Murat BELGE
Carillo’nun ölümü haberi üzerine ben de Avrolu ve Avrosuz Komünizm’in “eski defterler”ini karıştırmaya başladım. Aslında bu Avrokomünizm akımının öncüsü İtalyan Komünist Partisi’dir. Fransa’da Sovyet- Nazi Paktı’nı anlayan Thorez’ler, Waldeck Rochet’lerle yürüyen Komünist Parti’ye karşılık İtalya’da Togliatti vardı. O da resmî düzeyde Gramsci’nın üstünü örtmekle meşgul olsa da, partisinin Komünist Parti’lerin en demokratik olanı yapmayı başarmıştı. Zaten, dün değindiğim, KP’lerin 1945-1975 arası oy erozyonunun en az etkilediği parti de Togliatti’nin İKP’siydi. Daha sonra, Berlinguer ile, KP İtalya’nın en yüksek oy alan partisi hâline de geldi.
Çünkü Berlinguer kendi örgütünün geçmişinde bir kaya gibi Gramsci’ye dönmüş, ondan ders çıkarmakla meşguldü. İtalya’da ne yapması, nasıl davranması gereğini Sovyet “Bilim İşçileri”nden, örneğin Suslov’dan öğrenmeye ihtiyacı yoktu. Dolayısıyla da, Marksist teori İtalyan Komünist Partisi’nin ellerinde (hiç değilse bir kısmının ellerinde) yaratıcı bir anahtar hâline gelebildi. Bu durum, Fransa ve İspanya’daki kardeş partiler için pek fazla sözkonusu değildi. Onlar ancak bazı olaylara itiraz ederek Moskova’dan bağımsız bir tavır alabiliyorlardı: Macaristan’ın ya da Çekoslovakya’nın işgalini onaylamayarak, örneğin.
Tabii Amerika İtalya’nın politikasını denetlemek ve toplumun muhtemel ilerleme yönünü saptırmak için elinden gelebilir ne varsa yaptı. Daha önce de, Togliatti’nin oylarını düşük tutmak için yırtınmıştı Amerika; başarılı da olmuştu. Yetmişlerde, KP dışında kalan bütün İtalyan siyasî partilerini (Sosyalist Parti dâhil) sırf KP’yi iktidara getirmeme “ulusal” hedefinde ve stratejisinde birleştirmeyi başardı. Bir ülkenin kaderinde bir başka ülke ancak bu kadar belirleyici olabilir. Ancak, bugün İtalyan Komünist Partisi ortalıkta yok. Kendisi yok, mirası da mı kalmadı? Bir geleneği de mi kalmadı?
Berlusconi’nin üst üste seçimler kazandığı bir İtalya çıktı karşımıza. Sol gene bin parça.
Öncelikle bu üç partinin kendilerini Moskova çizgisinden ayırma hikâyesini anlatıyorum. Bu, doğal olarak Moskova’nın hoşuna gidecek bir şey değildi. Ama Moskova’nın bu yeni duruma “tepki göstermesi” doğrusu çok ilginç ve beklenmedik bir biçim aldı. Gorbaçov’la birlikte Sovyetler Birliği, adeta, çizgisini kendinden ayıranların ne kadar haklı olduğunu kanıtlamak üzere kolları sıvadı. Berlin Duvarı’ndan sonra, nerede kalmış Avro-komünist partileri hizaya getirmek, “uydu” denen ülkelerde olup bitenlere bile müdahale etmedi, edemedi.
Böylece “Avro”lar, “Avro” olmayanlar da, bütün takım geç kalmış oldu. Geçmişi haklı göstermek için harcadıkları yoğun çaba içinde, geleceği kurmanın —ya da “kurtarmanın”— imkânlarını harcadılar.
Dolayısıyla, Avro-komünizm, Moskova çizgisinden çıkmış olmak dışında ne olmaya karar verdiğini, bu ad altında Avrupa’nın halklarına nasıl bir toplum vaat ettiğini anlatmaya, göstermeye vakit ve imkân bulamadan, yıkılan büyük binanın enkaz altında gözden kayboldu. Bugünkü günde durum bu. Buradan bir çıkış var mı?.. Bunu tartışıyoruz ve çıkış varsa nereden, nasıl olacak, çok belli değil. Önceden hazırlanmış bir yol yok, olacaksa, o yolu bizler açacağız.
Sovyetler Birliği kendisi geç kalmıştı. Andropov’la bir hamle et, o ölünce yerine Çernenko’yu getir! Onun zaten ölmüş olduğunu anlayınca bu sefer Gorbaçov’a meylet! Bunlar bir rejimin can çekişme ihtilâçları gibi görünüyor.
Kendisi geç kaldı, herkesi de geç kalmaya zorladı. İşin tuhafı, bu “herkes” arasında bütün bu tarihe karşı mesafe almış Sosyal-demokratlar da var.
Bütün bunlar, bizim buralarda hâlâ patlama etkisi yaratan “liberalizm” tartışmalarıyla da bir tarafından ilişkili.
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.12.2025
1.12.2025
24.11.2025
25.08.2025
6.08.2025
1.08.2025
28.07.2025
22.07.2025
30.06.2025
16.06.2025