Murat BELGE
AKP 2002’den beri iktidarda olduğu için ülkenin gündemini, yalnız gündemini değil, o gündemi konuşmak için kullandığımız kelimeleri de en çok etkileyen bir siyasî varlık. AKP iktidarının erken yıllarında “kelimeler” üzerinde etkisi o kadar belirgin değildi ama bu gitgide hız kazandı ve yaygınlaştı. Epey bir süredir kavramlar kullanılmaması gereken yerlerde, bağlamlarda kullanılır oldu. Bu gidişle aynı dili konuştuğu halde anlaşamayan insanlardan meydana gelme bir toplum olacağız. Bernard Shaw farklı bir bağlamda “İngilizler ve Amerikalılar aynı dil tarafından ayrılmış iki millettir” demişti. Bizimki de ona yakın bir durum olmaya aday: Aynı terimler tarafından ikiye ayrılmak gibi bir akıbete doğru ilerliyoruz.
Bu durumu yaratan kelime ya da kavramlar tabii öyle masum şeyler değil; zaten üzerinde tam bir konsensus sağlanamayan kelimeler. Başta “terör” kavramı geliyor. “Terör,” üzerinde anlaşılmış bir tanım yapılamadığı için uluslararası hukuk metinlerde yer alamayan bir kavram. Ama bizim buradaki kullanımları iyice zıvanadan çıkmış durumda.
“Terör,” kelime olarak, “korkutma” kökünden geliyor. “Korkutma” da, doğal olarak, “fiziksel şiddet”i bir şekilde içeriyor. Bir örgüt, mücadele yönteminde şiddete öncelikle yer veriyorsa, böyle bir örgüte “terörist” diyoruz. Diyoruz da, ne oluyor? “Uygulanan şiddet haklı mı, haksız mı?” tartışmasını getiriyor bu tanım, hemen. Sözgelişi ETA’yı destekleyen biri, “Basklar mücadelelerinde şiddet uygulamak zorundadır, çünkü Bask bağımsızlığını İspanya’ya kabul ettirmenin başka yolu yoktur,” diyor. Bir PKK’lı aynı argümanı Türkiye için kullanıyor. Tabii Franco’dan kurtulan ve demokratikleşen İspanya’da yasalar, başta anayasa, kökten değiştiği için bu argümanın inandırıcılığı zayıflıyor; ama “inandırıcılık” da bu durumlarda, özellikle etnik kökene dayalı çatışmalarda, önemli olmaktan çıkıyor. Sözgelişi, İrlanda kökenli bir Amerikalı, “Evet, bu ETA bana ‘terörist’ bir örgüt gibi geliyor” diyebilir, ama IRA’ya her yıl belirli bir bağış da gönderebilir. “Peki, ETA terör yapıyor da IRA yapmıyor mu?” diye sorarsanız, “Hayır, IRA’nın yaptığı ‘terör’ değil. IRA haklı bir dava için savaşıyor” diyebilir.
Çaresi yok, bütün bu “şiddet”, “silâhlı çatışma” durumları çok karmaşık toplumsal olaylar, onun için de genellemelerle neyin ne olduğuna karar vermek çok zor. “Terörün her türlüsü kötüdür”: Tayyip Erdoğan’ın durmadan tekrarladığı bir söz (Genellikle Batı’yı terbiye etme amacıyla). Tamam, öyledir; öyleyse, “Diyarbakır Sur’da, Nusaybin’de vb. devletin tanklar, toplar ve uçaklarla yaptığı nedir, bu da ‘terör’ün ‘devlet’ şekli değil midir?” diye sorabilir bazıları. Tayyip Erdoğan, “Hayır, bu ‘terörle mücadele’dir” diyecek elbette. Diyecek de, kim inanacak, kim inanmayacak, bu da dünyada siyasî dengelere bağlı. Tayyip Erdoğan’ın “başkomutanlığı’nda Şırnak’ta vb. yaptığı, baba-oğul Esed’lerin tarih boyunca Suriye’de yaptıklarından farkı ne? Yalnızca niceliksel mi? Bu durumlarda “nicelik” önemli bir ölçüt mü? Bir yığın soru üretilebilir.
FETÖ diye bir şey girdi dilimize bir süredir: “Fethullahçı Terör Örgütü!” Şu son darbe girişimine kadar Fethullahçı bir şiddet eylemi görmemiştik, ama FETÖ lafı vardı. Neydi bu adamların “terör”ü? “17-25 Aralık” diye tarihe geçmiş, yolsuzlukla ilgili iddialar, güçlü kanıtlar vb. Neydi bunların “terör”le ilgisi? Bu iddialarla iktidarı iktidardan düşürmek istemişler, bu “terör”müş! Böyle terör görmemiştik. Bu mantıkla Nixon’ı düşüren Watergate’i ortaya çıkaran gazeteciler “terörist.” Nixon’ı iktidardan götürdüler. Nixon o iddiaların mahkeme sonucuna bağlanmasını beklemeden istifa etti. Burada iktidar işin mahkemeye intikalini önleyerek iktidarda kaldı.
Fethullah Gülen’in bir örgütü, hem de geniş bir örgütü elbette var; ama mücadele yöntemi “şiddet” değil (“Muhtemel son aşamasına kadar” diye düzeltelim); yöntemi sızma. Bu “terör”den daha iyi mi? Sanmam. Daha sinsi olduğu kesin. Ama sorun bir “iyilik/kötülük” sorunu değil. Yöntem, “terör” kavramıyla andığımız biçimleri içeriyor mu, içermiyor mu? Yani bu örgüt, “A” mı, “B” mi? “Bütün A’lar B’dir” diye çözülecek bir şey değil.
Derken Gülenci darbe girişimi oldu (“İçinde Gülencilerin tam boyutlarını bilmediğimiz ama önemli olduğu belli olan” diye düzeltelim). Bu da sanki “FETÖ” buluşunu haklı çıkardı. “İşte şiddet!” Kusura bakmayın ama “şiddet” de tek bir şey değil, her şiddet de “terör” değil. “Darbe” yapmak çok kötü bir şey ama “terör” değil. Terörse 27 Mayısçılar, 12 Martçılar, 12 Eylülcüler “terörist” miydi? Kenan Evren terörist mi? Kenan Evren “darbeci”, Talat Aydemir “terörist” mi? Saçma sorular. Deyimi vardır: “Saçma sorular sorma, saçma cevaplar alırsın.”
Dilde “cici kelimeler” var, “kaka kelimeler” var. Hoşumuza gitmeyen ne varsa o “kaka kelimeler”den birini üçünü ucuna yapıştırırsak, nesnel bir duruma kendi öznel yargılarımızdan ötürü karıştırır, anlaşılmaz bir hale getiririz.
Cumhurbaşkanı gazeteciyi hizaya getiriyor: İslâm’da “terör” olmazmış, onun için DAEŞ denmeliymiş, “İslâm Devleti” denirse yanlış olurmuş. Cumhurbaşkanı başından beri bunu yapıyor. İslâm’da terör olup olmadığı da iyice tartışılması gereken bir konu. Ama şu somut bağlamlarda Tayyip Erdoğan’ın gazeteciyi değil, IŞİD’i ikna etmesi gerekiyor. “Islamic State of Iraq and Syria” adını bu adamlar benimsediler, kullandılar. Hepimiz de onlardan öğrendik adlarının ne olduğunu. “A-Ka-Pe” midir, “Ak Parti” midir, partiye adını koyanların telaffuz biçimini kullanmayanların “terbiyesiz” olduğunu da Tayyip Erdoğan söylüyordu.
Bu da, kelimelerle gerçeklik saptırmanın başka yolu ve örneği.
Gelelim sürekli tekrarlanan bütün terör örgütlerinin aynı olduğu iddiasına. Bu da Tayyip Erdoğan’ın tekrarlamaktan hoşlandığı bir söz.
“Barış Süreci” diye bir şey başlamışken “KCK tutuklamaları” sayfasını açarak yolu tıkamaya çalışanların şimdi “FETÖ”cü denen avane olduğu o zaman da bilinen ve söylenen bir şeydir, şimdi de aynı şey söyleniyor. Ama, diyor ki Tayyip Erdoğan, “FETÖ ile PKK aynı şeydir.” Cumhurbaşkanı diyorsa öyledir.
Kobane ve bölgedeki her yerde PYD ile IŞİD çarpıştı. Amerika onun için PYD ile belirli bir birlikte hareket etme politikasını tutturdu. IŞİD, Türkiye içinde yaptığı kitlesel öldürme eylemlerinde hep Kürtleri seçti. Diyor ki Tayyip Erdoğan, “PYD, PKK ve IŞİD birlikte hareket ediyor.” İnanması hiç kolay değil, ama Cumhurbaşkanı öyle diyorsa öyledir.
Bir de “Terörle Mücadele Kanunu” yapmışsınız, bu tanımlanamayan terörle mücadele etmek için. Bir de OHAL ilân etmişsiniz, hepsi bir olan bu terör örgütleyile mücadele etmek için. Ve böylece Aslı Erdoğan’ı, Nazlı Ilıcak’ı, Şahin Alpay’ı, Ali Bulaç’ı, Mümtaz’er Türköne’yi tutuklamışsınız - teröre, terör örgütüne yardımcı olmak veya daha da ileri, terör örgütü içinde bulunmak suçlamasıyla.
Bu, “terör”ün ne odluğu, nasıl bir eylemin, bir insan fiilinin “terör” kapsamına gireceğini, iyice karmakarışık bir hale getiriyor.
Ama bu, işin içinden çıkılamadığı için oluşmuş bir karmakarışıklık değil. Öyle olması istendiği için olmuş bir şey. Türkçe’de bunun en özlü biçimde anlatan bir deyim var: “Bulanık suda balık avlamak!” Bu balığı avlamak için suyun bulanması şart.
Bütün terör örgütlerinin aynı olduğu iddiası da ayrıca yanlış, sağlam temele oturmayan bir iddia. Mahkûm edeceksek, “şiddet”i mahkûm ederek başlayalım.
Neyse, bu konuya da başka yazıda girelim.
Yazarlar
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları













































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.08.2025
1.08.2025
28.07.2025
22.07.2025
30.06.2025
16.06.2025
9.06.2025
23.05.2025
21.05.2025
12.05.2025