Murat BELGE
Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanı olduğundan beri, sanki Başbakan olduğu yıllardan daha fazla konuşmaya başladı. Üzerine yargı verdiği konuların sayısı da artırdı galiba. Başbakan’ken rakip siyasetçilere cevap yetiştirirdi. Şimdi her gün yeni bir konuyla çıkıyor karşımıza ve her gün bir başkasının haddini bildiriyor.
Böyle her gün, her gün yapılan bir şey monotonlaşır, bıkkınlık verir. Normal olarak böyledir ama teslim etmek gerekir ki Tayyip Erdoğan –en azından şimdiye kadar– monotonlaşmadı. Nasıl oluyor da böyle “her dem taze” kalabiliyor sorusunun cevabı, her gün yeni bir alanda olmadık bir şey söylemesi olabilir. Beklenmedik bir söz, beklenmedik bir konu, beklenmedik bir eda ve üslûp. Cumhurbaşkanı sanki kendisiyle yarış halinde ve oldukça sık aralıklarla rekorlarını ya “egale” ediyor ya de aşıyor.
Örneğin Merkez Bankası Genel Müdürü’ne kimin hesabına çalıştığını sorması kimsenin akıl edebileceği bir şey değildi. Amerika’yı Müslümanlar’a keşfettirmesi ve Küba yamaçlarına camii yapması kendisinin de kolay kolay aşamayacağı bir doruktu. Derken Kıbrıs Cumhurbaşkanı’na haddini bildirerek yeni bir rekor kırdı.
Tahmin ediyorum, Kıbrıs’ta Cumhurbaşkanlığı seçimini Mustafa Akıncı’nın kazanmasına içerlemişti. Bir yandan “sandığa saygı” nutukları çekiyor ama içinden kendisinin ya da bir benzerinin çıkmadığı sandıklardan hoşlanmıyor. Hoşlanmadığını belli eden söylemi de, eylemi de var. Mustafa Akıncı da bir “solcu”, zaten Tayyip Erdoğan’ın hoşlanmadığı taraftan. Herhalde sonuç kesinleşince kararını verdi, “Şunu bir benzeteyim,” dedi. Adam konuşunca da, benzetmek için neyin kullanılacağını tespit etti: “kardeşlik” iddiası.
“Sen kim oluyorsun da, benimle kardeş olmaya kalkıyorsun?” Bütün bu huşunet gösterileri arasında en sık tekrarladığı şey bu “sen kimsin?” sorusu. Mustafa Akıncı da bu “sen kimsin”lerden nasibini aldı.
Tayyip Erdoğan’ın “dünya görüşü”nün temel özelliklerinden biri, “hiyerarşi” anlayışı. Evreni ve hayatı bir “hiyerarşiler manzumesi” olarak görüyor. Ama bir süreden beri bu manzume sapmış, yanlış hiyerarşiler kurulmuş. Örneğin “Colombo” hikâyesi şöyle böyle: Müslümanlar gidip güzel güzel Amerika kıtasını keşfederken bu Cenovalı zıpçıktı işin şerefini kendi üstüne almış. Daha doğrusu, Batılılar bunu ona bağışlamışlar, sırf Müslümanlar’ın hakkını yemek için. Zaten “manzume”nin bozulmaya başlaması böyle olaylarla olmuş. Şimdi Tayyip Erdoğan o zamanlardan beri bozulan hiyerarşiyi yeniden ve olması gerektiği gibi kurmak üzere, kollarını sıvadı. “Faiz senin dediğin gibi değil, benim dediğim gibi olacak! Sen kimin adamısın? Kobane bir iki saate kadar düşecek! Düşmediyse kim komplo kurdu da düşmedi? Kahrolsun TÜSİAD, varolsun MÜSİAD! Kardeş olmak senin neyin? Yavrusun sen, yavru kal!”
Böyle gidiyor.
Ama tabii böyle konuşuyor diye herhangi bir şeyin herhangi bir yere gittiği yok. Sisi gitmiyor, Esed gitmiyor. İnsanlar Ermeni Kıyımı olmadığına inanmıyorlar. Küba sırtlarına Müslümanlar’ın cami yaptığına inanmıyorlar.
Daha pek çok şeye inanmıyorlar.
Dolayısıyla Tayyip Erdoğan’ın dünyada yarattığı imge, kendi umduğu imgeden çok farklı. Burada bu “bitmeyen senfoni”sine dinleyici bulabilir ve buluyor da; ama dünyada onun bu “doğru hiyerarşi”sinin alıcısı yok. “Ey!” ünlemleriyle başlayan meydan okumaları ciddiye alan da yok.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.06.2025
23.05.2025
21.05.2025
12.05.2025
5.05.2025
22.04.2025
31.03.2025
17.03.2025
10.03.2025
7.03.2025