hamidiye Alayları gibi oluşumlar Ermeni isyanlarını çok kanlı şekilde bastırıyor. Milliyetçiliğin yükselmesi ile birlikte, bugün PKK’nın yaptığına benzer şekilde bir kısım, sadece bir kısım Ermeni teröre başvuruyor. Bu çeteler, Kürt köylülerini, Bulgarların Müslümanlara yaptığı şekilde katlederek diğerlerini kaçırmaya ve yapılan sayımda %50’den fazla çıkmaya çalışıyorlar.

Fransa ve Rusya’nın cesaretlendirmeleri ile birlikte Ermeni çeteler 1. Dünya Savaşı şartlarında zamanın geldiğini düşünüyorlar. Osmanlı’ya, 6 eyalette (neredeyse tüm Doğu Anadolu) bir Ermeni özerk bölgesi oluşumu kabul ettiriliyor ve buraya 2 Avrupalı vali tayin ediliyor.

Anadolu’yu homojen bir Türk kalesi yapmayı kafasına koymuş İttihat Terakkici liderler, Ermenin sorununun kalıcı çözümünün onların bu topraklardan atılması ile mümkün olacağı kararına varıyorlar. Sadece Doğudaki değil İzmit’teki gibi tehdit oluşturmayan Batı’daki Ermenilerin bile tehcire tabi tutulması, toplu bir etnik temizliğe niyet edildiğini gösteriyor. Ayrılıkçı Ermeni çetelerine Ermenilerin desteği %3-5’i geçmezken tüm Ermeniler hedef alınıyor. Kanlı geçmişe rağmen çok az koruma sağlanıyor. Özellikle tren olmayan Kürt bölgelerinde aylarca yaya yol alınıyor.

Lewy’nin o zamanki dostumuz Almanya’nın arşivlerinden bulup çıkardığı binlerce belgede, müttefikimiz Almanlar olanları devamlı Berlin’e bildiriyor. Binlerce Alman misyoner, doktor, öğretmen, asker, gazeteci, diplomat gördüklerinin dehşet içinde anlatıyor. Şehrin dışına çıkınca, kadın ve çocuklardan jandarma tarafından ayrılan erkekler ve götürüldükleri tepenin arkasından gelen silah sesleri. Yollarda çetelerce saldırıya uğrayan ve karınları altın vardır diye deşilen kadınlar. Bunları korumaya çalıştığı için azledilen, zalimce davrandığı için terfi alan valiler.  

Son Osmanlı sayımına göre sayıları 1.4 milyon olan Ermenilerin 800 bininin yok edildiğini tespit ediyor Lewy. Sayıdan da önemlisi binlerce yıldır yasadığı topraklardan bir dilin, bir geleneğin, bir kültürün ve bir toplumun tamamen yok edilmesi. Bir Osmanlı paşasının daha sonra yazdığı üzere her iki tarafın da zalimi ve mazlumu var. Ancak, sonuçta tamamen kaybeden ve küçük çocukları ile zavallı yaşlıları ile yargısız infazla yok olan Ermeniler oluyor.

Olana bitene teknik dilde ne dendiğinin de Türklere ve Müslümanlara Balkanlar’da ve Kafkaslar’da yapılan benzeri zulümleri yarıştırmanın da ahlak ve vicdanla ilgisi yok. Ya tazminat ve toprak isterlerse diye siyasetçiliğe soyunmaya da gerek yok. Bize düşen, zalimlerin elinde can veren yüz binlerce masumun aziz hatırasına, konuyu tarihçilere havale etmeden empati ile saygı duymaktır.
Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar