Murat BELGE
Halil Berktay, Marksist sosyalizmin tarihî seyri içinde ve özellikle iktidar konumunda “icraat”ına bakarak, bugün bu ad, bu bayrak altında anlamlı bir hareket kurulamayacağını söylüyor. Ben kendi hesabıma bu konuda kararsızım; daha doğrusu, öyle olmadığını düşünüyorum; ama Halil Berktay’ın işaret ettiği noktaların ne kadar ciddi olduğunu da biliyorum. Bununla hesaplaşmamış bir sosyalizmin dünya için gerekli olduğunu da düşünmüyorum.
Örneğin şunu da biliyorum: bu sosyalizm türünün fiilen yaşandığı ülkelerin insanları, bugün, dünyada sosyalizme en uzak insanlardır. Bütün bu ülkelerde, KP iktidarları ayaktayken şöyle ya da böyle işleri tıkırında olanlar, bugün de vardır ve eski rejimin özlemini çekiyorlardır. Ama bunlar sonuçta bir avuç insandır ve çoğunluğun onların özlemini çekmesi tasavvur edilecek bir şey değildir. Bu rejimlerin çeşitli alanlarda iyi kötü kurduğu “sosyal” karakterde kurumlar bile, kitlelerin “o günler”e özlem duymasına yol açmıyor. Bunları belirli bir kesinlikle, güvenle söylüyorum, çünkü o ülkelere sık sık gittim, bir yığın insan tanıdım, onlarla ilişkilerim sürüyor –yani bunun böyle olduğunu biliyorum.
Bunun böyle olması epey anlamlı bir şey değil mi? “Abartmayın. Birkaç küçük kaza olmuş olabilir. Ama sizin yaşadığınız hayat olabilecek en iyi hayattı” yollu tavsiyelerde bulunabilir misiniz bu insanlara. Oturduğunuz yerden, onlara bunları söylemekle, “bu çok kötü bir şeydi” diyenleri de döneklikle suçlamakla, gülünç duruma düşmez misiniz?
Bu insanların sorunlarının bir hayli varoluşsal olduğunu da düşünüyorum. Halil gibi, benim gibi insanlar, ne bileyim, Stalin’in otuzlarda uyguladığı tasfiye veya Polonya’da bile bile Nazi kıyımına zaman kazandırma gibi olaylardan, Çekoslovakya’nın işgalinden, böyle şeylerden daha fazla etkileniriz. Ama Bulgaristan’da Romanya’da, “sokaktaki adam” kategorizasyonuna giren adam, bize korkunç gelen bu olaylardan pek fazla etkilenmiyor olabilir. Onu doğrudan etkileyen gündelik hayatının nitelikliliği ya da niteliksizliğidir. Bu toplumlardaki yaygın hoşnutsuzluğu doğrudan buraya bağlayabilirsiniz. İnsanlar yediklerinden, giydiklerinden mutlu olmadılar, yıllar yılı. Elde edilemeyenin burukluğu, her zaman, elde edilebilenin keyfine ağır bastı.
Bunları sayfalarca yazıp uzatabiliriz. Ben gene de, bütün bu olup bitenlerin sorumluluğunu teorinin kendisinde veya teoriyi biçimlendirmiş olanlarda aramıyorum. Teori, dün de yazdığım gibi, sonuçta bir “on dokuzuncu yüzyıl teorisi”dir. On dokuzuncu yüzyılın birçok önyargısını, ideolojik körlüğünü aşabilse de, bir yığın handikabını taşıyagelmiştir. Dün değindiğim “totalite” arayışı da bunların arasındadır. Ancak, daha da önemlisi, geleceği bilimle kurma inancıdır (“pozitivizm” gibi ideolojilerin türediği ve “bilim” sayıldığı/sanıldığı bir çağın kaçınılmaz iyimserliği). Bu özelliğiyle, buradaki “hakikî mürşit” inancından çok da farklı değildir –“başarılı sonuç” almak bakımından da öyle.
“Marksist” olduğunu iddia edenlerin körü körüne inanma ihtiyacı, teorinin kılına dokunamama şeklinde tezahür eden bir sadakat, yaşanan birçok felâketin asıl nedenidir bence. En önemli sorun “teorinin yanlışlığı” değil (çünkü her teori içinde yanlışlık taşır, taşımaya mahkûmdur), “yanlışı düzeltme araçlarının yokluğu” oldu. Bu yokluk da, büyük ölçüde, kendini sosyalist olarak tanımlayanların teoriyle kurdukları ilişki biçiminden beslendi.
Teori, bir “müze nesnesi” gibi, hayat koşullarından izole edilip sıkı sıkı saklanacak bir şey değildir. Manolya falan da değildir. Çekiç, testere gibi, zora geldiğinde buna dayanmak üzere yapılmış bir şeydir.
Ama artık eleştirmeyi bırakıp bunun bugün ne olduğunu, ne anlama geldiğini ve insanlığa ne vaat ettiğini konuşmaya başlamak gerekiyor.
Yazarlar
-
İbrahim KirasOrtada aslında bir ‘plan’ yok 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanTrump’ın Gazze Planının Ak Parti çevresinde yarattığı derin çatlak 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsıl sorunumuz TL değil dolar enflasyonu 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTrump kuzulara şah olunca… 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.08.2025
1.08.2025
28.07.2025
22.07.2025
30.06.2025
16.06.2025
9.06.2025
23.05.2025
21.05.2025
12.05.2025