Aydın ENGİN
Salı günü nihayet iddianamemiz elimize geçti. Gazeteye yetiştirmek için hızlı hızlı okuduk; haberleştirdik. Siz de okudunuz.
Akşam olunca evde iddianameyi satır satır ve dikkatle okumaya başladım. İ
ddianame sanırım bizim Silivri tayfasına da ulaştı. Aynı saatlerde onların da basılı iddianamenin sayfalarını yutarcasına okuduklarına, sık sık sesli ya da sessiz ancak buraya yazamayacağım kelimeler kullandıklarına eminim. Hele Akın Atalay’ın bir yandan iddianameyi okuyup bir yandan da yağlı kayışta usturasını bileyen usta berber gibi dilini, zekâsını ve aklını bilediğine yüzde yüz eminim. (Ne diyeyim, Allah savcının yardımcısı olsun).
Dile kolay iddianame benim bilgisayarda tastamam 436 ekran sayfası tutuyor. Şafak sökerken bitirdim. Arkama yaslandım ve kendi kendime “Vay be” dedim, “Ben neymişim be!..”
Nasıl demem? Savcıya göre yazdıklarında en çok suç unsuru bulunan benim.
Mesela 13 Temmuz 2015’te Cumhuriyet’te “Cihanda sulh, peki yurtta ne” başlıklı bir Tırmık yazmıştım. Hepiniz Mustafa Kemal’in ünlü sözünü hatırlatıp Kürt illerindeki yıkımları ve ölümleri eleştirdiğimi düşünmüştünüz.
Ama savcı yutmamış. Hani “Olur böyle vakalar Türk polisi yakalar” denir ya, işte savcı da o hesapla “Olur böyle yazılar Türk savcısı yakalar” demiş ve 13 Temmuz’da “Yurtta Sulh Konseyi” adıyla silah kuşanıp tanka, uçağa atlayıp devleti ele geçirmek üzere kolları sıvayan darbecilere “Haydi bakalım harekete geçin” diye işaret fişeği çaktığımı hemen anlamış. Yani aslında darbeyi ben başlatmışım
Şimdi “Ben neymişim be” diye kendime şaşıp kendimle övünmek hakkım değil mi?
***
Ben Cumhuriyet’te haftada dört Tırmık’la yükümlü ve görevli kıytırık bir gazete yazarı olduğumu sanıyordum.
Öyle değilmişim. İddianamede bu açık seçik belirtiliyor. Savcının pek itibar ettiği bir tanığının bir cümlesi iddianamede altı çizilerek yer almış:
“... O süreçte Dündar’ın yerine gazetenin günlük genel sorumluluğunu ‘fiilen’ kim almıştı dersiniz? Sizi uğraştırmayayım: Aydın Engin!”
Sadece bu muteber savcı tanığı da değil, Şenol Tarık adlı biri (tanımıyorum) Odatv’de yazmış ve yazısının bir yerinde cümleye şöyle girmiş: “... şu sıralarCumhuriyet’in fiilen başında olan Aydın Engin”...
Savcı da bu cümleleri aynen alıp iddianamesine oturtmuş. Eh devletin yüce savcısından iyi bilecek değilim ya. Demek ki Cumhuriyet’i aslında ben yönetiyormuşum. Can Dündar arkadaşım da, Murat Sabuncu kardeşim de kendilerini genel yayın yönetmeni sanıyorlardı ama aslında onları şu ünlü ve etkili sublimonata yöntemiyle kendim geride kalarak idare ediyormuşum. Dedim a, ben neymişim be!..
***
Bir de iddianamede uzun uzun yer alan ByLock konusu var. Ancak benim ByLock ilişkimde bir tuhaflık var. Harun Tokak’la da telefon irtibatım tespit edilmiş. Olabilir. Harun Tokak’ı tanıyorum. Cemaatin vitrindeki ve galiba önde gelenlerinden biriydi. Savcı, Harun Tokak’la Haziran 2008’de konuştuğumu saptamış.
Eeee? Google sordum o tarihte ByLock henüz icat edilmemiş. Bu bir. 2008’de ben Cumhuriyet’te çalışmıyordum. Bu da iki.
Geçelim.
Ama ByLock meselesinde bundan böyle çok dikkatli olacağım. Mesela bu sabah İstanbul dışında olan Oya Baydar telefon etti. Daha bir şey söylemesine fırsat vermeden gürledim ve “Senin telefonda ByLock var mı” diye sordum. “Bilmem, sanmıyorum, neydi o dediğin” filan gibi bir şeyler geveledi. Eşim olduğuna bakmadan telefonu yüzüne kapattım. Neme gerek, bakarsın telefonunda ByLock vardır ve savcı bunu da iddianameye ekler. Bundan böyle bana her telefon edene böyle yapacağım. Baksanıza bu titizliği göstermeyen Can Dündar arkadaşım hata edip dönemin İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu ile telefonda konuşmuş; “İstanbul Valisi’nin telefonunda ByLock var mıdır” filan diye hiç düşünmemiş. O yüzden de iddianameki suçlarına bir tane daha eklenmiş. Oh olsun...
***
436 sayfalık iddianamede sizlere “Aydın Engin sen neymişin be” dedirtecek daha onlarca ayrıntı var. Ama bu kadarı yetsin.
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları


































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2022
29.01.2022
28.01.2022
18.01.2022
17.01.2022
3.01.2022
24.12.2021
13.12.2021
6.12.2021
4.12.2021