Ümit KIVANÇ
Çocuklarımız ve gençlerimiz onlarca yıldır Talim-Terbiye’ye emanet. Bu yüzden terbiyesizlik hepimizin ortak özelliği. Hayır efendim, bıktık demeye hakkınız yok, yine tekrarlayacağım: Türk Millî Eğitimi’nin esas korkunç marifeti, okumuş cahiller yetiştirmek değil, cahil küstahlar yetiştirmektir.
Ne yazık ki bu eğitimden Türk-Kürt hepimiz geçmiş bulunuyoruz.
Günlerdir, haftalardır, PKK’nin marifetleri üzerine veryansın programları izliyoruz. Sözde dindar aslında milliyetçi cenah ortama mal bulmuş gibi daldı. “Hah! Bombalayalım! Dümdüz edelim! Çanlarına ot tıkayalım!” korosu zaten herkesin mâlûmu. Ben nedense, başka bir topluluğa daha çok takılıyorum. Güya üzülmüş gibi yapan, “Ama başka çare kalmadı ki...”lerin arkasına saklanıp dudak sarkıtan, temiz aile çocuğu kıvamındaki insanlar bunlar.
Arasıra, nadiren, bazılarının ağzından, “Canım, devletin de elbette yanlışları oldu” türünden bir laf ya duyuyoruz ya duymuyoruz. Ulan, ne bazı yanlışları, Kürtlere hayatı zindan ettiniz, yetmedi ilave zindanlarda insanları erittiniz bitirdiniz, zulümle tatmin olmadınız, dağlarına yazılar yazıp onurlarını kırmak için özel operasyonlar düzenlediniz. Velhâsıl canlarına okudunuz. Silahı alıp dağa çıktıklarında, siz de silahı alıp sokaklara çıktınız, gün ortasında binlerce kişi öldürdünüz, yetmedi, alıp gece karanlıklarında cansız bedenlerini çukurlara attınız. Faili meçhullerin çocuklarından, haklı bir kine bulanmış, tükenmez bir ordu yarattınız.
Fakat sizi Türk Millî Eğitimi yetiştirdiği için, sadece cahil değil aynı zamanda cahilliğiyle gurur duyan bir toplumun mensubusunuz. Cahil olmasına rağmen her şeyin en doğrusunu bilen, kırk defa deneyip sonuç alamadığı yöntemi kırk birinci defa ortaya sürerken aynı dayama özgüvenle, aynı yaslama bilgiçlikle davranan bir toplumun... Kendi günahlarının bedelini ödemeyi hiçbir zaman aklından geçirmemiş, sadece günahını hatırlatana düşman olmayı bellemiş, kendi günahının adını ağzına almazsa başkalarının da onu unutacağını sanan, unutmasını bekleyen, unutulmadığında kızan köpüren bir toplumun...
Bugün PKK başvurduğu yöntemlerle meşruiyetinin zeminini yitiriyormuş. Harika! Çünkü PKK hep bambaşka yöntemler kullanmıştı, değil mi? Eğer PKK’nin mücadelesinin meşruiyeti yöntemlerine göre değerlendirilecek olsaydı, bu mücadele hiçbir zaman dünyanın gözünde o kadar meşru sayılmazdı. Kaldı ki, karşısında, olabildiğince fazla asker ölsün de memleket çapında topyekûn seferberlik havası yaratılabilsin, böylece faşizan iktidar mekanizması ayakta kalsın diye didinen bir devlet varken, PKK’nin yöntemlerini möntemlerini nasıl ayrı bir mevzu olarak ele alabileceğiz, orası da meçhul.
Bugün Kürt siyaseti, ne istediğini bilmez haliyle, talep öne sürmekten çok tutturma diye tarif edilebilecek tavrıyla, Türk sağcısından geri kalmayan tehditkâr üslûbuyla güvenilir olmaktan çıkıyormuş. Bu da harika! Ordu ve AKP medyalarının bile sağduyusunu, yumuşak tavrını, diyaloğa çağıran üslûbunu öve öve bitiremediği Ahmet Türk’ün burnunu kırdınız. Başbakan aylarca adamın elini sıkmadı. Kürtlerin diyaloğa en açık olabileceği zamanlarda sadece sündürme-süründürme politikası izlediniz. On iki yaşında çocuğun vücudundan on iki kurşun çıktı, koca Türk toplumundan doğru dürüst bir “vah vah” sesi çıkmadı. Ayrıca, Kürt siyaseti her zaman bugünkünden çok farklıydı da şimdi mi bir acayip oldu?
Hepsi bahanedir. Ve büyük terbiyesizliktir. Kürtlere bunca yıl zulmedildi mi kardeşim? Özellikle 1990’larda yapılanlar, ahlâk ve onur kavramlarının normal muamele göreceği herhangi bir ülkede, onlarca devlet görevlisinin yargılanmasını ve çok ağır cezalara çarptırılmasını gerektirir mi? Siz Mehmet Ağar’ı alıp parti başkanı yaptınız. Meclis’lere soktunuz utanmadan.
PKK şöyleymiş böyleymiş. Evet, öyle. Kürt siyaseti bilmemneymiş. Evet öyle. Ee? Bunlar sizin yırtmanızı nasıl sağlıyor acaba? Kürtlerin onlarca yıldır gördüğü zulmün, PKK veya herhangi bir Kürt siyasetçisinin bugün ne yaptığıyla ne yapmadığıyla alâkası mı var? Yani siz mazlum Kürt halkına, “E, ne yapalım, sizinkiler böyle yapıyor, biz de döner yine sana vururuz, haklarını da vermeyiz” mi demek istiyorsunuz? Bu, apaçık terbiyesizlik, küstahlık değilse nedir?
Türkiye’deki sorunların yarısının kaynağı, faşizan bir milliyetçi anlayışın, maalesef tabiatı icabı böyle şeylere karşı panzehir üretmesi beklenen din ve sosyalizm dâhil her türlü bünyeye sızmış oluşudur. Öteki yarıyı da bu öğrenilmiş terbiyesizlik tamamlıyor.
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları




































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2025
30.12.2024
24.12.2024
15.12.2024
1.12.2024
15.11.2024
21.10.2024
7.10.2024
22.09.2024
5.07.2024