Yüksel TAŞKIN

Yüksel TAŞKIN
Yüksel TAŞKIN
Tüm Yazıları
Düşmansız yapamayan siyaset
28.06.2014
1660

 Daha önceki bir yazımda 2010 referandumuyla bürokratik vesayetçiliği büyük ölçüde gerileten AKP’nin demokratikleşme sürecini derinleştirmek adına tarihî bir fırsat yakaladığını ama bunu göze alamadığını iddia etmiştim. Böylesi bir karar, kendi oransız gücünden kısa vadede vazgeçmek, ama belki de ardı ardına çok sayıda seçim kazanmaya devam etmek anlamına gelecekti. AKP, er geç yeni “düşmanlar” bulmak zorundaydı ve buldu da.

Düşünün, ekonomi alanında nispeten serbest piyasa kuralları geçerli ve buraya siyasi iktidar olarak çok müdahale edemiyorsunuz. Böyle bir geri çekiliş, siyasal sermayeyi iktisadi sermayeye dönüştürmek üzerine kurulu, devlet eliyle zenginleşme pratiğimizi yok etmek anlamına gelirdi. AKP’nin etrafında kümelenen müteahhitler ordusunun bunu kabule yanaşması mümkün müydü? Böylece torpille zenginleşenler kadar, onlara diş bileyen mağdurlar da birikmeye devam eder.

Düşünün, üniversitelerde her kademede seçim ilkesini getiriyorsunuz. Bölüm başkanları, dekanlar ve rektörler direkt seçimle geliyorlar. Yetkileri yukarıdan aşağıya dağıtıyorsunuz ve çok güçlü hukuki bir denetim mekanizması dışında, her kararı üniversitelere bırakıyorsunuz. Üniversitelerde bölüm isimlerinden tutun, öğretim üyesi alımına kadar her şeyi, ilgili birime bırakıyorsunuz. İntihale iki yıl zamanaşımı getirmeye çalışan bir zihniyet böyle bir reformu kabule yanaşır mı? İktidar partisinin himayesiyle bir yerlere getirilenler, böyle bir reformu kabul ederler mi? Hayır. Torpille yükselenler kadar, onlara diş bileyen mağdurlar da birikmeye devam eder.

Düşünün, siyasi partiler yasasını 12 Eylül kalıntılarından temizliyorsunuz, sıfır barajlı bir seçim sistemi getiriyorsunuz. Milletvekillerinin yarısı, Almanya’da olduğu gibi, nispi temsil sistemiyle, diğer yarısı da İngiltere’deki gibi dar bölgeyle seçiliyor. Böylece hem mahalli hem de ulusal faktörleri dikkate alarak iki farklı partiye oy verebiliyorsunuz. Bu sadece Kürt sorunu için ilaç niyetine iş görmez, BBP’lilere, SP’lilere de temsil meşruiyeti ve adalet duygusu tattırır. Ama mevcut sistemle girdiğiniz 2002 genel seçimlerinde 363 sandalye kazanırken, baraj yüzde 5 olsaydı, aynı seçimde 266 sandalye alabilecektiniz. Başkasının hakkını gasp ederek, temsilde adalet duygusunu çiğnemeye devam ediyorsunuz. Ama mağdurlarınız da birikmeye devam ediyor.

Medya alanında totaliter rejimlere yaklaşan gayriahlâkî bir denetim mekanizmasını, havuç ve sopa taktikleri eşliğinde kurdunuz. 17 Aralık sonrasında zaten bildiğimiz ama bu kadar çürüdüğünü tahmin dahi edemediğimiz baskı mekanizmanız deşifre oldu. Ama siz ne yaptınız? Aynı baskı mekanizmasını daha da yoğunlaştırdınız. Operasyon memurlarınızlaTaraf gibi gazetelere ceza yağdırmanızı ahlaken içinize sindirebileceğiniz bir Makyavelizm’i büyük hızla sahiplendiniz. Sizlere neden İslamcı dediklerini anlayan beri gelsin. İslamcılar bütün ideolojik eleştirilerimize rağmen ahlaki bir iddiayla hareket ederler, biz de en azından buna saygı gösterirdik. Böylece medyada da canını yaktığınız yüzlerce insan ortaya çıktı. Ne var ki bunların azımsanamaz bir kısmı direnmeyi seçtiler ve kendi medyalarını yaratmaya soyundular. Bu kadar can yakmanın âhı olmaz mı sanıyorsunuz?

Evet, sizler 12 Eylül anayasasının verdiği güçle muktedir hâle geldiniz ve yeni devletlûlar olma rolüne beklenmedik bir hızla uyum gösterdiniz. Bu da demektir ki, sahici bir demokrasi sizin aşılabilmenizle mümkün olacaktır. Bu da yarattığınız mağdurların demokratik ittifakıyla gerçekleşecek.

[email protected]

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar